"Uzay.." dedim beynimde binlerce şey gezinirken.
"Efendim?" Dedi endişeyle.
"Neden böyle olduğumu merak ediyorsun dimi?" Dedim ağlmaya devam ederken. Olumlu yönde başını salladı.
"Kafeden ayrılıp eve gittim. Biraz sinirliydim odama çıkarken alt kattan gelen sesler dikkatimi çekti aşağı inip babamın odasına girdim ve.." Dedim cümlenin sonunu getiremedim. Hıçkırıklarım buna fazlasıyla engeldi.
"Ve..noldu Açelya Adnan abiye bişey mi oldu?" Dedi korkuyla.
"Bu söylediklerimden sonra onu önemsiceğini sanmıyorum." dedim zar zor.
"Açelya noldu?!" Dedi. Sesinden sinirlenmeye başladığı belli oluyordu.
"Uzay..anneni babamla birlikte gördüm ikisi birlikte babamın yatağındalardı ve.." bu sefer cümlemi bölen Uzay olmuştu.
"Ne! Ne demek anneni babamla gördüm! Sen ne söylediğini farkında mısın Açelya!" Diye kükredi.
"Bi..biliyorum bu..bu söylediğim hiç mantıklı de..değil ama bana inanmak zorundasın Uzay.." dedim daha çok ağlarken.
"Şimdi görür onlar." Dedi sinirle arabasına doğru ilerlerken.
"Uzay dur lütfen! Uzay!" Diye bağırdım arkasından. Şu an çok siniriliydi ve onlara zarar verebilirdi. Uzayın arkasından koşmaya başladığım sırada arkadan Korayla Nil'in sesi geldi.
"Açelya!" Bir an durup onlara baktım. Nil koşarak yanıma geldi.
"Noldu?" Dedi acı dolu gözlerle bana bakarken.
"Bi..bişey yok Uzay'a yetişmem gerek Nil." Dedim. Arkama dönüp hızla koşmaya başladım. Kendi arabama binip bizim eve doğru gittim. Kestirme yolu tercih etmiştim. Belki Uzaydan önce varabilirdim. Eve gelince hemen arabayı park ettim. Uzay daha gelmemişti. Kapının önünde onu beklerken arabası yanaştı ve hızla arabadan indi.
"Uzay sakin ol lütfen." Dedim kolunu tutarken.
"Çekil Açelya." Dedi burnundan dumanlar çıkartarak.
"Sakin ol." dedim kızarmış gözlerimle ona yalvararak. Beni aldırmadan sert bir hamleyle bahçeye girdi. Yumruk ve tekmeleriyle kapıyı çalmaya başladı. Sonunda kapı açılmıştı ama kimin açtığını görememiştim çünkü kapı açılır açılmaz Uzay yumruğu geçirmişti. Başımı hafif yere eğince Uzay'ın babamı yumrukladığını gördüm. Çığlık attıktan sonra kapıya koştum.
"Uzay dur!" Diye bağırdım.
"Nasıl yaparsınız lan nasıl!" Diye bağırdı babamı yumruklamaya devam ederken. O sırada Derya kişisi kapıda belirdi. Uzay babamı bırakıp annesinin koluna asıldı ve onu dışarı fırlattı.
"Babamın yüzüne benim yüzüme bir daha nasıl bakıcaksın lan sen! Bizi geçtim şu kızı onca senedir tanıyosun annesi en yakın arkadaşın! Sanat camiasında adın yaygın babam tanınmış biri simdi haber olsa her yere seni geçtim ben millete nasıl bakıcam lan bi orospunun çocuğu olarak nasıl evden dışarı çıkıcam ben!" Diye bağırdı yerde yatan annesine. Derya şoka girmişti Uzay'ın konuştukları ona ağır gelmişti ama Uzay sonuna kadar haklıydı.
"Kalk lan kalk yerden!" Diye bağırdı babama dönerek. "Kalkın lan!" Babamla Derya yerden kalktılar.
"Geçin şuraya bir bir anlatın ne olduğunu!" Dedi bahçede ki salıncağı gösterirken. İkisi birlikte oraya geçtiler Uzayla bizde karşılarına sandalye çektik. Benim gözlerim kıpkırmızı olmuştu ve hala gözyaşlarım akıyordu. Siyah bir Jeep duvarın yanında durunca yavaşça oraya baktım. Nil Koray ve Arda gelmişti. Ayağa kalkıp ona doğru gittim.
"Nil lütfen gidin lütfen." dedim gözyaşlarımı silerken.
"Açelya noldu?" Dedi korkuyla. Başını hafif yana yatırıp arkaya baktı.
"Soru sorma git gidin." Dedim ağlarken.
"Arabadayız." Dedi anlayışla. Koşarak geri yerime oturdum.
"Başla." Dedi Uzay sinirle.
"Ba..bak biz bir anlık oldu yanlış olduğunu biliyoruz oğlum ama herşey anidan gelişti ve bi..biz özür dileriz bi..bir daha asla görüşmeyiz gerçekten ba.."
"Tabi herşey aniden gelişti özür diledin önemli değil haha." Dedi sinirli ve alay dolu sesiyle. "Herşeyi baştan SEN anlat!" Dedi parmağıyla babamı gösterirken.
"Bu gün işlerim erken bitti eve geldiğim sırada Derya elinde poşetle kapıda bekliyordu börek falan yapmış onu getirmiş eve girdi so..sonra bir anda." Cümlesini bitirmeden Derya'ya döndü ve ona baktı.
"Sonra ne!" Diye bağırdı Uzay.
"Sonra olan oldu işte." dedi Derya korkarak.
"Ha yani eve girdiniz elinde poşetler pat siz yataktasınız sonra bu kız geldi gördü bu yani iyi o zaman bişey yokmuş ya." Dedi sinirle ve alayla. Ben olayları baştan idrak etmeye çalışıyordum. Artık gözlerimden yaş gelmiyordu. Şoka girmiştim gördüklerimin bir rüya kabus olmasını bekliyordum.
"Şimdi bu namusu nasıl temizleyeceksin!" Dedi Uzay ayağa kalkıp işaret parmağını annesine doğru tutarken.
"Be..ben bilmiyorum." Dedi Derya ağlamaya başlarken.
"Akan göz yaşların namusunu temizlemez boşuna ağlama." Dedim titrek ve ıslak dudaklarımla. Sesim çok cılız çıkmıştı çok güçsüz. Uzay bana dönerek yanıma geldi ve sıkıca sarıldı.
"Sakin ol Açelya." dedi sanki yarım saattir kükreyen benmişim gibi.
"Defolun gidin." Dedim sakince. "Bütün eşyalarınızı alın bi yalan uydurun defolun gidin." Dedim titrerken.
"Eğer şimdi gitmezseniz bir daha evden dışarı parmağınızın ucunu bile çıkartamazsınız Uzay ben annem Haluk abi Asrın Alp hiçbirimiz yerden başımızı kaldıramayız." Dedim duygusuzca. "Bu yaptığınız affedilir bişey değil bir kaç ay sonra sen karşımıza çıkıp hamileyim de dersin." dedim yere bakan gözlerimi Derya'ya dikerek. "Burda kalmanız için bir neden yok. Bence artık senin bir oğlun yok. Senin bir kızın ve oğlun yok." Dedim ikisine bakarken. "Eğer canınızı seviyosanız defolun gidin." Dedim gözlerimi sıkıca kapatırken. "Haluk abi ve annem bunu öğrendiği zaman herşey daha kötü olucak Asrın bunları duyduğu zaman bu ev burda olmicak." dedim duygusuzca. "İçinizde bir gram vicdan bir gram utanç varsa defolun gidin."
"Kızım bak haklısın çok haklısın ama ben sizi bırakamam ben sizsiz yaşayamam." Dedi babam gözleri dolarken.
"Sen bizi bırakmicaksın biz seni bırakıcaz." Dedim gözümden bir damla yaş gelirken. "Emin ol altına hayat kadını alsan bu kadar üzülmem heves der geçerim belki, belki yıllardır yalnız ihtiyacı var der geçerim, göz yumarım ama şu kadını altında görmek yıllardır tanıdığım insanın annesini annemin en yakın arkadaşını altında görmek asla ihtiyaç diyip geçebiliceğim yalnızlık diyip göz yumabiliceğim bişey değil o yüzden defol git!" Diye bağırdım sinirle. Babam yavaşça ayağa kalkıp hiç birşey söylemeden eve girdi.
"Sende yürü git eve eşyalarını topla soran olursa yurtdışında işim çıktı de." Dedi sinirle. Derya tepkisiz bir şekilde yerinde kalkıp ilerledi ve bahçeden çıktı.
"Nasıl yapar Uzay nasıl yapar!" Diye bağırıp ağlamaya başladım. Ayağa kalkıp gidip babama tekme tokat dalmak istedim ama kalktığım an yere düştüm. Yürümeye halim yoktu. Dizlerimin üzerine çöküp bağırmaya başladım.
"Uzay! Nasıl yapabilir bunu bize nasıl yapabilirler!" Ağlarken sesim titrek ve boğuk çıkmıştı.
"Açelya." Dedi Uzay titreyen sesiyle. Elleriyle omzumu tutup beni doğrulttu ve sıkıca sarıldı. "Kendisini perişan etmesi gereken kişiler biz değiliz onlar. Lütfen. Kendini bırakma sen güçlü bi kızsın ve biz hep birlikteyiz." Dedi sıkıca sarılırken. Hiç bişey söylemeden bende sıkıca Uzay'a sarıldım. Bir kaç dakika sonra babam elinde 2 bavul ile çıktı. Kızarmış ve ıslak gözlerle ona baktım. Büyük bir acı ve çöküş gördüğüm gözlerini umursamadan Uzay'a döndüm.
"Gidelim." dedim duygusuzca. Uzay da kızarmış gözleri ve öfke soluyan nefesiyle beni onayladı. Ayağa kalkıp arabaya gitmek için o adamın önünden geçmemiz gerekiyordu. Sıkıca Uzay'ın elini tuttum.
"Açelya." Nil'in sesini duyunca ona doğru döndüm. Beni teselli eden bir gülümseme ile bana baktı. O anda Uzay elimi hızla bıraktı. Arkama döndüğümde Babama sert bir yumruk geçirdiğini gördüm. İçim acımamıştı hemde hiç. Uzay tekrar elimi tuttuktan sonra bahçeden çıktık. Koray ve Arda arabanın yanından bize bakıyordu. Uzayla Koray'ın arası pek iyi değildi ve şimdi ne olacağı hakkında en ufak bi fikrim bile yoktu. Nil koşarak yanımıza geldi.
"İyi misiniz?" Dedi sıcak bir gülümsemeyle.
"İyiyiz sen merak etme." Dedi Uzay duygusuzca.
"Nil şu an konuşmak istemiyorum belki bağırmalardan bişeyler duymuşsundur ama şu an açıklama yapmak istemiyorum Uzayla bizim bilmemiz şu an için herkese yeter lütfen soru sorma." Dedim kırgın sesimle. "Bizim yalnız kalmaya ihtiyacımız var bu yüzden Uzayla Ayvalıktaki yazlığa gitmeyi düşünüyorum bi kaç gün sonra istersen gelirsin." dedim omzunu sıkarken.
"Peki." Dedi Nil derin bir nefes alırken. "Akşam ararım ve sesin hala böyle kötü gelirse yalnız kalmak istiyorum demeni falan dinlemem gelirim." dedi gülümseyerek.
"Peki." Dedim bende acı dolu gülümsemem ile. "Korayla ne oldu." Dedim bizim sorunumuzu unutması için.
"Sıradan iki kişiyiz. Seni öyle kötü görünce senin yanında olmak için geldik onun dışında aramızda hiç bişey yok artık." Dedi hayal kırıklığıyla.
"Takma bak daha sırada bekleyen Hazerler var." Dedim zoraki bir gülümseme ile. Nilde zorla gülümseyerek bana sarıldı.
"Görüşürüz." Dedim başka birşey söylemesine izin vermeden Uzay'ın arabasına bindim. Uzay da gelince yola çıktık. Uzun bir süre buralardan uzakta kalmayı istiyordum.
"Nil'i geçiştirmek için Ayvalık falan dedim ama oraya gitmek istemiyorum." dedim Uzay'a bakarken.
"İstesende götürmezdim ya da en azından ben gitmezdim." Dedi arabayı çalıştırırken. Ayvalık bizim ailecek anılarımızın en çok olduğu yerdi.
"O zaman nereye?" Diye sordum kızarık gözlerimle.
"O zaman Kuşadasına." Dedi bana bakarken. Kuşadasına hep gitmek istemiştik ama hiç fırsatımız olmamıştı o kadar il ilçe gezmiştik ama bir türlü oraya gidememiştik.
"Hadi o zaman." dedim arkama rahatça yaslanırken. Yaşanılanları hiç bir zaman unutamazdık ama bir süre olsun boşverebilirdik bir süre olsun arka plana atıp rahatlayabilirdik. Burda kalmak ikimizide daha kötü etkilicekti bu yüzden burdan uzaklaşmak bize birşeyleri unutturmasabile derinlere gömmemize yardım edebilirdi...Desteklerinizi bekliyorum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BELA TANRIÇASI
Teen Fiction"Belalara burun sokmayı severim." 17 yaşında genç bir kız sıradan olana hayatı bir anda alt üst olursa ne olur? "Aşık olmak istemiyorum." "Bu kadar oyun bana fazla." Aklının ucundan bile geçiremeyeceği şeyler yaşarsa sizce bunları nasıl karşılar...