Kimsesizlik. Yada insanın kendini kimsesişleştirmesi... Kendi beyninin kalabalığın da yalnızlığı hissetmişlik... Acının en derin kavramı sanırım. Hiçleşmek... Kendi kabuğunda dışarıya çıkamamak... Sevilmemek... İstenmemek... Kısaca dışlanmışlık... Canımı yakmaktan ileriye gitmiyor. Birilerine kendimi ispatlamaya çalışmak, severek yaptığım eylemlere engel olmaktan ileriye gitmiyor. İnsanın içi yanıyorda sesi çıkmıyor. Dönüp de "Canım yanıyor, durun" diyememek. "Sevin. Ondan böyleyim" diyememek berbat bir şey.
-Öpünce geçen yaraları geçtim. Sen gülünce geçecek yaralarım, gelecek yarınlarım vardı.
-Acı ruhumdan parmak ucuma indiği sürece siyahımı dökmeye devam edeceğim.
-Biraz hiçlik karıştı geceden kalma susmak bilmeyen düşüncelerime. Biraz sen karışsaydın ya! Geçmişten kalma durmak bilmeyen kalbime.
-Ağlamak ile ölmek arasındaki boşluktan birer damla halinde düşmekteyim. Kum saati gibi birer birer düşerek sona yaklaşıyorum.
-Muştara.