Tükendim aslında ama ben bütün yıpranmışlığıma rağmen sana geldim. Ben eşeledikçe üstüne toprak atsalarda vazgeçmedim. Savaştım. Bazen çok yoruldum, inan çok korktum. Ama vazgeçmedim. Ben sana geldim. Yaralarım var baksana yüreğime... Yaraların var anlıyorum gözlerinden... Dilime dolanmış bir kaç zahmetsiz heceyi harcamaktan çekinircesine okşamak isterdim saçlarını. Ama baksana ben gelememişim. Varmışım ama aslında senin için yokmuşum. Kapıları açmışım ama sen kapıları açmak için yeltenmemişsin. Anlaşılmak başka hikaye ben görmeni daha çok isterdim. Yüreğim lal olmuş aynı kelimelerin etrafında. Durup düşünmekden düşündükçe daha çok düşmekten sıkıldım. Artık ezberleyip hecelere bölünmekten çok ezberlenip hecelerce çoğalmak istiyorum. Bak ben sana geldim,sana gel dedim. Gelmedin. Ağrısın, gözlerime kahır gibi düşen. Duruyorum, dalıp gittiğim her yerin bir köşesinde. İtiklenip kakılmış dışlanmış gibi ... Aitliği için çırpınsamda öyle işte.. Sadece bir köşede nefes alıp veriyorum... Vazgeçemediğin yere aitsindir, derler ya. Ben aitliğini ispatlayamadım. Ben burayı sahiplenmek istesemde hep misafir hissine kapıldım. Gelip geçici, öyle işte...