-2-

136 13 0
                                    

Elektra Pond

Elektra, elinde Hogwarts: Bir tarih'i okurken en sevdiği koltukta oturuyordu. Tam Hogwarts'ın büyülü tavanının anlatıldığı kısmı okurken annesi ona seslenmişti. "Elektra, hadi artık kitabını trende okursun." derken. Elektra " Bir dakika, anne. Bölüm bitmek üzere!" dedi.

Bitirdiği bölümle beraber Elektra, Hogwarts'ı daha da merak etmişti. Özellikle kütüphanesini merak ediyordu. 11 yaşında ki Elektra.

Elektra, daha yeni okula gidecekti -büyülü bir okula yani , daha önce muggle okullarına gitmişti.- Bu yüzden çok heyecanlıydı.

Elektra, bir melezdi. Annesiyle babası büyücüydü. Fakat ailesinde muggle'lar olduğu için safkan değildi. Ailesinde bir de bir ağbey'i vardı.Fakat o Hogwarts'ı iki yıl önce bitirip seherbaz olmuştu. Babası bir mimardı. Annesi ise Sihir Bakanlığında Sihirli Yaratıkların Düzenlenmesi ve Denetimi dairesinde çalışıyordu.

   Koltuktan kalkıp son bir kez odasına baktı. Odada hiç kitap yoktu. Çünkü kitaplar için başka bir odası vardı. Çalışma masası derli toplu ve şirindi. Kıyafet dolabı çok büyük değildi. Çünkü çoğu kız gibi çok giysisi yoktu. Aynanın karşısına geçip kendini inceledi.  Yeşil gözleri aynı canlı yosun rengindeydi ve içinde hafif bir kırmızılık vardı. Bu kırmızılığı hep sevmişti. Çünkü kırmızıyı seviyordu. Saçları kumraldı ve onları toplamayı sevmezdi. Sadece ders çalışınca önüne gelmesin diye toplardı. Gözlükleri kemik gözlük ve kahverengiydi. yoldan geçen biri onu çok güzel diye tanımlayabilirdi fakat bu onun isteği değildi. Hiçbir zaman güzel olmayı anlamazdı zaten. Sandığını aldı ve merdivenlerden aşağı indi. Annesi çok telaşlıydı. Fakat yine de olgun davranıyordu. Onu tanımayan biri hemen kaskatı olurdu çünkü annesinin her yerinden güç fışkırıyordu. Fakat Elektra onu tanıyordu.Böylelikle annesi telaşlanınca yaptığı şeylerin aynısını yapıyordu. Elektra, annesini severdi. Annesi ona karşı çoğu zaman hırçın değildi.

   Artık gitme zamanı gelmişti. Babası işe gitmişti. Mimar olmak kolay değildi.

   Arabadaki Elektra'nın annesinin nutkundan sonra King's Cross'a gelmişlerdi. Ağbeyi oraya cisimlenerek gelecekti. Elektra ve annesi 'Peron 9 3/4'  e gitmek için hızla dokuz ve on nolu peronları ayıran duvardan geçtiler ve bir anlığına her yer karanlığa gömüldü. Sonra görme duyularını geri kazanınca Peron 9 3/4 ayaklarının altında uzanıyordu. Ağbeyi onlara el salladı. Elektra, ağbeyinin yanına doğru koşuyordu fakat efsanevi sakarlığı yine harakete geçmeye başladı. Bu sakarlık ona çok fazla şeye mâl olmuştu tüm hayatı boyunca. Birine çarptı. Kafasını biraz kaldırınca çarptığı kişiyi görebildi. Açık kumral saçlı, açık yeşil gözlü bir oğlan çocuğuna çarpmıştı. Elektra'dan yaklaşık üç santimetre uzundu. Birinci sınıfa gittiği belliydi çünkü etrafına mest olmuş gibi bakıyordu çocuk. Elektra "Merlin'in sakalı" dedi. Çocuğun gözlerine bakıyordu. Bu en sevdiği göz rengiydi. Evet,onunda göz rengi yeşildi ama onunki koyu yeşildi. Ama açık yeşile sanki bir zaafı vardı.  Çocuk "Affedersin?" diye cevap verdi. Elektra, hemen toparlandı. "Şey, pardon önüme bakmıyordum."dedi. Çocuk ise sırıtıp yere baktı. "Sorun değil." dedi. "Bu arada ben Ocean Qwin Lewis. Ama herkes bana Qwin der." dedi. Ocean Qwin, elini uzattı. "Pond,Elektra Pond." dedi  Elektraya çocuğun elini sıkarak "Tanıştığıma memnun oldum ama Qwin ismi çok ego'lu sanki. Ben sana Ocean diyeceğim sorun olur mu?" Ocean'ın sırıtması gülümsemeye dönüştü. "Ben de tanıştığıma memnun oldum ve sorun olmaz." dedi. Tam o sırada Elektra'nın ağbey'i onun ismini söylüyordu."Gitmem gerek." dedi Elektra "Sonra görüşürüz, Ocean." dedi. Giderken hafiften Ocean'a baktı. Ocean'da ona bakıyordu.

Harry Potter Fan Made Stories #1Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin