Baha'dan
Sezgi ile dans ederken az ilerde Doğukan'la dans eden Deniz'i gördüm önce ardından birden Can girdi görüş alanıma. Siktir! İşte şimdi ortalık fena karışacaktı.
Dans etmeyi bırakıp Sezgi'yi kendimden uzaklaştırdığımda kaşları anında çatılmıştı. Bu haliyle ne kadar da tatlı görünüyordu öyle. Tatlı mı? Ben ne zamandır kızları tatlı buluyordum amk?! Aç karnına içki içince beynim allak bullak olmuştu herhalde. Yoksa ne tatlısı? Bu kız her şey olabilirdi. Şeytan, kıskanç, âşık, bencil, tehlikeli.. Ama kesinlikle tatlı falan değildi. Olacağına da kesinlikle ihtimal vermiyordum.
"Ne oldu?" diye sorduğunda "Birazdan konuşalım." deyip yanından ayrıldım ve Deniz'lere doğru yürümeye başladım. Daha iki adım atmıştım ki Can Doğukan'a yumruğu geçirmişti. Adımlarımı hızlandırıp Can'ın yanına gittiğimde onu tutup geriye çekiştirdim. Doğukan'sa elleri kanayan burnunda yerde kıvranıyordu. Muhtemelen burnu kırılmıştı. Normalde onu gebertmesi işime gelirdi ama nedenini bilmediğim bir şekilde bu gecenin olaysız bitmesini istiyordum.
Can'ı çekiştirerek evden çıkarttığımda Deniz'de bizi takip ediyordu. Çıkar çıkmaz Can elimden kurtulup sinirle saçlarını çekiştirdi ve sinirini alamayınca hırsla evin duvarına yumruğunu geçirdi. Başını duvara yaslayıp hızlı hızlı nefes alıp vermeye başladığında Deniz'de endişeyle onu izliyor ve bir taraftanda dudağını ısırıyordu.
Birkaç saniye sonra Can başını duvardan ayırıp arkasına döndü ve Deniz'e doğru yürümeye başladı. Deniz korkuyla bir iki adım gerilese de Can çoktan onun kollarına yapışmıştı bile. Bir taraftan tuttuğu kolları sıkıyor bir taraftanda hırsla gözlerinin içine bakıyordu.
"İlk defa ulan.. İlk defa birinin kalbime dokunmasına, içimi ısıtmasına izin verdim ben. İlk defa birini seviyorum ve onuda başkasının kollarından çekip alıyorum." deyip gözlerini kapattığında Deniz ne yapacağını bilemeden bir süre öylece yüzüne baktı. Bir şeyler söylemek istiyor ama ne söyleyeceğini bulamıyor gibiydi.
Duvara yaslanıp cebimden sigara paketini çıkarttım ve içinden bir tane alıp dudaklarıma yerleştirdim. Paketi tekrar cebime atıp çakmağı çıkarttım ve sigarayı yaktım. Çakmağı da cebime attıktan sonra sigaradan derin bir nefes çektim ve merakla olacakları izlemeye başladım.
"Bende seni se.." diyemeden Can dudaklarını Deniz'in dudaklarıyla birleştirdi ve hırsla öpmeye başladı. Deniz Can'ın sert öpüşleri karşısında karşılık vermeye çalıştı önce ama sonrasında uyum sağlayamayacağını anlayınca çabalamayı bırakıp kontrolü tamamen Can'a bıraktı.
Sigaramın sonuna geldiğimde son kez derin bir nefes çekip izmaritini yere attım ve ayağımla ezdim. Tam içeri girmek için yana dönmüştüm ki Damla ile burun buruna geldim.
Bana yaklaşıp yüzümü avuçları arasına aldı ve dudaklarını dudaklarımla birleştirdi. O an düşündümde neden onu sevebilecekken bundan kaçmaya çalışıyordum ki? Evet çok kötü şeyler yaşamıştık. Ben ona tecavüz etmiştim ve o benden feci şekilde intikam almıştı. Hatta şu anda almaya devam ediyordu. Peki umurumda mıydı? Kesinlikle hayır. Ondan hoşlanmıyordum veya ona âşık falan değildim. Sadece onun kollarındayken huzur buluyordum işte. Uyuduğumuz gece de öpüştüğümüzde de huzur bulmuştum. Nedensizce bana iyi geliyordu. Belkide bir kızla konuşmak, arkadaş olmak, hatta âşık olup sevgili olmak o kadar da kötü bir şey değildi. Bu dünya üzerine yalnızca bir kere geliyordum ve bundan beş saniye sonrasına çıkacağıma garantim yoktu. Beş yaşındayken annem babamı aldatıp evden gittiğinden beri ne kalbim huzur bulabiliyordu ne de ruhum. Babamı da kaybettikten sonra ne kalmıştı ki beni mutlu eden? Umursamazca davranıp sürtükleri altıma alarak mı geçirecektim bir ömürü? Yoksa Erkekler Kulübü kararlarına uyup kızlardan uzak durup, nefret ederek mi? Küçücük çocuk kalbimle annemin kollarında huzur bulduğum o anların bir benzerini bu kızın kollarında, kısa bir süreliğine de olsa hissetmek için izin veremez miydim kendime? Her şeyi unutamaz mıydım bir süreliğine de olsa? Nasıl yaşandığını dahi unuttuğum mutluluk hissini tekrar yaşayamaz mıydım?
