🍁Bir sonbahar günüydü,hüzünlerin mevsimi.
Rüzgâr sararan yaprakları dalından kopartmış,bir o yana bir bu yana savuruyordu,sokaklar bomboştu,kimseler yoktu.
Bu hüzünlü havaya yağmur da eşlik etmişti.Yağmur taneleri camlardan dans edercesine süzüle süzüle iniyorlardı.Kerem pencerenin yanındaki sallanan sandalyesine oturdu,uzun uzun dışarıda yağan yağmuru seyretti.
Eski günleri gelmişti aklına.
Bir zamanlar neşeyle gülücük sesleri yükselen evinde artık sessizlik hakimdi,o mutlu günlerden eser kalmamıştı.Tam o sırada yolun karşısındaki büyük eve eşya dolu bir kamyon ve bir araba geldi.
Nadya ve babası yeni evine taşınıyorlardı.
Kerem'inde Nadya'nında kaderlerinin değişeceyi akşam gelip çatmıştı.
Eşyalar taşındı.
Nadya'nın yeni evinde ilk gecesiydi Kerem'inde yalnız ve kimsesiz geçecek son gecesiydi.Yalnızlık bedenin değil kalbin kimsesiz kalmasıymış.
Kerem'in kalbini dolduracak insan yavaş yavaş hayatına girmeye hazırlanıyordu.
İkisi de birbirinden habersiz,uzun vede yorucu bir günün ardından uykunun kollarına atmışlardı kendilerini.Aradan çok zaman geçmemişti ki,Yaramaz Kerem'i uyandırdı.Sürekli miyavlıyor kapıyı tırmalıyordu.
Kerem kapıyı açar açmaz Yaramaz dışarı fırladı,Kerem'de masanın üzerindeki el fenerini aldı peşinden gitti.Küçücük bir kedi yavrusu karanlıkta ağaçta miyavlıyordu.
Kerem bir terslik olduğunu anladı.Zorda olsa dallara tutuna tutuna zifiri karanlıkta ağaca tırmandı.
Feneri yaktı.
Ağacın kovuğunda ki deliğe sıkışmış olan yavru kediyi sıkıştığı yerden çıkarttı.
Bu Nadya'nın kedisi Pamuk'tu.
Pamuk'la Yaramaz Nadya'yla Kerem'i bir araya getirmek için sanki anlaşmışlardı.Aşk kapıyı çalmak üzereydi, son hazırlıklarını yapıyordu.
Pamuk aralık bulduğu pencereden kaçmıştı,Nadya'da yokluğunu fark edince onu aramaya çıkmıştı.
Pamuk'un sesinin geldiği yöne doğru koştu.
Düşe kalka karanlıkta ağacın yanına geldi ,telaştan yanında getirdiği feneri yakmayı bile düşünememişti.O gece dışarısı zifiri karanlığa bürünmüştü ,rüzgar deli gibi esiyordu,karanlıktan göz gözü görmüyor du.
Nadya ağaçtaki patırtıyı duydu.Nadya:Kim var orada, Pamuk sen misin?
Kerem:Merak etmeyin kediciği sıkıştığı yerden kurtardım.
O ağaçtan indi bile.
Kedicik indi de ben nasıl inerim ,normal şekilde mi yoksa ani bir inişle mi işte onu bilmiyorum.
Nadya:Dikkatli olun çok karanlık sakın düşmeyin,durun size fener yakayım, biraz ışık verir dedi ve feneri yaktı.
Kerem dalları dikkatlice ayağıyla sağlam mı değil mi diye denemek istedi ve büyük bir patırtıyla Nadya'nın ayaklarının dibine düştü.
Ağaç çok yüksekti, yere de çok sert düşmüştü.
Kendinde değildi, bayılmıştı.
Başı da kanıyor duu.
Nadya elbisesinden bir parça kumaş yırttı ve Kerem'in başındaki kanayan yaraya sıkıca bastırdı.Nadya Kerem için çok endişelendi.
Ne yapacağını bilemez bir haldeydi.
Biraz ilersindeki yağmurda biriken suyu gördü ve bir avuç su aldı,kerem'in yüzüne serpti.
Kerem'in uyanmadığını görünce ona bir şey oldu diye çok korktu.
Nadya:Ne olur bir şey olmasın Allah'ım ne olur lütfen ona benim yüzümdenbir şey olmasın.
Pamuk'a sahip çıkabilseydim bunlar olmayacaktı.
Ona bir şey olursa kendimi hiç affetmeyeceğim dedi.
Kerem gözlerini araladı birde baktı baş ucunda ceylan gözlü bir peri kızı,gözleri gözlerine baktığında bir köprü kurulup o ceylan gözler kalbinin tam ortasına bir kıvılcım yakmıştı.
Aşk perisi Kerem'i kalbinin tam ortasından bir okla vurmuştu.
Bu bir rüya olmalı dedi Kerem kendi kendine.
Gerçek olamayacak kadar güzel bir rüya.
Nadya:İyimisiniz, kendinizi nasıl hissediyorsunuz ?
Onu duyabiliyorum,bu bir rüya değil. Ne oldu bana niye burda yatıyorum.
Nadya: Hatırlamıyor musunuz ağaçtan düştünüz.
Bir anda aklı başına geldi, olup bitenleri hatırladı.
En son kediciği kurtarmak için ağaca çıkmıştım,sonra dallara çarpa çarpa düştüğümü hatırlıyorum.
Bu ceylan gözlü peri kızı da kediciğin sahibi,bana bir şey oldu diye korkmuş olmalı.Nadya o kadar korkmuştu ki göz yaşları bulutlardan süzülen yağmur damlaları misali yanaklarından süzülüp toprağa düşmeye başladılar.
Nadya : Size bir şey oldu diye o kadar çok korktum ki,bu geceyi ömrüm boyu unutmayacağım.
Kerem: Durun ağlamayın lütfen, ben iyiyim birşeyim yok korkmayın dese de Nadya o kadar korkmuştu ki göz yaşlarına engel olamıyordu.
Benim yüzümden oldu biraz dikkat etseydim bunlar yaşanmayacaktı,hepsi benim yüzümden.
Hayır kendinizi suçlamayın yaşanması gerekiyormuş yaşanmış,kaderin önüne geçemezsiniz.
Ağlamayın lütfen kendinizi bu kadar üzmeyin.
Zamanı geri çeviremeyiz,biraz dikkatli davransaydım düşmezdim,benim dikkatsizliğim yüzünden oldu,sizin bir suçunuz yok. Nadya olup bitenden kendini suçluyor kolay kolay sakinleşecek gibi görünmüyordu.
Ne yapsam ne yapsam diye düşündü. Biraz espiriyle ortalığı yumuşatmak istedi.
Kerem: Korkmayın bakın sapa sağlamım , hiç bişeyciğim yok ama bundan sonra pencereleri sıkı sıkı kapatırsanız iyi olacak, bende böyle yuvasından düşen kuş yavruları gibi yerlere serilmem.
Pencereleri açık bırakacaksanız da ağacın altına bir tane minder serersiniz ,bir daha ki sefere yumuşak yere iniş yaparım.Nadya:İyi misiniz.
Kerem: Espiri yeteneğim kaybolmamış, demekki iyiyim, saksıda açılan şu delikten başka bir şeyim yok.Kerem'in başı feci ağrıyordu,fakat Nadya'nın sakinleşmesi dikkatinin dağılması için espiriler yapıyordu. Nadya gülümsedi,ağlayan bir insanı bile güldürdünüz ya,espiri konusunda çok başarılısınız sizi tebrik ederim. Yanılıyorsunuz,espiri konusunda uçuş konusunda olduğum kadar başarılı deyilim ,bu gün bunu ikimizde gördük.
Nadya Kerem'in yaptıklarından çok etkilenmişti.
Nadya kendi kendine:Pamuk'u kurtarmak için hayatını tehlikeye attı,yüzü gibi yüreği de güzel,içinin güzelliği yüzüne yansımış adeta.
Ağrı sızı içinde bile beni düşünüyor,kanayan başına aldırış etmeden beni teselli etmeye çalışıyor dedi.Aşk kapıyı aralayıp içeriye girmişti.
Nadya'nın da kalbine büyümeye hazırlanan bir kıvılcım düşmüştü,değişik duygular içindeydi,bu duygular Nadya'ya çok yabancıydı daha önce hiç böyle hissetmemişti.
Kalbi kalbi bir kuş gibi çırpınmaya başladı.
Aşk perisi Nadya'nın kalbine de bir ok fırlatmıştı.Nadya annesi öldükten sonra sevmeyi sevilmeyi unutmuş yüzü hiç gülmemiş mutlu olmamıştı.
Onu mutlu edecek insan farkında olmadan hayatına girmişti.
Kerem bir eli başında diğer eliyle de yerden destek alarak kalkmaya çalışıyor du.
Nadya: Verin elinizi kalkmanıza yardım edeyim,havada çok soğuk eviniz eviniz yakınlarda mı, size evinize kadar eşlik edeyim dedi.Nadya hem Kerem'in kim olduğunu merak ediyordu ,hemde evine giremeden dışarıda düşüp bayılacak diye korkuyordu.
Çok naziksiniz teşekkür ederim ama gerek yok ,karşıdaki küçük evde oturuyorum kendim giderim.
Olmaz bütün gece sizi düşünürüm gözüme uyku girmez, izin verin sizi ailenize teslim edeyim dedi.Kerem'in Yaramazdan başka bir bekleyeni yoktu ,fakat Kerem diyememiş ti.
Nadya Kerem'in koluna girdi yavaş yavaş eve doğru yürümeye başladılar. Kerem:Sizi daha önce hiç görmemiştim buralarda mı oturuyorsunuz?
Evet şu karşıdaki evde ,yeni taşındık. Kapının önüne geldiler.
Nadya kapıya tıklattı.
Kerem: boşuna uğraşmayın kapıyı açan olmayacak.
Nadya: Neredeler, evde yoklar mı. Kerem sustu sustu,kelimeler boğazına düyümlenmiş cevap verememişti.Kerem yıllardır yapa yalnızdı ,kimsesiz sevgisiz ve mutsuz yaşamıştı.
Nadya Kerem'in gözlerine baktığında içinde kopan fırtınaları, gözlerindeki hüznü hissetmişti.
Bazen susmak bile çok şeyi anlatırdı insana.
Nadya Kerem'in gözlerine baktığında kendini görmüştü.Nadya'nın etrafında bir sürü insan olmasına rağmen hep yapa yalnızdı,yüreği sevgiye hasret yaşamıştı yıllar yılı.
Kerem'i ondan daha iyi kimse anlayamazdı.O3/06/2016
ŞİMDİ OKUDUĞUN
❤AşK❤Bir Kıvılcımla Başlar
Romance🔥Sahi neydi SEVMEK bir muma ATEŞ olmakmı,yoksa yanan ateşe dokunmakmı🔥