"o çok ateşli," calum hızlı hızlı soludu, salyası neredeyse jambonlu sandiviçinin üstüne akıyordu. "ulu tanrım, bu çocuk için neler yapmazdım."
"luke hemmings? unut gitsin," kalp fışkıran gözlerini okulun en büyük fuckboyuna doğru takip ederken homurdandım.
itiraf edeceğim, okyanus mavisi gözleriyle, alnına yatık saçlarıyla ve eğimli burnuyla çok çekici ama benlik değil. güvenebileceğim biriyle çıkmayı tercih ederim, ne olursa olsun bana inancı eksilmeyen biriyle. luke her gece başka bir oğlanla, pek kafamdaki gibi değil yani.
"o mükemmel çocuğa sadece bir gece sahip olmak için son sakızımı verirdim." calum iç çekti, sandiviçine doğru baktı.
"şuan çiğnediğin sakızı mı diyorsun?" güldüm.
calum'u korku ve farkındalık çarptı, yüz ifadesi koyulaştı. "siktir. çiğnenmiş sakızı kabul eder mi dersin? karpuzlu, onun en sevdiği tat."
elimi cebime daldırdım ve 25 kuruş çıkarttım. yüzümdeki muzip sırıtışla ona gösterdim.
"işte, belki bu 25 kuruş efsanevi luke hemmings'i satın alır." diye şaka yaptım, bozuk parayı başparmağım ve işaret parmağım arasında tutuyordum.
parmağımın arasından alındığını hissederek arkamı döndüm, kim aldıysa küfretmeye hazırdım. luke'un parayı incelediğini görünce şaşkınlıktan ağzım açıldı.
"hm. güzel bir kıvrımı ve parkaklığı var. başına iş aldın clifford, 7'de benim mekanımda ol." luke göz kırptı, parayı cebine koydu.
kızarmayı engelleyemedim ve gidişini izledim. arkamı döndüm ve calum bana öldürücü bakışlar atıyordu.
"az önce benim gelecekteki kocamı mı satın aldın? yirmi beş kuruşa?" diye sordu, kollarını göğsünde birleştirmişti.
"şaka yapmıştım! duyacağını bile düşünmemiştim aslınd-"
sözüm calum'ın bana doğru fırlattığı, uçan ekmek parçası tarafından kesildi.
"onu bana geri versen iyi olur," calum bana doğru gözlerini kıstı, sandiviçinden etleri koparıyordu.
"alabilirsin! onu istemiyorum-"
calum'ın sandiviçinden bir jambon tam yanağıma yapıştı.
"yani benim gelecekteki kocamın senin için yeterli olmadığını mı söylüyorsun?"
calum zorlukla nefes aldı, dehşete düşmüş gibi görünüyordu, sıradaki ekmek parçasını hazırladı.
"öyle demiyorum-"
elindeki ekmek burnuma çarptı.
"siktir git michael," calum çenesini şımarıkça dikleştirdi.
"tanrım, lütfen elindeki sandiviçi bana fırlatmayı keser misin? gelecekteki kocandan veya öyle bir şeyinden hoşlanmıyorum, benim yerimi alıp bu akşam daha geç saatlerde onun evine gidebilirsin." diye açıkladım sonunda, yüzümdeki mayonezi ve ekmek kırıntılarını sildim.
"ayy gerçekten mi?" calum neşelenerek sırıttı, bana atmak üzere olduğu ekmeği masaya indirdi. "çok şirinsin!"
"sağol."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
fuckboy ♢ muke (türkçe)
Fanfictionmichael kendini okulun en büyük fuckboy'una aşık olurken bulur. şapşal!michael fuckboy!luke I'm not the owner, just translating. Thank you for the permission! @-riptidemuke