arkad{aş(k)}

54 7 1
                                    

Bir insan en yakın arkadaşını kaybettiğinde, hayatını kaybetmiş gibidir demişti, şu an ismini hatırlamadığım ünlü bir yazar. Bunu neden demişti? En yakın arkadaşını kaybettiği için mi? Yoksa kaybedecek olanlar hakkında bir öngörüde bulunup doğru isabet ettirdiği için mi? Ne için olduğunu düşünsem de bulamayacağım ama geçmişe dönüp o adama şunu söylemek isterim. Sadece en yakın arkadaşını değil, bununla birlikte sevdiğini de kaybettiğinde, hayatını kaybetmiş gibi olursun. Zavallı ve yenik tümüyle.

Zaman geçtikçe, bir şeylerin iyileşmesi ya da unutulması en azından gömülmesi gerekiyordu; böyle söylüyordu, tüm o şairler ama ne kadar zaman geçerse geçsin, zaman akrep kılığında sokuyor ve panzehri için yelkovanı öne sürüyordu. Yelkovanı bulmak ise altmışta bir.

Beni sevdiğini düşündüğüm çocuk, en yakınım olduğunu sandığım arkadaşıma âşık olduğunu söylediğinde, ona kırılmadım. Benim kırgınlığım, arkadaşımaydı.

Nasıl olur da beni değil, onu seçerdi? Nasıl olur da aşkı arkadaşlığa tercih ederdi? Madem aşk daha kutsaldı, neden aylar sonra pişman olduğunu söyleyerek tekrar arkadaş olmamız için kapımda ağlamıştı? Başka bir aşka sahip olduğumda, onu da elimden almak için mi?

Kapıyı kapattım.

Bir buzun eriyip yere yapışması gibi sırtımı dayadığım kapıdan yere süzülürken ve ağlarken canhıraş, kapıyı kapattım.

En yakınım bana en büyük yarayı armağan ederken iğne iplikle yanıma gelen doktoru itip ölmeyi seçtim.

Doktorum, yaramı açandı. Ve benim gururum buna izin vermiyordu.

***

Genç kızın, ortaya çıkan notları yakınlarını şaşkına çevirdi.

Carpe Mortem Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin