2. Bölüm ~Ukala Pislik

438 101 55
                                    

* İyi Okumalar *

Çiğdem hoca bize gülümseyip selam vererek masasına oturdu. Sempatik tatlı ve güzel bir kadındı. Bugün de her zaman ki gibi çok şık olmuştu. Dizinin altında biten siyah dar eteğinin üzerine vücut hatlarını öne çıkarın beyaz gömleğini giymişti. Kendisini ne kadar çok sevsem de bu sevgiyi dersine karşı hiç gösterememişimdir.

Dikkatimi toparlayıp hocayı dinlemeye ve dersle ilgilenmeye karar verdim. Ama yine başaramadım. Israrla aklımı meşgul eden biri vardı. 'Rüzgar.'

'Hala neden gelmedi acaba?' Diye sorup durmaktan kendimi alı koyamıyordum.

Birden istek dışı ağzımdan "Püff." Diye bir ses çıkıverdi.

Gökçe bunu farketmiş olucak ki hocayı dinlemeyi bırakıp bana döndü.

Merak ettiğini belli eden bir ifadeyle "Benim bilmediğim bir şey mi oldu canım, canın sıkkın gibi?" Dedi.

Ona belli etmeyecek şekilde "Yok bir şey canım, sadece ilk ders matematik çekilmez oluyor." Diyerek onu geçiştirdim. O da inanmış olucak ki hocayı dinlemeye devam etti.

Teneffüs zilinin çalmasıyla Gökçeyle birlikte kantine indik. İkimize de birer Nescafe aldıktan sonra bahçedeki banklara oturduk. Gözlerim yine Rüzgar'ı arıyordu. Etrafa birkaç kez daha baktıkdan sonra, Gökçeye döndüğümde bana şaşkın şaşkın baktığını gördüm. Canım arkadaşım beni çok iyi tanıyordu.

Bende bir haller olduğunu farketmiş olucak ki, dayanamayıp "Rüzgar'ı merak ettin dimi?" Diye sordu. Yalan söylemenin bir anlamı yoktu Gökçeye.

"Aynen öyle canım." Dedim iç çekerek.

Tam bir şey söyleyecekti ki, muhtemelen yine bana kızacaktı. O sırada ders zil çaldı ve bende onun konuşmasına izin vermeyerek ayağa kalktım. Sınıfa doğru ilerlemeye başladım.

Gökçe de arkamdan gelerek "Kaç bakalım kaçabildiğin kadar güzelim." Dedi alaycı bir ses tonuyla.

Omzumun üstünden ona gıcık bir bakış attım ve sadece gülümseyerek cevap verdim.

Şimdi ki dersimiz edebiyattı. Begüm hoca da bizim ardımızdan sınıfa girmişti. Selam verip masasına oturur oturmaz, hiç zaman kaybetmeden dersine başlardı. Bugün de aynı şeyi yapmıştı. Bense bu sıkıcı dersi dinlemeyi dahi denemeyip, başımı sıranın üzerindeki ellerimin üzerine koyup uyumaya karar verdim.

Uyku en sevdiğim ve huzur bulduğum tek yerdi. Bence huzura küçük bir yolculuk yapmanın tam vaktiydi.

Kapının kapanmasıyla irkilmiştim. Bu ses beni uykumdan alı koymuştu. Başımı kaldırıp kapıya doğru baktığımda, şaşkınlıkla dudaklarım aralandı. Rüzgar'ın bir gözü morarmış ve dudağının kenarı patlamış bir şekilde tam karşımda duruyordu.

Rüzgar gerçekten çok güçlü ve kaslıydı. Düzenli ve sıkı bir spor yaptığına neredeyse emindim. Bu durumda 'Karşısındaki çocuk kim bilir ne hale gelmiştir?' Diye düşünmeden edemedim.

Gökyüzü mavisi gözlerinin ardında yatan sinir burdan hissediliyordu. Burnundan soluyordu. Siyah kot pantolonun üzerine giydiği kol kaslarını öne çıkaran buz mavisi tişörtünün üzerinde kanlar vardı.

Bir Umut Aşk ( Askıda' )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin