SHOT-4-

4.5K 261 66
                                    

Medya>>Chanyeol

Şarkı>> Davichi- This Love

***********

İçin huzursuzdu. Salonda oturuyordun, ama sanki altındaki koltuk iğneler batırıyordu. Elini karnına götürmüştün istemsizce. Daha sabah öğrenmiştin. Tesadüfen olmuştu. Düzenli olarak kan bağışlardın ve hastaneye gittiğinde rutin testleri yaparlarken, doktor hormonlara da baktırmıştı.

Neredeyse 2 aylık hamileydin ve öğrenir öğrenmez deli gibi sevinip, Chanyeol'e demek istemiştin.

''Keşke sabah öğrendiğim an ona söyleseydim.'' Dedin kendi kendine. Akşamı beklemiştin; çünkü daha güzel olsun istemiştin.

Chanyeol'un seni dinlemeden öylece veda eder gibi gitmesi planlarında yoktu. Zaten garibine giden de buydu. Chanyeol'un son zamanlardaki gizemli işleri giderek artmıştı ve sen içten içe korkuyordun. Onsuz kalmaktan korkuyordun. Tek olsaydın en azından atlatabilirdin, ama şimdi olmazdı. Hamileydin. İçinde Chanyeol'den minik bir parça taşırken bunun düşüncesi bile seni öldürüyordu.

İçini saran endişe giderek artmaya başladığında kendi kuruntun diye düşündün. Kalkıp televizyonu açtın ve kanallar arasında dolaşmaya başladın.

Şans eseri bir haber kanalı denk gelmişti ve normalde haber izlemeyen sen ilk defa durup izlemiştin. Faili meçhul cinayetlerden bahsediyordu ve katilin iz bırakmadan kaçtığını söylüyordu.

''Cidden çivisi çıkmış dünyanın.'' Söylenmiştin. Tam kanalı değiştirecekken son dakika yazısı çıkmıştı.
Katilin son cinayetinde hata yaptığını ve polislerin şu an peşinde olduğu yazıyordu. Layığını bulmuş diye düşünürken telefonun çalmıştı.

Ses mutfaktan geliyordu ve hemen kalkıp telefonu açmak için hızla ilerledin.

Numarayı tanımıyordun ve cep değil de dahili hattan gelen bir aramaydı. Elindeki telefona bakarken yeniden salona çıkmıştın.

Tereddüt ederek telefonu açtın. ''Alo?''

''Açmayacaksın diye çok korkmuştum.''

''Chanyeol?'' neden seni kendi telefonundan aramıyordu?

''Bebeğim, sana sabah gelirim demiştim ya özür dilerim. Ben... gelemiyorum.'' Nefes alışverişi sanki koşmuş gibi geliyordu.

''Chanyeol, neredesin sen?''

''Boşver nerede olduğumu, sana söylemem gereken bir şey var. Bunu sana söyledikten sonra belki beni asla affetmeyeceksin, ama şunu bilmeni istiyorum. Ben seni seviyorum derken asla yalan söylemedim. Sen beni bundan sonra görmek istemezsen de anlarım. Sadece seni sevmekten ölsem de vazgeçmeyeceğimi bil. Benim için çok... çok değerlisin. Ben bu işe başladığımda seninle henüz tanışmamıştım. Son vermek için de çok geçti. Kendime sürekli bunu sordum. Onunla daha önce tanışmış olsaydım bunları yapar mıydım diye.'' Chanyeol'un ne dediğini, sana bunları neden anlattığını anlamıyordun.

O sırada gözün açık olan televizyona takılmıştı. Ekranda bir telefon kulübesi vardı ve içinde siyahlar içinde birisini çekiyordu. O an beynine hücum eden düşünceler ile elin ayağın boşalmıştı. Dizlerin sanki tutmuyordu.

''Ch-Chanyeol onun sen olmadığını söyle.'' Arka planda polis sireni sesleri geliyordu.

''Üzgünüm bebeğim. Yapmak zorundaydım. Ailemi benden alan insanların öylece yaşamasına izin veremezdim. Sana bunları yaşatmak zorunda kaldığım için özür dilerim. ''

O an kameraya bakmıştı, telefon kulübesindeki adam... Chanyeol'e çok benziyordu ve sen inanmak istemiyordun. Sanki senin gözlerinin içine bakıyor gibiydi.

''Chanyeol!'' ağlıyordun. ''Lütfen... beni bırakamazsın. Bunu bana nasıl yapabildin?''
Chanyeol'un iç çektiğini duydun. Ağladığını asla görmemiştin. O koca adam ağlıyordu ve telefonda öylece birbirinizi dinliyordunuz.

''Bana söz vermiştin. Ben seni istemesem bile sen gitmeyeceğini söylemiştin. Nasıl bunu yapabilirsin? Neden? Niye?'' isyan ediyordun. Deli gibi aşık olduğun adamın katil olduğunu kabul edemiyordun. O yapmazdı. Seni incitmekten ölümüne korkan adam başkalarını gözünü bile kırpmadan öldüremezdi. ''Yapmadın değil mi Chanyeol. Şu an televizyonda gösterilen katil sen değilsin. Sadece siyah giyindiği için sana benziyormuş gibi değil mi? Sen olmadığını söyle lanet olası!'' daha fazla dayanamayıp dizlerinin üzerine çökmüştün. Bacakların seni taşımıyordu.

''Ahh!'' Chanyeol'un inlemesini duydun. ''Bebeğim, özür dilerim. Sanırım zamanım tükendi. Senden istediğim tek şey... iyi yaşaman. Seni sev-'' sözleri yarım kaldığında devamında 'yakalayın, tutun şunu' diyen polisleri duymuştun.

''Hayır! Chanyeol! Lanet olsun bırakın onu!'' seni duyan olmayacağını biliyordun, ama son sesinle bağırmıştın telefona...

Dünya başına yıkılmış gibi hissediyordun. Gözünü ekrandan ayıramıyordun. Çünkü onu gösteriyorlardı. Yakalanışını, bileğine takılan kelepçeyi... her şeyi gösteriyordu. Telefon elinden kayıp yere tok bir sesle düştüğünde göz yaşların sel olmuştu. Duramıyordun. İçini çekerek, tüm vücudun titreyerek ağlıyordun.

Sevdiğin adam sana buna yapamazdı. Yapmış olamazdı. Karnındaki minik bebeğinle bir başına kalmış olamazdın. Daha ona söylememiştin bile.
Salonun ortasında yere dizlerinin üzerine çökmüş; ağlamaya devam ediyordun.

''Chanyeol!!'

Kalbin sıkışıyordu. Nefes alamıyordun. Evin duvarları üzerine geliyordu.
Ağlamaktan neredeyse tükenmek üzere olan gücünle son kez haykırdın.

''CHANYEEEOOOLLL!!!''

********

Kötü oldu biraz 😢😢 Chanyeol gitti ... bebekle kaldık 😭😭😭

Olsun hala ümidimiz var 🙈🙈

THE KILLER  √Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin