Vampir olmanın en kötü yanı hiç bitmeyen susuzluktu.
Özellikle de benim şuan ki durumumu göze alırsak.
Hayvan kanı insanın ki kadar tatmin edemiyordu ama yine de içmiyordum. Herkese göre bu deliceydi ama elbette bir sebebi vardı...
İçerden Stefanie'nin şikayetlerini duyuyordum. Zaten tek yapabildiği işime burnunu sokmak ve şikayet etmekti;
"Git onunla konuş o zaman!" diye bağırıyordu. Olamaz, Xavier'ın o uzun,beni çok etkileyen,ağlatan konuşması (!) yaklaşıyordu.
Elinde yarısı vodka dolu bir bardakla:
"Bizimle ava geliyorsun. Avlamasan bile geleceksin." dedi ve bir yudum aldı. Israr etmekteki planlarını anlıyordum.
Canımın insan kanı çekmesini ve kontrolümü kaybetmemi istiyorlardı. Böyle bir şey olmayacaktı ama yine de Xavier'a direnemezdim. O ailenin reisiydi çünkü.
"Beş dakikaya hazırlan." dedi ve çıktı. Yanlarına vardığımda Stefanie bana en kötü bakışlarını fırlatıyordu. Kendilerinden başkalarını düşünmeyen üvey kardeşlerim Angie ve Collin dünden razıydı. Ve yola çıktık.
Xavier ve Collin etraflarına dikkatlice bakıyorlardı. Büyük ihtimalle klişe taktikleriyle bir araba durduracaklardı.
Sonra yardım için yalvaran o acımasız çığlık... Sonunda bu anı bitirecek olan araba, yoldan geçme talihsizliğinde bulunmuştu. Angie bir taş kaparak dizini yaraladı ve yolun ortasına geçerek
ağlama taklidini yapmaya başladı. Araba hızlıydı ve ani bir fren yaptı. Araban bir adam indi ve Angie'ye yaklaşarak:
"Aman Tanrım.(Tanrı yazıyoruz ama Allah birdir. :D)
Dizine ne oldu? Ailen nerede?" dedi. Adamın suratında şaşırtılacak derecede,bir yabancıya gösterilmeyecek bir şefkat vardı. Tabi bu Angie'nin umurunda bile değildi. Stefanie onu bir çok kez "yemekle oynanmaz!" diye uyarmış olsa da onun tarzı böyleydi.
"Aceleniz varsa lütfen bana aldırmayın." dedi yalancı titrek sesiyle. Şuna da bak,yolun ortasında durmuş ve bana aldırmayın diyordu.
"Aslında evet,bu akşam karımla evlilik yıldönümümüz ama ben zaten işten erken çıkmıştım. Sorun değil.
Hadi seni hastaneye götürelim." dedi.
Adam Angie'nin kalkmasına yardımcı olmak için kolunu arkasına dolarken o bize "av hazır,gelin." anlamında göz kırptı. Bu kızın içinde hiç mi acıma yoktu?
Birden Angie adamı kolundan tutarak hızlı bir şekilde yere yapıştırdı. Bizimkiler oraya varmış ve adamı parçalamaya başlamıştı bile. Aman Tanrım sahne korkunçtu...fakat kokusu muhteşemdi.
Kontrolü kaybettiğimi anlayınca ordan hızla uzaklaşmaya başladım.
Arkamdan Xavier'ın bana sinirli bir şekilde "Nathan!" diye bağırışını duymuştum. Ve arkamdan gelmiş kolumu çekip beni adamın olduğu yere götürmüştü.
"Lanet olsun domuz herif! Bırak kolumu!" diye bağırdım. Xavier sinirle:
"Bir de seninle mi uğraşayım lanet çocuk?" dedi ve tırnaklarını adamın göğsüne sapladığı gibi çıkardı.
Adamın kalbi Xavier'ın elindeydi fakat bir terslik vardı...
Kalp hala atıyordu. Birden hepsi
durmuştu. Hepimizin gözü kalbin üzerindeydi ve şoktaydık. Bu çok nadir görülen bir şeydi. Korkuyla gözleri açılan Xavier;
"Bir sorunumuz varmış gibi görünüyor beyler." dedi. Aklıma bir ara anlattığı efsane gelmişti. Vampir soyunun büyük büyük atalarının yaşadığı bir olay.
Bir gün karısı ve evlatlıklarıyla ava çıkan vampirin karşısına bir adam çıkar ve bu adamı öldürürler. Adamı nefes almadan büyük bir iştahla midelerine indirirken en sonunda sıra kalbe gelmiştir. Kalbi çıkarırlar ve hala attığını fark ederler. Buna şaşırırlar fakat bir anlam verememekten başka bir şey yapamazlar.
Bu adamın gerçekten aşık olduğu bir karısı varmış. Herkes karısına eşinin vahşi bir hayvan tarafından öldürüldüğünü, bundan sonra arkasından dua etmekten başka çare kalmadığını söylemiş. Fakat kadın kimseye inanmak istememiş ve bu olayı kurcalamaya başlamış. En sonunda kadının eline somut ama inanılması güç bir gerçek geçmiş. Vampirlerin olduğu gerçeği...
İçini öfke ve korkuyla karışık duygular kaplarken
kadın farkına varmadan her gününü onlarla ilgilenmeye adamış.Kendini kontrol edemiyormuş.
En sonunda bir gün bir vampiri öldürmeyi başarmış. Bir vampir öldürdükten sonra bunun ikincisi de gelmiş ve üçüncüsü de... Kadının bu katliamları vampirler için bir ders olmuş.
Anlamışlardır ki bir vampiri öldürebilecek tek şey insanın eşine olan aşkıymış.
Bu efsane nesiller boyunca anlatılmış ve nesiller boyunca da eşi olduğunu fark ettikleri insanlardan uzak durmuşlar. Bu pek uğraştırıcı bir durum olmamış onlar için zaten. Çünkü birbirlerine aşkla bağlanan eşler pek rastlanmayan bir şeymiş...
Tabiki bu sadece bir efsaneden ibaretti. Ama Xavier kendini tehlikeye atacak hiçbir durumu göz ardı edemezdi. Bir hata yapmışlardı ve bu hatalarını düzeltmeleri lazımdı. Bu yüzden adamın sevgili eşini aramaya koyuldular ve çok geçmeden buldular.
"Ssh." dedi elini dudaklarına götürerek. Sonra da bana ve Collin'e gelin işareti yaptı. Kapıyı açtık ve hızlıca saklandık. Bir kadın;
"Hayatım,sen mi geldin?Neden bu kadar geciktin?" diye bağırdı merdivenleri inerken. İndiği anda Xavier kadının ağzını arkadan kapattı ve kadını koltuğa oturtturdu. Stefanie ve Angie de girerken kadın hepimize korku dolu gözleriyle bakıyordu. Xavier ona yaklaştı ve elini çenesine koydu:
"Ssh shh korkmana gerek yok." diye kadının yanağını okşuyordu. Stefanie'nin kaşları çatılmıştı:
"Daha ne bekliyoruz? Ne yapacaksak yapalım ve bitsin bu iş." dedi. Angie:
"Bekleyin." dedi ve dışarı çıktı. Geri döndüğünde omuzlarından bir kızı tutmuş itekleyerek yanımıza getirmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Köle
VampireYutkundum ve göz yaşlarımı sildim. Ne isteyecekti ki? "Adın ne?" "Bethany." dedim. Sesim titriyordu. "Sevgili Bethany,bugün babanı öldürdük.Anneni de öldürmek için gelmiştik. Fakat yapacağın bu anlaşmayla annenin hayatına karşılık kend...