Acıyor
Yaşadığım krizin ardından tam manasıyla iyi olmasam da en azından sağlıklı düşünecek hâle gelmiştim. Bu anın, kısa süreceğini daha önce izlediğim filmlerden biliyordum. Atlatmış olduğum hafif bir krizdi. Vücudum, asıl yoksunluk krizine girdiğinde bu savaştan sağlam çıkabilecek miydim bilmiyordum. Fark ettiğim şey ise arafta yaşadığım her olaydan daha şiddetli ve daha fırtınalı geçiyordu gerçeklik. Arafta Arda ile beraber olduğum için Bertan tarafından tecavüze uğramıştım. Gerçekte ise Arda'yla olduğum ve onu seçtiğim için beni eroin bağımlısı yapmıştı şerefsiz! Bir bağımlıya dönüştürülüş hâlimi ve geçirdiğim yoksunluk krizini düşünecek olursak keşke o gece Arda'ya rastlamamış ve ölmüş olsaydım diyordum. Fark ettiğim bir diğer şey ise Arda'ya arafta gördüğüm rüyadakinden daha da fazla âşık olduğumdu. O'nun iyi olması için her şeyi yapardım. Nitekim yapacaktım da... Gözümü kırpmadan gidip Bertan'ın olacaktım. Arda'nın bir yerlerde yaşadığını ve nefes aldığını bilmek bile benim için yeterliydi. Ondan uzakta olacaktım, ona dokunamayacaktım. Belki de bir daha onu hiç koklayamayacak, onun nefesi olamayacaktım. Bu saatten sonra Bertan sadece bedenimin sahibi olabilirdi. Daha başka bana ne yaparsa yapsın ne benliğime ne de kalbime sahip olamazdı. Ben Arda'yla olan aşkımı, beynimde ve kalbimde yaşamaya devam edecektim.
Bunu başarabilecek miydim, işte orası tam bir muammaydı. Önemli olan Arda'yı Bertan'ın elinden kurtarmaktı. Sonrası? Sonrası yoktu. Bulduğum ilk fırsatta Bertan'ı da yanıma alarak kendimi Cehennem'in en dibine gömecektim. Belki de Lucifer ile aynı kafeste mahsur kalan o melek bendim. Ya ölecektim ya da öldürecektim. Sonunda o kafesin içinden melek kalarak çıkamayacağımı bilerek üstelik...
Vücudumdaki eroin yoksunluğu kendini göstermeye başlamış, kaslarım gözle görünür bir şekilde titriyor ve tırnaklarımın ucuna kadar uyuşuyordum. Bertan'ı aramadan önce yapmam gereken son bir şey daha vardı. Yatak odamdaki laptopumu getirmiş ve açmış, hemen ardından önümde kayıp duran ekranda outlooktan yeni bir ileti oluşturmak için kolları sıvamıştım. Ekrana bakıyor olmak işimi zorlaştırdığından gözlerimi kapatarak yazmaya başladım. Aslında ona telefondan da yazabilirdim ama o zaman mesajımı anında görür ve Arda'yı kurtarmama engel olabilirdi. Maillerini sadece sabahları kontrol ederdi ve bu süre zarfında o yazdıklarımı okuyana kadar benim gidip Arda'yı o psikopatın elinden alacak vaktim olacaktı.
Kime: Hasan Amcam
Konu: Önemli
"Sevgili Hasan Amcam;
Biliyorum beni çok özlüyorsun çünkü bende seni çok özlüyorum. Başım anlatamayacağım kadar büyük bir dertte. Senden tek bir isteğim var. Bu mail sana ulaştığı andan itibaren yirmi dört saat içerisinde Arda'ya ulaşamazsan eğer tüm emniyet birimlerini harekete geçir. Adamın adı; Bertan Kara. Kaleiçi Limanı'nda Ayaz adında bir yatı var. Bildiğim her şey bu kadar. Ben şimdi Arda'yı kurtarmaya gidiyorum. Benim için artık çok geç. Hakkını helal et. Seni Çok Seviyorum.
Tek kızın Azra..."
Gözlerim kapalı daha iyi yazmıştım belki de. Zaten kişilerim de kayıtlı olan tek kişiydi Hasan Amcam. O, yüzden seçmek ve göndermek o kadar da zor olmamıştı. Artık yapmam gerekeni yapma zamanıydı. İçim acıya acıya, yana yana Bertan'ın olmaya gitmeliydim. Kayıtlı olan son aramayı tuşladıktan sonra gelmek üzere olduğunu haber veren yoksunluk krizime arsız bir şekilde gülümsemiş ve telefonu kulağıma dayamıştım.
"Arayacağını biliyordum."
"İyi o zaman. Ben hazırım söyle adamlarına gelip alsınlar beni. Krize girmek üzereyim. Ayrıca Arda'nın kılına zarar gelirse yemin ediyorum öyle beklemediğin bir anda sana öyle şeyler yaparım ki aklın hayalin durur."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK-I KIYAMET ''SİL BAŞTAN'' (Pandemi boyunca yeniden yayında)
Aktuelle LiteraturWATR WATTY 2013 EN İYİ FAN FİCTİON HİKAYESİNİN DEVAM KİTABI BU KİTABA BAŞLAMADAN ÖNCE AŞK-I KIYAMET'İ OKUMANIZ HİKAYENİN AKIŞINI ANLAYABİLMENİZ AÇISINDAN ÖNEMLİDİR....