BÖLÜM -4-

68 13 12
                                    

Kapının açılmasıyla bütün Soylu ailesini görmem vücudumda bir şok etkisi yaratsa da belli etmemeye çalıştım.Tabiii ne kadar başarılı olabildiysem.Galiba 1 ya da 2 dakika boyunca yerimde hiç kıpırdamadan durdum.Hizmetçi afalladığımı görmüş olmalı ki benim yeni asistan olduğumu söyledi.O sırada arkası dönük olan bir adam birden bana döndü.Bu adamın Karan Soylu olduğunu işte tam o anda anladım.Bilmem işte anladım.Alnında Karan Soylu da yazmıyordu ama yine de hissettim.Kalbim o kadar hızlı atıyordu ki kalbimin sesinden hiçbir şeyi duyamıyordum.Ellerimde iyice terlemişti.Ben ne ara bu kadar korkak bir kız olmuştum ki?Yok yok bu ben değildim.Eğer bu ben olsaydım şu anda o yüzüne bile bakamadığım adamın yanına gider ve elini sıkıp tanışırdım.Korkma dedim içimden.Korkma sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak!Offf ne saçmalıyorum ben.O sırada sert bir ses işittim.O sesi işitmemle o yöne bakmam bir oldu.İşte tam o anda gözlerim onun gözleriyle buluştu.Bu kalbimi daha da çok attırtsa da daha da çok belli etmemeye çalışarak gözlerimi kaçırdım.O sert ses bir daha bir şeyler söyledi ama bu seferki diğerine göre daha sert ve yüksek çıkmıştı.Ne söyledi ya da ne söylemeye çalıştı hiçbir şekilde fikrim yoktu.Sanki düşünme yetimi kaybetmiştim.Ben ne ara bu kadar aptallaşmıştım ki?Bu olanlar üzerine yanıma gelen hizmetçi kulağıma eğildi ve

"Çabuk Karan Bey'in sorusuna cevap ver.Kendisi çok kızgın bir insandır.MazAllah bakmaz gözünün yaşına.Dürür defterini..."

Karan Bey bana soru mu sormuştu?Ben de hizmetçinin kulağına eğildim ve

"Karan Bey bana soru mu sordu?"dedim.

Bunun üzerine o sesi bir kez daha işittim.Bu sefer ne dediğini anlamıştım ve aynen şöyle diyordu:

"Asistan diye karşıma getirdiğiniz şuradaki galiba sağır."

Bu sefer denilenleri harfi harfine anlamıştım.Bu adam kim oluyordu da  bana sağır diyordu!O kadar çok sinirlenmiştim ki ellerimi olabildiğince sıktım ve sesimin volümünü en kısık vaziyete getirdim.Artık konuşma sırası bendeydi.Karan Bey'e döndüm ve:

"Kusura bakmayın.İlk asistanlık deneyimim olduğu için fazla heyecanlıyım."dedim.

Bu dediklerimin üzerine şefkat dolu "İş hayatında böyle şeyler olur.Lütfen canınızı sıkmayın.Beraber bütün zorlukları aşarız."Konuşmasını beklerken sert bir ses:

"Bir daha olmasın.Çünkü bu kadar anlayışlı olmam"dedi.

Ulan senin anlayışlı halin buysa ben sert halini düşünemiyorum bile.Adama bak ya önce bana sağır dedi şimdi de anlayışlı davrandığını iddia ediyor.Bu sefer yanıma daha da yaklaştı ve:

"İlk iş gününüze 15 saat geç kaldınız.Siz hep bu kadar dakik olursanız bizim batmamız an meselesidir."dedi

Adam haklıya haklı şimdi.Doğru söylüyor.Saat şu anda tam on birdi.Ne desem acaba?

"Karan Bey kusura bakmayın.Yakın arkadaşımın annanesinin teyzesinin 2. dereceden kuzeninin oğlu vefat etti.Benim de yanlarında olmam gerekiyordu.Bu acı gününde arkadaşımı yalnız bırakmam olmazdı."dedim.

Gerçekten bunu mu demiştim.Off ben yalan söylemeyi neden beceremiyordum ki?Doğruları söylesem ne olurdu?Ben bu düşüncelerle boğuşurken içeriden birisinin kahkahasını duydum.Bu adamın resmini hatırlıyordum.Bu adam Karan Bey'in kardeşi.İnternette görmüştüm araştırmamı yaparken.Kahkahası kesilen Karan Bey'in kardeşi:

"Yakın arkadaşının anneannesinin teyzesinin 2. dereceden kuzeninin oğlu mu ?"dedi.

Tabii bunları söylerken de gülmeyi ihmal etmemişti.Ben ise hiç istifimi bozmadan

"Evet tam da dediğiniz gibi."dedim

Bugün saçmalama kotamı kesinlikle doldurmuştum.Ardından gülmesi kesilen Karan Bey'in kardeşi:

"Bu arada ben Ali.Tanıştığıma çok memnun oldum"dedi.

Ve bana elini uzattı.Elini tam sıkacakken Ali'nin eli sert bir hareketle aşağıya indirildi.Ve o ses gürleyerek:

"Ali yerine geç!"dedi.

Ve o sesin sahibi bu sefer bana doğru daha da yaklaştı:

"Bana bak yeni asistan,ya benimle iyi geçinirsin ya benimle iyi geçinirsin. Başka bir seçeneğin yok.Bir daha yanıma 1 dakika dahi geç kalırsan olacaklardan ben sorumlu değilim.Şimdi git ve odana yerleş.Yarın sana işinle ilgili talimatlar verilecek."dedi.

Bu ne böyle ya!Sanki Azap kampındayım.Adamın öyle bir konuşma tarzı var ki insanlara kendini değersiz hissettiriyor.Benim şimdi hissetiğim gibi.Karan Bey'in dedikleri üzerine hizmetçinin gösterdiği yere doğru yürümeye başladım.Yeni odam çok kötü değildi.Bir çalışma masası,bir çift kişilik yatak ki bu beni mutlu etmişti. Çünkü çok deli yattığım için kendi bir kişilik yatağımdan çoğu kez düşerdim.Tabi aklıma bunlar gelirken başka bir şey daha geldi.Acaba neden burada çift kişilik yatak vardı ki?Yoksa Karan Bey ve asistanları burada... Neler düşünüyorum ben ya!Hayır yani öyle bir şey varsa bile banane ki.Onlar istedikleri her şeyi yapabilir. Önemli olan benim ne yaptığım.Ama inşAllah yapmamışlardır.Yani öyle kıskandığımdan falan değil yatağım kirlenmiştir diye.Ama şimdi Allah var Karan Bey'i görüp de etkilenmemek elde değil ki.Hayatımda gördüğüm en karizmatik ve yakışıklı erkek.Belki böyle beklemediğimdendir ilk baştaki afallamam.Neyse ben artık duşa gireyim de bugünün pisliğnden kurtulayım.Elbiselerimi yeni dolabıma yerleştirdikten sonra doğruca banyoma gittim.Ne de olsa yarın oldukça zorlayıcı bir gün olacaktı.En azından benim için

Bu sabah sanki benim için doğmuştu.İçimde bilmediğim bir mutluluk vardı.Çünkü dün olan bütün olumsuzluklara rağmen ben çok iyi uyumuştum.Normalde yatağımdan başka bir yerde yattığım zamanlar hep yerimi yadırgardım ama bu sefer nedense hiç böyle bir durumla karşılaşmamıştım.Ben yatağımda uzanmaya devam ederken birdenbire kapı tıklatıldı ve ardından birisi içeriye girdi.Bu içeriye gireni görmek için yatakta oturur vaziyete geldim.İçeriye dünkü hizmetçinin girdiğini gördüğümde biraz bozulsam da renk vermedim.Çünkü burası artık benim odamdı ve benim"GİR"komutumu duymadan nasıl benim odama girebiliyordu ki.Bir süre hizmetçinin hareketlerini izledim.Önce cebindeki makası çıkardı ve dolabımı açtı.Sonrasında yaptıkları ise benim cinnet geçirmeme neden oldu.Çünkü hizmetçi benim bütün elbiselerimi,şortlarımı ve kısa eteklerimi kesiyordu.Onun bu yaptığı hareketi görünce dünkünden daha da çok nutkum tutuldu.Ama daha sonra toparlanmayı başardım ve yataktan fırladığım gibi hizmetçinin yanına gittim ve ses tonumu 60 desibelin üzerine çıkararak hizmetçiye doğru adeta gürledim:

"Sen ne hakla benim elbiselerimi kesiyorsun?Ne hakla!!!"

Tabi bu anda elindeki makası almayı da ihmal etmedim.Hizmetçi ne kadar diretse de ona elimdeki makası vermedim.Artık dayanamayacak duruma gelen hizmetçi:

"Bu emri Karan Bey verdi."dedi.

Karan Bey mi?O kim oluyordu da benim elbiselerimi parçalattırıyordu.Bu kadarı da fazla olmuştu artık.Hayatımda hiçbir zaman böyle bir muameleyle karşılaşmamıştım ve bu saatten sonra da karşılaşmaya niyetim yoktu.Hizmetçiye yönelerk:

"Karan bey'in odası nerede?"dedim.

Hizetçi ise:

"O odaya Karan Bey'in izni olmadan sakın girme.Yoksa parçalar seni."dedi.

Bu sefer kaşlarımı çattım ve aynı soruyu tekrar yönelttim.Hizmetçi korkmuş olmalı ki hemen öttü.Sanki devlet sırrı.Odanın yerini öğrendiğim gibi o odaya doğru koşmaya başladım.Karan Bey'e gününü gösterecektim.Ne de olsa kimse Nefes Dağlı'nın elbiselerini yırttıramazdı.Bu mafya patronum olsa bile...

Arkadaşlar her gün yeni bölüm eklemeye devam edeceğim.Lütfen siz de beğeni ve yorumlarınızı esirgemeyin.

KARANIN NEFESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin