Kafamı koyduğum masadan aniden kalkmamla üstündeki kahve fincanı da yeri boylamıştı. Ders çalışırken aniden uykumun gelmesiyle birazcık daldığım, hatırlamadığım ama kesinlikle kabus olduğuna emin olduğum uykumdan uyandım. Aynı anda kalbimin üstündeki ağırlık nefesimi keserken ne gördüğümü hatırlamaya çalıştım ama hiç bir şey yok. Telefonumun melodisini duymamla hızlıca yatağımdan alıp arayana baktığımda 'Karanlığım' yazısını görmemle açmam bir oldu. Alo sesi beni rahatlatmadı çünkü duyduğum ses beklediğim ses değildi.
"Alo Lavinia lanet olsun ses ver bak acil, tamam mı? Tuğra yaralı ve çok kan kaybetti hastaneye de gitmedi bildiğin gibi. Hemen bizim mekana gel, araba yolladım."
Sözlerini bitirip kapattı. Beni boşluğa bıraktığını bilmeden toparlanmam lazımdı, hem de hemen. Hızla üzerime sadece deri ceketimi alıp, spor ayakkabılarımı ayağıma geçirdim. Hızla merdivenleri inerken asansörü kullanmak aklıma bile gelmedi. Bir kaç düşme tehlikesi atlatmış olmam tamamıyla titreyen bacaklarımın suçuydu.
Aşağıya inmemle siyah arabayı görmem bir oldu. Egemen'in dediği gibi aşağıdaydı ve beni bekliyordu. Arabaya hızlıca binip yolu izlemeye başladım ve seslice ağlamaya. Bilirdim ki gidince tek damla gözyaşı dökemezdim. Ben Tuğra Eralp'in kadınıydım, asla güçsüz gözükemezdim. Kimse bu kız daha on sekiz yaşında kalbi taşımaz bunları demezdi. Bu bile düşmanlarına bir koz olurdu. O yüzden değil mi herkesin beni yıkılmaz , duygusuz, gurursuz, Tuğra'nın bir süre yanında tutuğu bir sürtük diye adlandırması? Diğer kadınlardan tek farkım tek gecelik ilişkilerine rağmen hala beni bırakmaması ve beni sahiplenmesiydi.
Egemen'in bahsettiği yere yaklaştığımızı fark ettiğimde kendimi toparlamaya çalıştım ne kadar zor olsa da. Arabanın durmasıyla şoförün kapıyı açmasını beklemeden indim. Etrafın ürkütücülüğünü umursamadan bildiğim yoldan ilerlerken göreceğim şeyden de bir o kadar korkuyordum. Ona bir şey olmasın diye kendi canımı bile verirdim yeter ki ona bir şey olmasın. Korumalar beni görünce teker teker çekilmeye başladılar. Bana yol gösteren korumayı takip ederken etrafa bakınıp duruyordum. O kadar çok oda, o kadar çok koridor vardı ki labirent gibiydi. Dönen merdivenleri kaç tur indiğimi sayamadan bir duvarın açılması ile kendimi içeride buldum. Etrafı tarayan gözlerim odağını bulunca kalbim durdu sandım, nefesim kesildi.
Sevdiğim adam tam karşımda kanlar içinde cansız gibi uzanıyordu. Yavaş adımlarla yanında dizlerimin üstüne çöktüm. Ellerini tutup sıktığımda buz gibiydi. Hiçbir tepki alamadım. Kafamı kaldırıp Levent'e bakınca gözlerinde umutsuzluğu gördüm. Levent, Tuğra'nın yakın arkadaşlarındandı. Aynı zamanda doktor. Bu gibi durumlarda hazır olurdu her daim. Hissiz, umutsuz bakışmamızın sonunda Egemen'in sesiyle kendime geldim.
"Hadi Lavinia, hemen uzan ve kan vermeye başla. Bulduklarımız tükendi. Bitmek üzere zaten ameliyat."
O konuşmasını bitirene kadar ben zaten uzanmıştım. Kendi damar yolumu açıp Levent'i bekledim. Hızla ince kabloyu da o bağlayıp çekildi. Yaklaşık 1 saatin sonunda bitmişti. Artık her şey Tuğra'ya bağlıydı. Verdiğim kan dolayısıyla vücudum yorgun düşünce yarı baygın bedenimle bilincim kapandı.
Gözlerimi yavaşça açınca nerede olduğumu anca idrak edebildim. Hızlı kalkmamla dönen başıma aldırmadan kalktım ve etrafıma baktım. Siyah rengin hakim olduğu oda da yalnızdım. İçime düşen korkuyla kapıya koştum. Karşı odanın kapısının da açılmasıyla yatakta baygın bir biçimde uzanan Tuğra'yı görmem bir oldu. Yanına ilerleyince tam başına dikilmiş bir kız vardı benim daha önce görmediğim. Yan profilden gördüğüm uzun, düz, sarı saçlı; ben buradan bakınca bile benden kat be kat masum duran bu kız hemen dikkatimi çekmişti. O an sesini de duydum. O ses hayatımı mahvedecek olan, zaten berbat olan hayatımı tamamen bitirecek olan ses.
"Lütfen uyan. Sana bir teşekkür bile etmeden gitmene izin veremem."
![](https://img.wattpad.com/cover/73490143-288-k507342.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIĞIN KIZILI
Fiksi RemajaAşk her zaman masum, temiz ve dokunulmamış mı olmalıdır ? "Lavinia" dedi boğuk sesi ve soğuk nefesini ensemde hissederken ona dönüp bakamıyordum. Çünkü biliyorum bakarsam o gece gözlerine gözlerim değerse; saatlerdir tuttuğum gözyaşlarım benden bağ...