Multimedya:Türkmen Çatlı
Sabahın erken saatleriyle gözlerimi açtım. Dün gece geç geldiğimden çalışma odasında yatmıştım.Dün olanlar rüya gibi geliyordu şu an bana yani ne bileyim o derece karanlık bir adamla rastlaşmam çok tuhaftı.Ama kafamı takmama gerek yoktu nasıl olsa bir daha karşılaşmayacaktık.
Saat daha 06:00'dı. Yani dışarda biraz vakit geçirebilirdim. Odama sessizce girdim, herkes uyuyordu. Siyah bir tişört ve siyah dar paça pantolon aldım. Yağmur yağdığı için onların üzerine de koyu yeşil uzun bir hırka giydim. Başımada yine koyu yeşil bir fuları bağladım.
Kapıdan yine usulca çıkıp kapının önünde siyah spor ayakkabılarımı giydim. Aileme nasıl davranacağımı merak ediyorsanız söyleyeyim. Hiçbir şey olmamış gibi...
Çünkü mevzuyu iyice eşeledikleri zaman üzülerek söylemeliyim ki haklılar. Annem bana tokat attı çünkü Hamza'nın ağzını başka hiçbir şey kapatmazdı,ki bu durum ablamla olan mutluluğunu bile etkileyebilirdi. Babam sustu çünkü dibine kadar bana hak veriyordu ve konuşsa tartışma çıkardı. Fikriye haklıydı,biricik(!) kocası dururken beni mi savunacaktı. Ben haklıydım çünkü ailemle o derece saygısızca konuşan birine haddini bildirmeseydim içimde kalırdı.
Hayat devam ediyor nihayetinde üzülmeye değmezdi. Mutlulukla zıplaya zıplaya yollarda yürümeye başladım. Ototamircimize vardığımda yerleri süpüren Ecevit'e kocaman sarıldım.
"Şşştt yavaş ol kızım!"diye beni kendinden uzaklaştırdı.Parmak ucumda yükselip yanağına bir öpücük kondurdum.
"Bu öpücüğü neye borçluyuz acaba?"deyip tatlı tatlı gülümsedi.
"Bilmem içimden geldi."tebessüm ettim.
"Hadi işe koyulalım!"dedi coşkuyla.
"Bir impala gelmiş"dediğinde yutkundum.
"Biraz hasar almış ama işleyişinde bir problem var mı diye bakmanı istiyorum.Anlaştık mı?"elini uzattı.Elini sıkıp gülümsedim.
"Bir şey olursa seslenirsin içerde kahvaltı yapacağım."
"Temam!"dedim ve işe koyulmak için hırkamı çıkarıp arabanın içine attım. Acaba bu impala o muydu? Değildir canım koskoca şehir nihayetinde!
Arabanın dışındaki çizikleri kalem gibi bir jel yardımıyla kapatıyordum ki bir sesle irkildim.
"Bende bir emanetin var!"Ses tanıdık gibi geliyordu ama nedense çıkaramıyordum. Hızla başımı kaldırdığımda gözlerim istemsizce kocaman açıldı. Bu dün yardım ettiğim adamdı. Siyah bir kazak,siyah pantolon ve siyah bir mont giymişti. Baştan ayağa siyah olması beni şaşırtmadı. Bakışlarımı yüzüne çevirdiğimde gülümsediğini fark ettim. Bu bir ilkti yani ilk defa içten ve bir artniyet olmaksızın gülümsemişti.Elinde dün yarasına sardığım kurdele vardı. Hadi ama sırf bunun için mi gelmişti onca yoldan? Kesin bu işin içinde bir bit yeniği vardı. Demin artniyetsiz falan mı demiştim? Lafımı geri alıyorum. Kesinlikle bir artniyet vardı.
"Neden burdasın?"dedim kabalaşarak. Ama emin olduğum bir konu vardı ki o da onun gibi birinin buraya ait olmadığıydı.
"Emanetin var demiştim hatırlarsan"dedi ve biraz daha yaklaşıp kurdeleyi uzattı,alıp teşekkür ettim.
"Gidebilirsin artık!"dedim sesimi hafiften yükseltip.
"Buna sen mi karar veriyorsun!"dedi ve yine yaklaştı.
"Aynen öyle!"dedim sesimden taviz vermeyerek.
"Seni tanımak için burdayım."Hadi ama sadece teşekkür edip gitsen olmaz mı?
"Kendimi tanıtmak istemiyorum!"dedim kesin bir dille. Annemin ses tonunu taklit etmiştim daha etkili olsun diye.
"Fikrini sorduğumu hatırlamıyorum."yine yaklaşmıştı.
"Hadi yaa!"deyip dalga geçercesine bir kahkaha patlattım.
"Yoksa ne yaparsın beni kaçırır mısın?"yine güldüm.
"Dağ başımı oğlum burası!"kaşlarımı çattım.
"Bak küçük ve aptal kız!" üzerime yürümeye başladığında tüm cesaretim bir toz bulutu gibi aniden kayboldu.
"Ben Türkmen Çatlı,şu ana kadar bana kafa tutabilen bir insan çıkmadı karşıma ve sen de diğerleri gibi bana illa ki boyun eğeceksin!" Ve sonunda kendimi tutamadım.
"Ben Asiyim,övünebileceğim bir soyadım yok belki ama iradem ve aklım var! Siz şımarık yetiştirilmiş ve her istediğini elde etmiş bir insan olabilirsiniz ama beni bu çemberin içine dahil etmemeniz sizin için daha iyi olur!"arkamı dönüp gideceğim sırada bileğimden tutup beni kendine çevirdi.
"Ben her zaman kazanırım ufaklık,bunu o küçük aklına yerleştirsen iyi edersin!"
Yüzündeki sert ve korkutucu ifade titrememe sebep olsa da ondan korkmamalıydım.
En fazla ne yapalir ki?
"Elinizden geleni ardınıza koymayın!"diyerek kolumu çekip onun mengene gibi ellerinden kurtardım. Yüzünde şaşkın bir ifade belirdi sanırım ona kafa tutan ilk insandım.
Kollarımı bağlayıp ciddi bir ifade takınarak gitmesini bekledim bir yandan ayağımla ritim tutuyordum.
"Gel benimle!"dedi ve bağladığım kolumu çözerek bileğimi sıkıca tuttu ve arabaya sürüklemeye başladı. Arbaya vardığımızda ise kucağına alarak yan koltuğa fırlattı. Ben kendimi toparlayamadan sürücü koltuğuna geçti ve kapıları kilitleyip arabayı çalıştırdı. O kadar şaşkındım ki sanki koltuğa mıhlanmış gibi hareket edemiyordum. Resmen beni kaçırıyordu ve ben ağzımı açıp tek kelime edemiyordum.
Nihayet dudaklarımdaki mührü kırdım.
"Bu yaptığınıza adam kaçırma derler!"diye bağırdım.
"Aynen öyle!"dedi yola bakarak."Pek yasal işler yaptığım söylenemez!"
"Bakın beni neden kaçırdığınızı anlamış değilim ama sizden geri götürmenizi talep ediyorum."neden bu kadar resmi olduğum konusunda bir fikrim yoktu.
"Arz ve talep ilişkisi demek!"dedi ve küçümsercesine güldü.
"Isteğimi yerine getirirsen seni bırakırım küçük hanım."kafasını bir anlık bana çevirdi ve yine gülümsedi.
"Ne istiyorsun?"dedim cılız bir sesle,sesimi ben bile zor duymuştum.
"Seni tanımak istiyorum."dedi ve direksiyonu sola kırdı.
"Dün gece bana neden yardım ettiğini bilmek istiyorum mesela."Başını bana çevirdi.
"Bir sebebi yok."deyip koltukta iyice büzüştüm.Üşüdüğümü anlayıp klimayı açtı. Sıcak hava vücudumdaki hücreleri harekete geçiriyordu.
"Nasıl bir sebebi olmaz ya da bir çıkarın!"dedi şaşırarak.
"Yok..."deyip yutkundum,bu adam beni tedirgin ediyordu. Direksiyonu sımsıkı kavrayıp hızlandı.
"Yalan söylüyorsun!"diye bağırdı."Söylesene amacın ne? Kimin adamısın?"
"Ben..."dedim titrek bir sesle."Sadece yardım etmek istemiştim."gözlerim dolmaya başlamıştı. Arabayı bir sahil kenarında durdurdu ve bana döndü.
Parmaklarımla oynayarak ağlıyordum.
"Yüzüme bak."dedi. Bakamadım ama. Çenemi tutup başımı kaldırdı.
"Adın ne?"dedi şefkat kokan ses tonuyla.
"Asi..."dedim güç bela.
"Bak Asi,ben senin gibi biriyle hiç karşılaşmadım yani ne bileyim karşılık beklemeden insanlara iyilik yapan biriyle."gözümden bir damla yaş daha aktı.
"Ağlamanı istemiyorum."dedi ve gözlerimi sildi. Üzerindeki montu çıkardı ve bana giydirdi. Sonra da kazağını çıkardı. Başımı önüme eydim,amacı neydi bu adamın?
"Kaldır kafanı!"dediğinde zoraki kaldırıp gözlerine baktım. Koyu kahve gözlerindeki hırçınlık azalmış yerini sevecenliğe bırakmıştı. Elimi alıp pansuman yapılmış omuzundaki yaraya götürdü.
"Doktor dedi ki eğer ilk yardım yapılmasaymış kan kaybından ölebilirmişim. Yani sen benim hayatımı kurtardın."deyip gülümsedi. Ben de gülümsedim. Sanırım sandığım kadar kötü biri değildi sadece ben biraz ön yargıyla yaklaşmıştım.
"Sen ..."dedi tekrar."iyi birisin. Ben seni tanımak ve yanında olmak istiyorum ..."
Masumca bakıyordu bu sefer. Arkadaş olmamızda bir sakınca yoktu.
"Arkadaş olabiliriz."dedim gülümseyerek. Yüz ifadesi aniden ciddileşti.
"Arkadaş olmak istemiyorum!"dedi kesin bir dille. "Benim olmanı istiyorum!..."
![](https://img.wattpad.com/cover/75145584-288-k50890.jpg)