4)▸ ▹ARİZONA KERTENKELESİNE BENZEYEN◂ ◃

54 5 0
                                    

Eve doğru yürüyorduk, dayanamayıp sordum.

"Ne olmuş?"

"Yarın gidiyoruz." Yarın mı ne yani bu kadar çabuk mu? "Yetişebilecek miyiz?"

Omuz silkti. O sırada kapıyı açıp içeriye girdik.

Vakit kaybetmemek için hızlıca ayakkabılarımı çıkarıp odama çıktım. Bavulumu bulup içine gerekli şeyleri koymaya başladım.

İç çamaşır, şort, bluz, gömlek, pantolon, etek, tişört ve ceket. Hepsinden birkaç tane alıp ne olur ne olmaz diye 3 tane de elbise aldım.

Bavulun boş kalan yerlerine de diş fırçası,diş macunu, makyaj malzemeleri, kulaklık ve şarj aletimi sıkıştırdım.

Bavulum neredeyse dolmuştu, bu kadar yeter diye düşünüp ayakkabılarımı da ayrı bir bavula koymaya başladım.

Converslerim, siyah vanslarım, spor ayakkabılarım ve sandaletlerim. Her bir çeşitten birkaç tane aldım.

İşim bittiğinde saat dokuz olmuştu. Odamın kapısının hızla açılmasıyla irkilerek o tarafa döndüm, tahmin etmesi zor değil. Gelen Carl'dı.

Kapıyı gösterip 'ne ayak' dercesine baktım.

"Hazır mısın?" Başımı olumlu anlamda salladım.

"Yarın saat kaçta gideceğiz?"

"Sabah 08:00 da havaalanında olacağız. Bir de Gülsüm teyze akşam yemeğine çağırıyor." Başımı olumsuz anlamda salladım.

"Canım hiçbir şey istemiyor. Siz yiyin ben biraz film izleyeceğim."

"Tamam." Carl çıktıktan sonra laptopumdan biraz film izleyip Nehir'e yarın gideceğimizi söylemiştim. O ise yarın öğlen civarı gidecekmiş.

Uyuklamaya başladığımda whatsapp tan cıkıp yatağıma uzandım ve kendimi uykunun huzurlu kollarına bıraktım.

Alarmın sesiyle uyandım. Bunu kim kurmuştu? Alarmı kapatmak için komodine doğru uzandığımda başımda dikilen bir adet Carl görmem bir oldu.

Hem de sabahın 06:00'ında.

İzmir'e gideceğimiz için erken kalkmış olmamı dert etmeyip sırıttım. "Vaay üstüme atlamadın veya içime su dökmedin, aferin." Kalkıp sırtını sıvazladım.

Havaalanındaydık, uçak noter yapmıştı ve ancak öğlende kalkacak olan uçakta gidebilirdik.

Daha bir saat vardı ve Carl işlemleri halletmeye çalışıyordu. Havaalanına yeni giriş yapan Nehir ve Aras'ı görmemle onlara doğru koşmaya başladım.

Nehir'de bana doğru koşarken bir anda Aras onun önüne geçmiş beni tuttuğu gibi döndürmeye başlamıştı. O sırada Carl yokluğumu fark etmiş olacak ki ben kahkahalar atarken gözleri beni arıyordu.

Sonunda bulduğunda kaşlarını çatmıştı

Aras beni yere bıraktığında konuşmaya başladım. "Sarılacak olan iki kızın arasına arasına girilmez Arascım."

"Kamki o cümlede bir sorun oldu sanki. Arasına girilmez Arascım derken." Nehir'in söylediği şeye omuz silktim. "Olsun anladınız ya gerisini boşver."

Sonra aklıma gelen şeyle konuşmaya başladım. "En erken uçak saat 11:00'da kalkıyor."

"Bizim de biletler 11:00'deydi." Dedi Nehir. "Carl'da bizim biletleri ayarlamaya çalışıyor." Sırıtıp devam ettim. "Aksanını görevli pek anlamıyor da."

Aras ona yardım etmek için yanına gittiğinde biz de oturup instagramda takılmaya başladık.

Nihayet uçağa bindiğimizde ben ve Nehir yan yana, Carl ve Aras ise arkamıza oturmuştu. Her zaman ki gibi uyuklamaya başlamıştım yine.

Birinin saçımı cekmesiyle uyanıp gözlerimi açmadan sövmeye başladım."Hangi pezevenk yaptı onu? Birazdan o saçlarını tek tek yolup bir yerlerine so-" İşte şimdi b*ku yedim arkadaşlar bundan sonra bir Derin User yok.

Malûm kişimizin Nehir olduğunu görünce "ımm şey kamki sen yanlış anladın." Diye düzeltmeye çalıştığımda Aras 'sıçtın sıvıyamadın pisliklik.' Demişti. Nehir "İniş vakti." Dediğinde hepimiz ikiletmeden uçaktan indik.

Bavullarımızı aldıktan sonra taksiye binip kamp alanının adresini verdik.

Vardığımızda ücreti ödeyip kalabalığin olduğu yere ilerlerken bir yandan da etrafa bakıyordum. Kamp yerinden az ilerde bir deniz kıyısı vardı. Arada bir buraya gelebilirdik.

Kalabalığın arasına karıştığımızda konuşan adamı dinlemeye başladık. "Evet çocuklar, buraya kiminiz ailenizin zoruyla kiminiz ise isteyerek geldiniz. Emin olun tatiliniz düşündüğünüz kadar sıkıcı geçmeyecek." Vauv sanırım kampın müdürüydü. Gayet açık sözlü, bu adamı şimdiden sevdim.

"Evet, kamp alanındaki iki kişilik kulübelerde kalacaksınız ve kalacağınız kişiyi biz kurayla seçeceğiz." Kura mı off

müdür elindeki torbadan isimleri cekmeye başladı.

"Ada Gören -İrem Kılıç"

"Carl User-Aras Kayalı"

"Alp Kaya-Deniz Taş"

"Nehir Altun-Kaan Çelik"

Derin User-Ekin Keskin"

Sıra böyle devam ederken kulübe arkadaşımın erkek oldugunu anlamıştım ama pek umursamadım zaten istek üzerine değiştirilebilir. Değil mi? Müdür kurayı bitirmiş yeni bir duyuru yapıyordu. "Çocuklar istek üzerine kimsenin oda arkadaşını değiştirmeyeceğiz." Şu an 'yıkılmadım ayaktayım' repliğini yaşıyorum.

"Görevlilerden kulübe numaralarınızı öğrenip yerleşebilirsiniz." Bizimkilerle vedalaşıp gördüğüm bir görevlinin yanına ilerledim. "Pardon, kulübe numaramı öğrenebilirmiyim? Derin User." Gorevli elindeki alete bakıp bir kulubeyi işaret etti. "61 no'lu kulübe." Teşekkür edip bavullarımı sürikleyerek ilerlemeye başladım. Aynı zamanda etrafa bakıyordum.

Birden bir şeye çarpıp yere düşerken belimdeki kollar sayesinde son anda dengemi bulup kolların sahibine baktığımda yüzü gayet tanıdık gelmişti. Biraz daha incelediğimde cafede bizim çapraz masamızda oturan 3'lü gruptaki bad boy tipli çocuk olduğunu fark ettim.

"Dikizlemem bittiyse gideceğim." Kollarını ittirip bad boyumuza döndüm. "Emin ol arizona kertenkelesine benzeyen aynı zamanda eşeği andıran suratına meraklı değilim." Evet ben benzetmelerim.

"Çarpılacaksın" dediğinde omuz silktim. "Doğruyu söylemek günah mı? Allah Allah"  'sen ciddi misin kardeş' bakışı atıp ilerlemeye başladı. Öylece ortada kalmamak için yerdeki bavullarımı alıp kulübeye doğru yürümeye başladım.

Bir anda arkasını dönüp "beni mi takip ediyorsun?" Diyip sırıttığında "sorma ya çok meraklıydım sana." Diyerek Omzuna carpıp kulübenin önüne vardığımda duvara asılmış iki anahtar gördüm ve birini alıp kapıyı açtım. Tam kapıyı kapatiyordum ki bir el buna izin vermeyip kapıyı hızlıca açtı.

Merhaba okuraşklarım vote ve yorumlarınızı eksik etmeyin lütfen

BitişHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin