Altıncı Bölüm

88 5 1
                                    

Bunları böyle düşünürken, içimdeki fırtınada boğulurken yine kendimi ihmallerim başlamıştı. Ama bu sefer daha farklı şeyler oluyordu sanki bana. Hasta gibi yorgunluk, kırgınlık vardı. Zaman geçiyordu sadece zaman değil ömür geçiyordu. Bu olaylardan kendimi o kadar yaşlanmış hissediyordum ki anlatamam. 

Yine dalıp gitmiştim derken telefonun mesaj sesiyle irkildim. Telefona baktığım da kuzenden mesaj gelmiş. '' Görüşelim mi ? '' diye çok iyi olmuştu bu mesaj. Kafa dağıtırdım biraz diye düşünerek cevapladım ve çıktım evden. Süslenmedim sadece bir hayli bakımsız geliyordum kendime. Oturdum kuzenim Ayşeyi beklemeye başladım çok geçmeden geldi. Ayşe : 

'' Naber kuzen ? ''

'' İyi kuzen sen ? 

'' İyi bende. Neyin var senin hasta mısın ? ''

'' Hayır biraz yorgunum o kadar. ''

Biran sessizlik oldu aramızda soğuk rüzgar esti bu yaz gününe. Ayşe'ye de bir şey oldu. Suratı asıldı birden. Bir şarkı açtı o kadar güzeldi ki beni anlatıyordu. '' Ben Yoruldum Hayat Gelme Üstüme '' diyordu şarkıda. Ne güzel benden bahsediyordu. Birden enseme bir ağrı saplandı. Tarifi yok ama bu acının canımı alacak gibi.. Tam onun acısıyla boynumu ovalarken yüzüme sıcak bir şeyin değdiğini hissettim. Ayşe '' Burnun Ela burnun kanıyor ! '' diye panik yapmış bir şekilde yanıma oturdu hemen. Sıcaktan olmalıydı bu kanama mühim bir şey olmadığını düşündüğüm için Ayşe kadar panik yapmadım. Eve gittim ve acelece kimse görmeden kan olan kısa kollumu çıkardım. Hemen elimle kan olan yerimi yıkayıp makineye attım.Sonra yüzümü sabunla yıkadım biraz gözlerimi yaktı ama ne kadar acele etsem de kan hafif kurumuştu çıkması lazım evdekilerin haberi olmaması lazım gereksiz yere telaş yapmalarını istemiyordum çünkü sade güneş geçmişti ondandı. Yapmam gereken bir şey daha vardı. Ayşe'ye tembihlemeliydim kimseye dememeliydi,mesaj attım hemen.

'' Ayşe şu benim burnumun kanamasını sakın kimseye söyleme boşa telaş olmasın kimse. '' 

'' Tamam ama dikkat et kendine. ''

Cevap vermedim bitkindim. Bir şey yapmadım ama çok yorgundum nedensizce. Yatağıma attım kendimi hemen uykunun kollarına bırakıverdim. Çok uyumadım 1 saat falan telefonun çalmasıyla uyandım. Faruk arıyordu panikledim ilk . Açtım birden.

'' Alo.. Efendim ? ''

'' Alo Ela nerdesin sen ne mesaj atıyorsun ne arıyorsun derdin ne senin ? ''

'' Hastayım bu sıralar keyfim yok kusura bakma. '' 

'' Neyin var ? Bana neden haber vermiyorsun ? Hastaneye gidelim kalk ! ''

'' Yok mühim bir şey değil. Grip galiba.. Şey ben kapatsam uyuyordum da. ''

'' Kusura bakma uykunu böldüm uyu sen ama bana haber ver görüşürüz. ''

Bir şey demeden kapadım telefonu dolabın üstüne koyarken yastığımda ki kan dikkatimi çekti. Yine burnum kanamıştı. Bir an da olsa bu sefer bende endişelendim.

Aman ne olacak diye iç geçirdim. Kalktım yemeğe indim güle oynaya yemek yedim ailemle. Odama tekrar dönüp kitabıma koyuldum. Okumak iyi geliyordu bana. Tam kitaba daldım başım dönmeye başladı birden nefesim kesildi. Adeta gözüm karardı. Gözlerimi açtığım da bir hastane odasındaydım. Başımda annem vardı. Korkmuştum ne oldu demek istedim ama takatim yoktu konuşmaya. Hemşire '' Sonuçlar gelince çıkarıcaz sizi '' dedi. Doktor elinde kağıtlarla geldi. 20 dakika geçmişti. Doktor anneme bakarak '' Pek iç açıcı şeyler yok odama gidelim mi ? '' dedi..

Bir Eylül MasalıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin