Saktum ormandan aşağıya inmeye başladıklarından beri kendini pek iyi hissetmiyordu. Evden ayrılmanın neden olduğu garip his midesine inmiş yeni yerler görmenin heyecanı ile çarpışıyordu. Lahyanın önden gidip onu beklediği alana vardığında karmaşık duyguları teklemeye başlamıştı. Aklında uçan binlerce soru Lahyanın "nerde kaldın ufaklık?" demesiyle havaya karışarak yok olmuştu. Lahya her zaman ki gezgin kıyafetlerini giymiş Saktum un ilk gün gördüğü gibiydi. Saktum ise yolculuk için uygun bir kıyafet bulmakta zorlanmasada biraz ağır olan çantası ile yolculuğa pek hazır değil gibi görülüyordu.
Saktum oflaya puflaya Lahyanın yanına gitti. Lahya kafasını yan yatırarak "babanı dinlemedin değil mi? " dedi. Saktum huzursuzca kipirdanarak "ayrılmayacağım silahlarım var" dedi. Lahya "bu biraz çocukça...ama seni anlıyorum o nedenle birşey demeyeceğim. Fakat seni yavaslatacak dolayısıyla beni yavaslatacak olursa onları gömerim " dedi. Saktum anlaştık manasında kafasını sallayınca Lahya onu beklemeden aşağıya doğru yola koyuldu. Saktum da düşünceler içinde onu takip etmeye başladı.
Köye varmalarina daha 2 saat vardı. İkiside konuşmadan ilerliyor olsalar da içlerinde sorular dönüyordu. Saktum neler yaşayacağını hayal dahi edemiyor Lahya ise yasayabileceklerini hayal ederek kendine eziyet ediyordu.Köye yaklaştıklarında sessizliği Lahya bozdu "köyde bir iki işim var haberci göndermek ve ufak tefek erzak işleri.. senin handa oturup hiç kimse ile konuşmamanı istiyorum" dedi Saktuma dönerek. Saktum "tamam ama neden konuşmamam gerek onu anlamadım" dedi sitemle. Lahya "biz habercilerin kuralıdır. Sen yanına eşlik için gönderildiğim ilk kişi değilsin . Bana güven ve çeneni kaplı tut" diyerek yoluna devam etti. Köye girdiklerinde Saktum hana doğru yöneldi Lahya ise küçük bir baş ve el işareti ile görüşürüz diyerek pazar yönüne doğru harekete geçti.
Saktum hana vardığında ter içinde ve yorgundu. Bir çok silahı yanına aldığı için pişman olmaya başlamıştı. Hem ilerledikleri şehirlerde çok daha iyi silahlar bulabilirdi. Bu düşünceler ile han kapısından içeri girdi. Sırtındaki büyük çanta ile isteksizce dikkatleri üstüne çekmişti. Lahya buna kızacakti. Saktum kalabalık hanı inceledi. Geniş bir salona sahip han içinde bir çok masanın yanında güzel bir şömine de barındırıyordu. Masaların yarısı doluydu ve büyük kısmı ikişerli üçerli gruplar halinde oturmasına rağmen az bir kısmı tek başına oturup birşeyler içiyorlardı. Saktum han tezgahına yaklaşıp hanciya seslendi. Hancı iç kapıdan tezgaha yaklaşarak "buyur beyim ne dilersin hanimizdan? Güzel yatak, güzel içki, güzel yemek ve güzel sohbet hep bu handadir!" Dedi. Saktum "iki kişilik oda, 4 öğün yemek ve içecekler istiyorum", biraz düşünüce Lahyayi hatrina getirerek," birde gece sıcak banyo olacak iki ayrı kişi için" diyerek hanciya bir adet altın uzattı. Hancı altını görünce hemen tavrını değiştirerek "emriniz olur beyim! Ne dilerseniz hanım hizmetinizde!" Diyerek tezgah arkasından çıkıp çantayı almaya yeltendi. Bu sırada Lahyanin öğüdü aklına gelen Saktum aceleyle "çantaları ben taşırım, ayrıca para üstününü almazsam yol arkadaşım beni paralar" diyerek durumu toparlamaya çalıştı. Bunu duyan hancı yüzünü biraz eksitse de hemen eskiye dönüp tezgahın arkasına geçerek " oda ücreti 40gümüş yemek ücreti öğünler için toplamda 10 gümüş iki kişi ayrı ayrı banyo için 20 gümüş de o eder, toplamda 70 gümüş içecek hariç. İçeceğin parasını içtikçe verirsiniz beyim." Diye kısa bir hesaplama ile Saktum un elinde 30 gümüş bıraktı. Tâbi memnuniyet ile bunu kabul eden Saktum gerçek fiyat ve masrafın bunun yarısı kadar tutacağından bi haberdi. Lahya o nedenle Saktum a hana girer girmez fiyatları sorup ona göre ödeme yapmasını tembihlemisti. Saktum Öğüdü Son anda aklına getirsede sıkıntı olmadığını düşünerek mutlu oluyordu. Para üstünü veren hancı odanın anahtarını Saktum a verdi. Hancı merakla " beyim çanta baya ağır duruyor. Dilerseniz 10 bakıra cantanizi taşıta bilirim?" Diye sordu. Saktum" gerek yok kendim taşıyabilir" diye yanıt verdi ve çantayı sırtına aldı. Saktum un gücünden etkilenen hancı çantayı uzun süredir taşıdığını ve buna rağmen çok zorluk çekmediğini hissediyordu. Saktum un savaşçı mı yoksa tüccar mı olduğuna karar vermeye çalışarak " affedin beyim acaba çantanın içinde ne var?" Diye sordu. Saktum safça "çeşitli silahlar var" diyerek cevap verdi. Bu cevapla tereddüt u artan hancı "acaba satmayı dusunurmuydunuz beyim" diye sordu. Saktum bir süre düşündu. Silahlarını satmak istemiyordu. Ama para ile daha iyi silahlar alabilirdi ki çoğu silah eskiydi. Ayrıca yükten kurutulup para ve hız kazanmak cazip geliyordu. Saktum "aslında satılık değil ama şimdi satmayı düşünüyorum acaba siz yardımcı olabilir misiniz?" Dedi. Hancı tüccar olduğuna kanaat getirerek biraz rahatladi. Çünkü savaşçılar genellikle belayida yanında taşırlardı. Yine de garip bir tüccar diye düşündü çünkü pazarlık yapmadan oda ve yemek fiyatını kabul etmişti. Hancı " o hâlde size az ilerideki demirciyi onerebilirim" diyerek tavsiyede bulundu. Saktum "buradan ayrılamam arkadaşımı beklemek durumundayim... Başka bir yolu var mı acaba?" Diye sordu. Hancı biraz düşündükten sonra " parası olana her zaman yol vardır beyim... Ben size belki yardımcı olabilir..." Dedi ve kısa bir duraklamadan sonra devam etti , " bir çığırkan tutariz kasabaya duyurur size burada bir masa ayarlarım ve mallarinizi burada satabilirsiniz. Hatta şanslısın iz ki şu an kasabada bir iki savaşçı grubu ve birkaç gezgin savaşçı var!" Dedi gülerek. Saktum " bu dediğin için ne kadar ücret gerekir?" , Hancı" yaklaşık olarak 20 bakıra bu işi hallederiz" dedi. Saktum " güzel ama bir sıkıntı var... Ben şey yani silahlar ne kadar eder bilmiyorum ve daha önce hiç silah satmadim" dedi tedirgince. Hancı " beyim bana yüzde 2 pay verirseniz satış üzerinden en azından görmüş geçirmiş bir hancı olarak mallarinizi en iyi fiyata satacağımi Garanti ederim" dedi kendine güvenerek. Hancı daha önceden bir çok tüccar görmüş ve bir süre ticaret yaptığı içinde bu gibi şeylerde iyidi. Ayrıca karşısında gördüğü bu delikanlı tipik köy-yaban delikanlısı saflığına sahipti ve onu bırakırsa büyük zarar Edip kandiralacağını düşündüğü için yardım ederek onu bu yükten kurtarmak istiyordu. Tâbi karşılığında kazanacağı parada cabası. Saktum" o halde odaya çıkıp silahlarımdan yanımda kalacakları seceyim kalanları da artık getiririm." Diyerek hancinin elini sıkıp odaya doğru yola koyuldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
6 Şah 6 Şeytan
FantasyTarih her zaman eksiktir. Eksik tarihimizde var olan efsanelerin en büyüğü 6 şah 6 şeytandır. şah olarak bilinmeleri güçleri ile krallıklar kurmaları şeytan olarak bilinmeleri güçleri ile Krallıklar yikmalarinin sebebi. 6 şah 6 şeytan en son medyen...