Bölüm-2

166 20 18
                                    

 Süslü ve yalnızlık kokan hayatın ilk günüydü bugün.Her şey toz pembe hayallerin içindeymiş gibi gösterilen bir hayatın ilk günü...Korkuyordum.Güçsüzdüm.Çatısı alınmış ev gibi, yalnız ve yarımdım. Hayatımdan dışlanmış ama düşüncelerimden kurtulamamış insanlar vardı aklımda.Mesela annem,mesela babam,mesela abim...Abim şuan ne yapıyordu acaba?Annemle babam üzülmüşler midir ayrıldığımıza?Yoksa kızmışlar mıdır buraya tek başıma geldiğime?Özlemiştim, ruhu sonsuzluğa ulaşmış, bedeni sonsuz uykuya dalmış anne ve babamı.Bizi mutlu ve güvende hissettirmeye varlıkları bile yetiyordu.Ölümleri, bu hayatı terk etmeleri o kadar hızlı olmuştu ki ne ara gittiler anlayamamıştım. Küçücük bir çocuğun bu kadar  ayrıntılı düşünmeye çalışması normal miydi? En kötüsü de bu kadar acıya katlanması, tek başına kanatlarına sarılıp acılarıyla yüzleşmesi olağan bir durum muydu? Hani bir söz vardır ya '' zamana biraz zaman tanıyın, ne yapacağını bilir o'' diye.Gerçekten bundan sonra ne olacağını zaman gösterecekti.

 Kız çocukları küçük yaşlardayken duygularını saklamayı fazla bilmezler.Büyüdükçe bazıları öğrenir, bazıları böyle kalmayı tercih eder. Meva Hanım üzüntümü, mutsuzluğumu farketmiş olacak ki;

 -Neyin var?Sevmedin mi burayı? diye sordu.

Ne cevap vermeliydim?Yalan söyleyip sevdim sadece biraz yorgunum mu yoksa gerçekleri söyleyip sevmek isterdim ama yalnızlığım, kimsesizliğim izin vermiyor mu? 

-Sadece ben biraz yalnız hissediyorum, demeyi tercih ettim.Sanki annemmiş gibi bana sarıldı.

-Yalnızlık nedir bilirim.Emin ol geçecek.Bundan sonra biz varız.Yeni bir hayatın ve ailen var.Sen daha çok küçüksün. Burada güzel bir geleceğin olacak, dedi.  

Güzel bir gelecek, yeni bir aile!

- Peki abim?Onun hayatı onun geleceği ne olacak?

Sorumu cevapsız bırakmış biraz da duygusuzlaşmıştı. Sanki abimden nefret ediyor gibiydi.İnsan tanımadığı birinden, bir çocuktan nasıl nefret edebilirdi? Nefret etmese bile nasıl bu kadar duygusuz olabilirdi? Eğer sevmiyorsa sevmediği birinin kardeşini neden evlat edinirdi? Yine can alıcı sorularım aklımı kemirmeye başlamışken Meva Hanım düşünce bulutumu dağıttı. 

-Hadi yemeğe inelim. Gökhan bizi bekliyor.Hem o minik karnın acıkmıştır.

Haklıydı acıkmıştım.Fakat bir o kadar da toktum. Gökhan Bey beni güler yüzle karşıladı.Bu bana güven vermişti. Bende ona gülümsedim ve masaya oturdum.Yemeği yemeye başlayınca sanki iki senedir bir şey yememiş gibi hissettim. İki sene boyunca yurtta yediklerim atıştırmalık lokmalıklarmışta ana yemeğe yeni geçmişim gibiydi.Bunu fırsat bilerek karnımı iyice doyurdum.Bir çocuğun yiyebileceğinden fazla yemek yemiş, yemeğin arkasına gelen tatlıyı nereme yiyeceğimi düşünmeye başlamıştım.

Meva Hanım'ın '' Canım yarın okula kayıt yaptırmaya gideceğiz.Temelinin iyi olmasını istiyoruz.İyi bir temel iyi bir eğitimle gerçekleşir.Umuyoruz ki emeğimizin karşılığını sende bize verirsin'' demesiyle kendime geldim.

Okul mu demişti? 

-Tamam Meva Hanım.Şey...Benim uykum gelmeye başladı.Ben odama gidebilir miyim? diyerek ayağa kalktım. 

-Tabiki ama...Bana hanım yerine teyze ya da anne desen olmaz mı? diye bir soru yöneltti.

Anne demek...Anne demek kolay değildi.Teyze demek anne yarısı demekti evet ama ben annemi bile azıcık görebilmiş biri olduğum için Meva Hanım'a teyze olarak hitap etmeyi tercih ederim.

 ''Peki Meva teyze'' dedim ve odama çekildim.Odam beyaz mor renklerle dizayn edilmiş, dolapta bir sürü oyuncak, boyama kitapları, boyalar vardı. Gardolabımda ise çeşit çeşit tişörtler, gömlekler, elbiseler ve pantolonlar vardı.Eskiden annem, babam, ben ve abim birlikte yaşarken durumumuz bu kadar iyi olmamakla birlikte orta halliydi.Bu evde bir tek pembe panjur eksikti sanırım.Bizim evimizde gereksiz o kadar eşya yoktu, gerekenden de bir tane varsa vardı ama daha önemli şeyler vardı.Mesela sevgi, sıcaklık, huzur, güven, mutluluk... Bir ailede olması gereken tüm iyi özellikler vardı.Yastığa kafama koyduğumda aklıma ailem geldi.Gözyaşlarım akmak için engelleri kaldırmamı bekliyordu fakat ben sekiz yaşındaki bir çocuğa oranla daha olgundum. Gözlerimin ağlamasına, bir şelale misali su akıtmasına izin veremezdim. Uyumadan önce kendi kendime fısıldadım : ''18 yaşıma gelinceye kadar eğitimime bakacak ve 18 yaşımda arayışa gireceğim. Abimi bulacak ve ölüm gelene kadar bir daha bırakmayacağım. Abimi bulana kadar gözyaşlarımı sadece yalnızken hapsettiğim odalardan çıkaracak ve güçsüzlüğümü dışarıya göstermeyeceğim.'' Bu sözlerimden sonra uyku beni kolları arasına almış kısa bir süreliğine de olsa beni düşüncelerden kurtarmıştı.Yarın herşey için yeni bir gün olacaktı!

-BÖLÜM SONU-


Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 29, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin