Gözlerim yavaş yavaş açılıyordu ve gözlerim açıldıkça göz kapaklarımdan içeri çok ağır bir ışık giriyordu . Öldüm galiba ve bu ışık onun temsilcisi olmalı ama ben ölmek istemiyordum yani suan değil suan olamazdı. Gözlerimi açmaya devam ettiğimde hastaneydim ve karşı camda annem,Barış,Ayşe teyze ve Berk duruyordu. Berk mi Berk kaza sırasında ön camdan dışarı fırlamıştı ama suan yüzünde en ufak bir çizik yoktu bu nasıl olurdu?
Doktorun yanıma geldiğini fark ettim uyanmama çok şaşırmış gibi bakıyordu. O kadar mı kötü gözüküyordum? Doktor bey benle uğraşırken ben ise Berk'le Barış'a bakınıyordum. Nerdeler? Hangi ara gözden kaybolmuşlardı? Ikisi bir arada mı kaybolmuştu? Aklımda çok soru vardı ama serumuma yapılan iğneyle gözlerim yavaş yavaş kapanıyordu.(Barış'tan)
Ezra sonunda gözünü açmıştı orda yatmasının sebebi bendim kurtaramadım onu eğer biraz daha hızlı gitseydim ona bunu .... Daha söyleyemiyordum da bu nasıl oldu aniden neden neden koruyamadım. Bir kaç dakika daha o arabanın içinde dursaydı ölecekti ve o piç onun ölmesini izliyordu gülerek bunu benim yüzümden yaptığını biliyorum ama Ezradan uzak durursam o da uzak duracak buna eminim!!!" 2 hafta sonra"
Sonunda evdeydim. Annem işe gitmek zorunda olduğundan Ayşe teyze ve 15 yıllık arkadaşım pardon kardeşim melis bana bakacaktı. Melis kızıl dalgalı saçlı ela gözlü benden biraz uzun çok hoş bir vücüda dahipti. Hastanede olduğumdan beri hiç yanımdan ayrılmamıştı. Barış ve Berk'i kazadan sonra 1 kez görmüştüm o da aniden kaybolana dek nerdeydi bunlar? Bunu düşünerek Ayşe teyzenin gözüne baktım bir umutla Barıştan haz etmesemde uyandığım gün gözüne baktığımda pişmanlık vardı. Ayşe teyze ona bakma sebebimi anlamış ki
-"Ezracım Barış bir süre burada olmayacak" dedi neden peki yani aniden nereye gitmiş olabilir ki
-"Bir sorun mu var?" Diye bir soru yöneltim korku oluşan gözlerini kaçırarak cevapladı
-"H-hayır canım sen dinlenmene bak"dedi ve aşşağı mutfağa indi. Melis bana meraklı gözlerle baktı ben daha ağzımı açmadan yatağımın kenarına oturmuş ayaklarını bağdaş yapmış ve dinleme pozisyonunu almıştı.
-"Evet seni dinliyorum" dedi tüm olayları anlattım rüyayı daha sonra üstüme düşmesini kazayı herşeyi anlattım. Dışarı baktığımda hava kararmıştı komidinin üzerinde duran dijital saate baktım saat 23:45'i meslis bakışlarımı takip etmişti ve saate bakmıştı bu sırada kapı çalındı ve Ayşe teyze içeri girdi.
-"Melis canım ben çıkıyorum sana emanet" dedi ve göz kırptı bu tuhafıma gitsede belli etmedim ve el sallayarak uğurladık. Meliste ayağı kalkarak-"Annenin o yumuşak yatağına gidiyorum ben bebek iyi geceler" dedi ve odadan çıktı bense Barış ve Berk'i düşünerek uykuya daldım...
***
Uyandığımda geceydi ve kapım açıktı Melis giderken kapıyı çekip kapatmıştı. Belki kontrol etmek için gelmiştir ve açık unutmuştur uykum yoktu saate baktım gece 3:24'tü başımı cama doğru çevirdiğimde orda birinin durduğunu gördüm kollarını kavuşturmuş ayaklarını çapraz yaparak duvara yaslamış ve beni izliyordu kim olduğunu görebilmek için yan tarafımda bulunan gece lambasını yaktım ve kimi göreceğim bu Barıştı ama o gitmemişmiydi? Fısıldayarak
-"Günaydın"dedi çığlık felan atmam gerekiyordu ama yapmadım sebebini bilmiyorum ama onu görünce içimdeki korku gitmiş gibi hissediyordum.
-"Sen gitmemişmiydin?" Dedim merakıma yenik düşerek
-"Evet gittim" dedi ve devam etti
-"Buraya seni götürmeye geldim" dedi.
-"Nereye götüreceksin?" Derken çoktan elleri bedenimi kucağına almıştı çok güçlüydü beni alırken yüzüne bakmıştım ama yüzünde en ufak bir zorlanma belirtisi göstermemişti bu nasıl olur?
-"Süpriz" dedi ve gözlerimin içine baktı kömür gözleri daha bir koyuydu sanki anlı anlıma değiyordu çok yakındı yüzüme nefesi yüzüme vuruyordu ve gözlerini kapattı
-"Seni koruyamadım beni affet" dedi bunu neden demişti ki yani onun bi suçu yoktu önümüze atılan kadın yüzünden olmuştu...
-"Senin suçun yok"dedim fısıldayarak gözlerini açtı ve bana baktı hafifçe gülümsedi ama bunu benim için yaptığı çok belliydi.
-"Hadi gidelim" dedi ve evden dışarıya doğru yöneldi.
Bir süre kucağında taşıdı beni evimizin ilerisinde bulunan ormanlık alana girmiştik bir süre ilerledikten sonra bir taşın üzerine yavaşça koydu beni karşıya baktığımda o kadar güzel bir manzara vardı ki ağzımın açılacağından korktum.
-"Çok güzel" diyi verdim. Bana baktı ve gülümseyerek
-"En az senin kadar" dedi bunu neden dedi şimdi? Duymamış gibi davrandım ve yanıma oturması için kenarı kaydım. Güneş doğmak üzereydi başımı Barışa çevirdim ve o çoktan bana bakıyordu. Yüzü ne kadar güzelmiş kusursuza yakın yüz hatlarına sahipti. Ben ona baktıkça yavaşça bana yaklaştı yaklaştı ve yaklaştı burnu burnuma anlı anlıma değiyordu nefeslerimiz bir birine karışıyordu gözlerimi kapattım kalp atışlarım hızlanıyordu tüylerim diken diken oluyordu aniden Barışın sesi geldi
-"Sen benimsin bunu aklına koy"tek kelime etmedim suan bende bunu istiyordum hücrelerine kadar herşey bunu istiyordu. Gülümsedim gözlerimi açmadan ve dudakları yaklaştı dudaklarımı örttü henüz öpmüyordu tekrar konuştu fısıldıyordu
-"seni seviyorum" ve öptü konuşmama izin vermedi gerçi verseydide konuşmezdım. Barışın öpüşü beni büyülüyordu o öperken karşılık verdim biz öpüştükçe güneş daha mı hızlı doğuyordu? Bir an onu hiç bırakmak istemedim. Sonunda dudaklarımız ayrılmıştı. Gülüyordu çok güzel bir gülüşü vardı mutluydu ama bir yandan da üzgün gibiydi çözemiyordum lanet olsun ne hissediyordu bu taştan duvar? Başını güneşe doğru çevirdi bende aynısını yaptım başımı omzuna yasladım gözlerim ağırlaşmaya başladı kendime karşı gelmeyi bırakıp uykuya daldım.
***
Gözlerimi açtığımda yatağımdaydım. Buraya nasıl gelmiştim. Bu bir rüyaymıydı? Lanet olsun!!! Ilkkez birşeyin gerçek olmasını bu kadar istedim. Neden gerçek gibiydi yani neden gerçek değildi.