Merhaba arkadaşlar. Öncelikle bende herkes gibi ister inanın ister inanmayın cümlesi ile başlamak istiyorum. Yaşadığım olaylar kesinlikle gerçektir ne zaman aklıma gelse, ne zaman birine anlatsam tekrar yaşamışcasına korkarım gözlerim dolar..
Sene 2007 Bodrum da yaşıyoruz, liseden yeni mezun oldum yaz tatili. Okul yok iş yok tam bir ergenlik dönemi.
Onlar Gerçekten Var...
Merhaba arkadaşlar. Öncelikle bende herkes gibi ister inanın ister inanmayın cümlesi ile başlamak istiyorum. Yaşadığım olaylar kesinlikle gerçektir ne zaman aklıma gelse, ne zaman birine anlatsam tekrar yaşamışcasına korkarım gözlerim dolar..Sene 2007 Bodrum da yaşıyoruz, liseden yeni mezun oldum yaz tatili. Okul yok iş yok tam bir ergenlik dönemi.
Bembeyaz bir kedim vardı. Her eve geldiğimde beni köpek gibi kapıda karşılar kendini sevdirirdi. Bir gün yine eve geldim kedim yine beni kapıda karşıladı, kendini sevdirdi. Bende onunla konuşuyorum tabi hoş buldum oğlum nasılsın ne yaptın vs gibi. 1 2 dk sevdikten sonra kapıyı tırmaladı (tuvaleti gelince her zaman yaptığı şeydir) bende açtım, çıktı gitti. Ayakkabılarımı çıkarıp salona girdim ve şok oldum az önce sevdiğim kedim salonda annemin kucağında oturuyordu. Annemde bana "sen kimle konuşuyorsun kapıda" diye sordu "eee kediyle" dedim. "Kedi 2 saattir benim kucağımda şaşırma" dedi bana. Olaylar bu şekilde başladı.
Ben bu olaydan sonra her gece kabuslar görerek uyanmaya başladım. Annemle bir kaç ay sonra başka bir eve taşındık daha küçük bir ev. Fakat ev felaket rutubetliydi ve benim odamda ki pencerenin dibinden dere geçiyordu. Neyse yerleştik her şey yolunda bir sıkıntı yok. Her gece saat 2.00 ile 2.30 arasında üzerime sanki dolap düşmüşcesine bir ağırlıkla uyanıp o ağırlığı üstümden atmaya çalışıyordum. (Sabah ezanına kadar sürüyordu bu durum). Bas bas bağırıyorum ama sesim çıkmıyor. Çırpınıyorum resmen o ağırlıktan kurtulmak için ama mümkün olmuyor. Dua etmeye çalışıyorum "Bis.." dememle kafam karışıyor bırakın duayı besmele çekmeyi unutuyorum. Yaklaşık 1 ay boyunca her gece bunu yaşadım artık uyumaya odama gitmeye korkar olmuştum. Her seferinde anneme anlattım her seferinde rüya görüyorsundur dedi. Daha çok kızıyordum neden inanmıyor diye. Belli bir süre sonra o kadar alıştım ki bu duruma ağırlığı hissedince korkmamaya rüyaymış gibi davranmaya başladım. Bir süre sonra bu durum kesildi artık gelmiyordu. Baya sevinmiştim kendi kendime ooh kurtuldum misali ve bu psikolojiden çıkınca unutuverdim bir an yaşadıklarımı. Yaklaşık 1 ay sonra yine sevgili kedimi aldım ve yatağıma girdim. 1 saat sonra falan tam uyumama yakın kedi salona gitti. Bende uyumaya devam ettim. Yaklaşık 10 dakika sonra penceremin çaldığını duydum. (ev giriş katta yatağımın bitimindeki duvarın tam arkasında dere var ve oraya birinin girmesi mümkün değil çok dar bir yer). Uyku sersemi amaaan rüzgardır yaprak falan çarpmıştır diye düşündüm uyumaya devam ettim. Tekrar pencere çaldı ki penceremde demir parmaklık var kedi gelmiştir kuyruğuyla vuruyordur diye düşündüm perdeyi yavaşça açtım açmaz olaydım bembeyaz bir surat parmaklığın içinden bana bakıyor. Göz burun ağız yok sadece surat. Yemin ederim tüylerim diken diken oldu yazarken. Perdeyi kapatmayla annemin yanına fırladım ağlaya ağlaya. Anlattım sadece kafa sallayarak beni dinledi annem. Gel yanıma yat burada uyu dedi. Anne bir şey demiyecekmisin artık diye sorduğumda. "Ben seni korkutmamak için bir şey söylemedim ama ben ablana hamileyken bana da musallat olmuslardı, baban ve babaannen de şahittir". Dedi. Küçük cüceler her aksam karnımı severlerdi iyi huyluydular asla zarar vermediler diye bir başladı anlatmaya ben hüngür hüngür ağlıyorum tabi korkudan. İnanın 4 gün uyumadım korkudan en son artık uykuya yenik düşüp bayılmışım. O günden sonra hep salonda sesli ortamlarda uyudum. Bu durum geçti bitti..
Takii 2 ay sonrasına kadar . Ablamla beraber bir markete alışverişe. Gülüyoruz şakalar yapa yapa alışveriş yapıyoruz. Kasaya doğru ilerlerken bir adamla karşılaştım. Adam gözlerimin içine bakıyordu kızgın bir şekilde ablama döndüm, "tanıyor musun sen bu adamı? bana çok kötü bakıyor," derken adama baktım gözleri kıpkırmızı tek ayağı tersti resmen şeytan gibi gülerek bakıyordu. Çığlık atmaya başladım ablam "ne adamı ne diyorsun", diye soruyor, "görmüyor musun" diyorum görmüyor. İnsanlar bana bakıyor manyak gibi. O kadar kötü günlerdi ki bunların psikolojisini 4 senede atlattım.
Bir gün yine ablam, arkadaşım ve ben bir cafeye gittik. Yeni açılmıştı ilk defa gittik ve kimseyi tanımıyoruz. Cafenin sahibi bizzat ilgilendi bizle. Yarım saat sonra masaya geldi kötü bakışlarla, Özür dilerim rahatsız ediyorum ama sağ elinizi alabilir miyim dedi. Neden diye sormama kalmadı elimi ellerinin arasına aldı. Ben içimden "manyak mı bu" diyorum ablamla arkadaşım gülüyorlar falan. Adam 10 dakika sonra yaşadığım bütün bu olayları patır patır bana anlattı. "Siz bunları yaşamışsınız, çok kötü günler geçirmişsiniz." Dedi. Ben ağlamaya başladım. "Evet" dedim. "Yalnız bitti sanıyorsunuz ama bitmemiş size erkek bir c.. musallat olmuş, ara ara kendini gösterip sizi dış ortamdan soyutluyor, sadece ona ait olmanızı istiyor, ve bu yüzden hiç bir ilişkiniz yolunda gitmiyor hep bitiyor." Dedi. Hakikaten de öyleydi görmediğim zamanlar sevgilim oluyordu, gördüğüm zamanlar bitiyordu. Daha çok ağlamaya başladım kanım dondu. "Nasıl bilebilir yani beni tanımayan biri." Diye sordum kendime. Sonra bu soruyu adama sordum. " peki nasıl bildiniz? Bütün bu olanları" diye. Şaşırmıştım haliyle. "Hislerim çok güçlü ve ben hissediyorum sizdeki bu negatif enerjiyi aldım o yüzden konuşmak istedim." Dedi. Bana orada muska gibi bir şey hazırladı "bunu hiç yanından ayırma kurtulacaksın." Dedi. "Allah razı olsun." Dedim. Hakikaten o gün bugündür bir şey görmüyorum. Allah bin kere razı olsun adını bile bilmediğim o adamdan.
Geriye kalan Psikopat gibi geçirdiğim 4 sene, korkularım ve bu tarz şeylere her ne kadar hatırlamak istemesem de kesinlikle inanıyor olmam...
Arkadaşlar bu tarz konularla dalga geçmeyin düşmanımın başına gelmesin hakikaten çok zor bir durum...