Kendime çoğu kez sorduğum gibi şimdi de aynı şeyi soruyorum. "Dayandığımız şeylerin hangisi buna değerdi?" Sonra derince bir iç çekip hayal kırıklıkları batan ruhumu canlı tutmaya çalışarak "Ne yapalım kısmet değilmiş." diyorum. Ve aslında sadece bunun ardına sığınıyorum.
Uzun cümleler kurup kimseyi etkilemek derdinde değilim ki uzun zamandır beni etkileyen çok az cümle var. Bunları söylemek isterdim. Çok geç olmuş olmadan, ben yolun sonuna gelmiş olmadan avazım çıktığı kadar söylemek isterdim. Sonra yine, kendimi sürüklediğim bu çukurda ölmeyi beklerdim.
Ama artık umut etmek yetmiyor.
"Ben artık şiir yazmak değil, şarkı söylemek istiyorum." Sesimin kötü oluşuna inat tüm hislerimle, inanç ve umut dolu göğe bakıp şarkı söylemek. O zaman fark ederdim ki beni mutlu eden ve tekrar yaşadığımı hissettiren şey gökyüzünün, hiç solmazmış gibi canlı renklere bürünmesi. "Geceye yenilmeyen her insan için bir güneş ve bir gündüz vardır." demiş Karakoç, ben hangi geceye yenildim? Zaten insanı en çok, en sevdiği, en derin yaralamaz mı? Bir cümlede ne kadar çok 'en' varsa o kadar hatta kat be kat yara var. O kadar acı. Neyseki "Allah hüzünlü kalplerdedir." Şuna eminim ki benim hüznüm, salt bu halde olayım diye benden kaynaklı değil. Tümüyle içsel değil. Yeri geldi mi dışsal. Bu yüzden, içimde büyüyen yalnızlığın salt bana ait olmadığını biliyorum. Dışsal zevklerin bir sonucu, kollarımın arasında tuttuğum ve bir bebeğin süt içmek için bir memeye asılması gibi ruhumun inancına asılan bu yalnızlık. Yine de seviyorum onu. Kötü olan şey yalnız bırakılmak. Yalnız kalmak değil.
Böyle anlarda bir hadisin ferahlığı yüreğimi sarıyor. "Eğer Allah'tan başkasını dost edilecek olsaydım..." Demek ki Allah tek dost. Amenna! Ki bir gün yok olacak insanoğlunun, bir gün yok edeceği hislere güvenmek ne kadar doğru?
"Ümitsiz olmayın." diyor Kitap. Ümitsiz değilim, ya İlâhî. Sadece sana gelmek için sabırsız ve artık bu dünyada kalmak için isteksizim. Eminim, ruhlar aleminde hepimiz toplanıp dünyaya gönderileceğimiz zaman ben gelmek istemedim. Beni gönderme ya İlâhî. Seninle kalayım.
Seninle kalabilmem için bana yardım etmezsen düşerim. Hem de ne kötü bir düşüş olacaktır. Hayır, kast ettiğim cehennem ya da azap değil. Her insan kadar korkuyorum bundan ama benim en büyük korkum, benden yüz çevirmen olacak. Dost olarak seni kaybedersem, kimi kazanırım? Dost olarak seni kazanırsam, kimi kaybederim?
Şu sıralar oldukça yorgun ve bunun getirisi olarak mutsuzum. Ellerimi açıp bir ferahlık isteyecek olsam, bana ulaşır mısın? Tüm günahlarıma rağmen?
***
02/06/2016, saat 03:45 de, üniversite öğrencisi olduğu tahmin edilen bir genç kız kendini metro raylarına atarak, intihar etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Carpe Mortem
SpiritualKaybettik, sanıyorum ki. Güçsüz olduğumuz için değil, asla değil. Yalnızca yorgun olduğumuz için. Bu neyin yorgunluğu?