Dışarıda şiddetli bir yağmur vardı. Yürümeyi tercih ettim. Çünkü yağmuru seviyordum.
Yağmurun okul çıkışına denk gelmesi iyi bir şeydi. Eğer sabah yağsaydı tüm gün kabarık saçlarla gezmek zorunda kalacaktım.
Diğerleriyle de vedalaştıktan sonra adımımı dışarı attım. Dışarısı gerçekten soğuktu ve ince giyinmiştim. Zaten ince olan ceketime iyice sindim .
Çoktan kulağımda çalan müziğe ayak uydurmuştum. Yağmurlu havalarda hareketli şarkılar dinlemezdim. Kulağımda çalan müzik ve sokağın zeminin ısrarla vuran yağmur beni mutlu etmeye yetiyordu.
Hayır bu sadece yalandı. Mutluluk benden uzaktı .
Cidden nasıl bu kadar mükemmel olabiliyorlardı anlamıyorum. Benim dışımdaki herkes mükemmel olabilirdi. Ama benim mükemmel olmaya ihtiyacım yoktu.
Neredeyse tamamen ıslandığımı hissettiğimde evimin kapısına gelmiştim. Bu düşüncelerden sıyrıldım.
Şifreyi girmeden iç çektim. İçimde yine nedensiz(!) bir hüzün vardı.
Eve girdiğimde beni çalışanlardan biri karşıladı ve ben odama doğru yöneldim.
Giyindikten sonra aynadaki görüntümle göz göze geldim. Yine o anlamsız bakış vardı yüzümde.Yemek için çağrıldığımda irkildim ve düşüncelerimden kurtuldum.
İçeri geçmeden önce son bir kez kendime baktım.Beynim yine karmakarışıktı. Aynadaki görüntü gerçekti. O yansıma aciz bir kıza aitti. Ve ben bunu iyi biliyordum.Çünkü karşımdaki tamamen gerçekti o yalan söylemezdi.
İkinci defa çağırıldığımda tüm bunları bıraktım ve aşağıya indim.Düşüncelerimden sonra ne yiyebilirdim ki..
Rutin bir yemekten sonra yine odama çıktım. Ders çalışmam gerekiyordu. Ya da derslerden daha önemli şeyler...
Düşüncelerimi ders çalışmam gerektiği gerçeğiyle böldüm.
Yapmam gereken ödevlerimi yaptım ve kendime dinlenmek icin biraz zaman verdim.
Kulaklıklarımla birlikte yatağıma uzandım.
Benim kimsenin bilmediği bir dünyam vardı. Orası tamamen bana aitti. Orada yalnız kendi gerçeklerim ve inançlarım vardı. Benim icin dünyada tutunabilecegim bir gerçeklik kalmamıştı.Ben zaman zaman kendimi anlamakta zorlanırdım. Bu yüzden kimseye kendimi anlatmayı düşünmemiştim.
Kendi düşüncelerimde boğulmayı çok seviyordum. Gerçek dünyadan kopup kendi dunyamda dolaşabiliyordum . Bu sırada uykuya dalmıştım.Gri yağmurlar yağıyordu. En sevdiğim cadde bu sefer bana çok soğuk gelmişti. Burda farklı bir şeyler vardı. Çok farklı hissettiriyordu.
Islanmıştım ama pek umursamadım. Bu tanıdık yerde gözüme çarpan bir karartı vardı.
İçimden karartıya yönelme dürtüsü gelmişti .
Yağmurdan dolayı görmek kolay değildi.
Yaklaştığımda bana tanıdık gelen gözleri farkettim.
Kim olduğunu tam anladığımda ise yağmur daha hızlı yağmaya başladı sanki.
Onu bir daha gördüğümde neler yapacağına dair çok düşünmüştüm. Ama bu çok farklıydı.
Beni dünyaya bağlayan şey artık kesinlikle yerçekimi değildi.
İçimin tamamen yandığını hissettim.Ona sarılmak için uzandım . Adımlarım çok yavaştı.
Onu yağmurda bulmak için çok dua etmiştim.
Sadece bir adım kalmıştı. İlk kez yağmur bana ihanet edip durmuştu. Farklı bi yerdeydim bi uçurumun kenarında yine kaybettim. Yine kazanamamıştım bu savaşı.
Kendimi uçurumdan bıraktım..Ve gerisi ani bi korku..
Hızlı nefesler alıp veriyordum. Boğulacakmış gibi hissettim.
Bu bana rüyayı gördüren bilinç altıma lanet ettim. Uzanıp telefonumu kontrol ettim. Birkaç mesaj haricinde bir şey yoktu. Okula gitmeme daha 2 saat vardı ve ben uyuyamayacağımı bildiğim için kalkıp bu aralar okuduğum kitaba devam etmeyi düşündüm .
Gün daha ağarmamıştı.
Aslında bu sadece zaman geçirmek içindi.
Yüzümü yıkadıktan sonra odama geçip kafamı dağıtacak olan kitabı okumaya başladım.
Okula hazırlanmam gereken vakitte alarm çaldı ve bir şey yemeden okula gitmeyi düşündüm.
Bugün ağzıma herhangi birşey koyamayacağımı biliyordum.
Rüyadan sonra içimde en ufak olumlu bir his kalmamıştı.
Beynim çok karanlıktı. Düşüncelerim ise çok ıssız.
Dışarı çıktığımda içime ıslak toprak kokusu dolmuştu.
Attığım adımlar dengesizdi. Gerçekten ders dinleyecek havada değildim.
Bu rüyanın diğerlerinden pek farkı yoktu. Yine onu görüyor koşuyor ama yetişemiyordum. Ama nasıl bu kadar acıtabiliyor?
Nasıl bir öncekinden daha fazla acıtabiliyor?
Tüm vücudum yanıyordu.
Yağmurun yağması için dua ettim. Ağzımda bir kan tadı hissettiğimde dilimi ısırdıgımı yeni farketmiştim. Şimdiye kadar hiçbir şey geçirmemişti.
Hiçbir şey hafifletmemişti.
Ben hep aynı yerde yanıyordum. Beynimin dahi yandığını hissediyordum.
Soğuğa ihtiyacım vardı. Biraz da olsa şu lanet ateşi söndürebilecek bir soğuk.
Bazen yağmur işe yarıyordu. Temizliyormuş gibi hissettiriyordu. Ama yalan.
Sonra yine yanıyordum. Tüm pisliğimin arasında yanıyordum.YN: Bu benim ilk deneyimim . Yazım hataları olabilir . Herşey için daha çok erken. Güzel tepkilerinizi esirgemeyin lütfen..
Aklımdaki baş karakter profili siyah saçlı ve belirgin yüz hatlarına sahip. Özellikle çene ve elmacık kemikleri belirgin. Fotoğraftaki Kristen Stewart. Ancak karakterler için herhangi bir sınırlama koymak istemiyorum.
Gelecek bölümler daha derinlemesine tanıtacağım zaten. Zaman ve mekan kavramları ile ilgili belirsizlikler olabilir. Göz ardı edin lütfen.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GRİMSİ
Mystery / ThrillerAnlamını hatırlamak dahi istemediğim bir isme sahiptim. Bir de mühürlerim. Canımın ölümünü izlemem ölüme sevdalanmama sebep olmuştu. Kanlı bedenim hep kıyafet olmuştu ruhuma. Zihnimde salt acıdan başka birşey hissedemezken çıkagelen tarifsiz d...