Bölüm 2

7 1 0
                                    


Başım çatlayacak gibiydi. Annemle tam 12 dakika 52 saniye önce tartışmıştım ve ona benim annem olmadığını söylemiştim. Bu bilgi kısmen doğruydu bu yüzden canını yakıp yakmadığımı düşünüyordum. Söylerken hiç bu kadar kötü gelmemişti. Söyledikten sonra boğazıma bir yumru oturmuştu. Ne için tartıştığımızı bile unutmuştum. Annemin yüzündeki ifade silinip hiçbir zaman okuyamadığım o ifade gelmişti. Holün yanındaki büyük salon adeta ıssızlaşmıştı. Mutfaktan bir şeyin yere düşüp kırılma sesi geldiği an bunu ne kadar yüksek sesle söylediğimi anlamıştım. Anlamamla birlikte kendimi dışarı atmıştım. 4blok öteye koşup zenginlerden iyice uzaklaşmıştım. Hayatım boyunca bunu yapmak istemiştim ve yapmıştım. Ama nereye gittiğimi bilmiyordum.

Sokağın köşesini dönerken arkamda bir hareketlenme görmüştüm. Daha hızlı yürümeye başlamıştım ama karşımda gördüğüm şey beni panikletip göğsümü sıkıştırmaktan başa bir şey değildi. Koşacak gibi oluyordum ama yürüyordum sakinleşmem lazımdı. Tırnaklarıma baktım: uzun ve keskinlerdi. Annemle kavga ettiğim için törpülememiştim iyi ki de öyle yapmışım. çünkü az sonra yol bitip bir duvarla sonuçlanıyordu.

Duvarın sonuna geldiğimde arkamı dönüp tırnaklarımı adamın yüzüne geçirmem bir oldu. sonra adamın benim iki katım olduğunu fark edince bunu yapmanın büyük hata olduğunu anladım. adam eliyle yüzünü kapattı. Evet kesin olarak canı yanmıştı. Heyecandan ne yapacağımı bilemiyordum. Ellerimdeki kan yavaş yavaş akmaya başlarken oradan kaçmanın büyük fedakarlık olacağını anladım. Hızlıca sağa atılıp gri, çatısı çökmüş, camları kırılmış, eski hurdalık gibi görünen evlerin arasından koşuyordum. Ta ki arkamdan donuk, sanki yılların getirdiği acımasızlık yüzünden nasırlaşmış bir adam sesi gelene kadar.

'buradan canlı çıkamazsın!'

'tırnaklarımı yüzüne bir kez daha geçirmemi istemiyorsan beni rahat bırak!' öfkeliydim: anneme , adama , hayata... korkuyordum: adamdan, annemin incinmesinden, hayatın oyun oynamasından.

Adam hızlı ama saygı duyar gibi arkasını döndü. Yavaşça ellerini başının üstüne kaldırırken şaşkın ve hayretler içerisinde onu izliyordum. Yüzü bir canavarınkinden farklı değil. Tırnaklarımı geçirdiğim yüzü kırmızı kesilmiş yanaklarında on tırnağımın yarattığı kesikler. Yüzü yine aynı: sert, ifadesiz. Üstüne giydiği siyah tişört tüm kaslarını oraya çıkartmıştı. Altında kot pantolon vardı. 19 yaşlarında gözüküyordu. Esmer ve yakışıklıydı.

'buradan tek başına elini kolunu sallayıp zengin hayatına gideceğini zannediyorsan yanılıyorsun.'

'nedenmiş?'

'insanlar sana asla yardım etmez. Ayrıca gördüğüm kadarıyla yolları bile bilmiyorsun' yavaşça kollarını aşağıya sarkıp birkaç adım öne yürüyüp devam etti 'dışarıda gördüğün insanların hepsi sabıkalı katil.'

Sırtımdan aşağı serin suların aktığını hissediyordum. Eve dönüp anneme sarılıp özür dilemek, doyasıya ağlamak istiyordum. Oysa şimdi karşımdaki adama güvenip güvenemeyeceğimi düşünüyordum. Güvenmek istiyordum sözleri yumuşaktı-yüzünün olmadığını varsayabiliriz. Güvenmek istemiyordum aynı zamanda da ne yapacağı belli olmayan bir tip gibi duruyordu. BELALI BİR TİP.

Ne yapıp yapamayacağımı tartarken adam yavaş ama uzun adımlarla üzerime geliyordu. Her adımında kasılıyordum. Bedenim adeta taş gibiydi. Hareket etmeliydim ama onun yerine yere daha sıkı tutunuyordum. İstediğim bu şekilde ölmek değildi hayır! Böyle ölemezdim.

Gözlerimi yumup bir şey olmasını bekledim. Bir acı sonrasında bir ışık ve belli olmayan bir yer. Ama hiçbir şey olmadı. Ayak sesleri birkaç adım ötede durdu. Neyi bekliyordu? Biraz daha beklerse sanırım el sürmeden öldürecekti. Kalbim ağzımda atarken artık sıkıldığımı hissediyordum. Aynı zamanda merak ediyordum.

BölgeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin