*Yorumlarınızı bekliyorum dostlar...
Sabah uyandığında, dün kurgulamış olduğu sürprizi gerçekleştirmek için, her zamanki alışkanlığını sergiledi ve yatağının karşısındaki boş duvarı seyre daldı. Düşüncelerine odaklanabilmek için sadece boş duvara ihtiyaç duymuyordu elbette, hatta herhangi bir nesneye ihtiyaç duymuyordu. İlham için ne Schiller* gibi çürük elma kokularına, ne de Pamuk** gibi dolmakalem fetişlerine ihtiyacı olmazdı. Onun ilhamı, düşünmenin ta kendisiydi. Zihni, avının üstüne ani bir hareketle atlamaya hazır çita gibi, algılayıp tasarlayabildiği herhangi birşey üzerine, herhangi bir zaman diliminde düşünebilirdi. Duş yaparken, gözüne kestirdiği şampuanın arkasında yer alan kimyevi bileşiklerin cildini tahriş edebilme olasılığından tutun da; yolda yürürken üzerine bastığı asfalt veya taş zemin biçimlerinin, nasıl ve hangi aletlerle yapılmış olabileceğine varana kadar düşünme hastası bir tipti. Ancak bu düşünme, dış dünyadan en ufak ayrıntıyı bile toplayarak, verilerle hareket eden gerçekçi bir düşünmeden çok; gelişigüzel ve toptan algılamaya dayalı, sezgisel bir düşünmeydi. Bu nedenle hep kulaktan dolma bilgilerle, kendi kafasında kurgusal bir dünya yaratır ve onun gerçekliğine kendini inandırırdı. Zaten dün yaptığı da biraz bu değil miydi?...
...Gözlerini boş duvardan alma vaktinin geldiğine inanarak, yatağından doğruldu, ayağa kalktı. Eli başucu masasında duran telefona gitti...
...Dakikalar sonra karanlık odada bilgisayarın başına geçmiş, onun yaydığı loş ışıkla, amaçsızca klavyenin tuşlarını tıkırdatıyordu. Gün boyunca hiçbir şey, daha önce kafasında kurguladığı gibi gitmediği için, tek çaresi, hüznünü ekrandaki satırlara, kelimelerle serpiştirmekti. Artık herşeyini kaybetmiş bir adamdı o.
Sevgi bütün hatlarını iptal etmiş, telefonlarını kapatmıştı. Yıldönümünde ona güzel bir gün yaşatmak istemişti, ama belli ki, artık Sevgi için, bitmiş ilişkilerinin yıldönümünün bir anlamı kalmamıştı. Can havliyle ona sesini duyurabileceği tek iletişim adresi olan E-postadan, yazmış olduğu şiiri yolladı:
Sevgi neydi?...
Bir sıkıntıydı.
Bir çığlıktı.
«Yal-nız-lık»tı!
***
Sevgi neydi?...
Bir arayış,
Bir buluş,
Hayata bir
«Tu-tu-nuş»tu!
***
Sevgi neydi?...
Bir hayaldi.
Bir dilekti.
İnanmak ve
«Gü-ven-mek»ti!
***
Sevgi neydi?...
Bir serzeniş,
Bir reddediş,
Kötülüğe karşı bir
«Di-re-niş»ti!
***
Sevgi neydi?...
Bir ekmekti.
Biraz peynir,
Birkaç «zey-tin»di!
***
Sevgi neydi?...
Bir çift göz
Ve
Bir güzel «söz»dü.
***
Sevgi,
İyilikti,
Dostluktu,
«EMEK»ti!
*Ünlü Alman yazar Friedrich Schiller, dolabında sakladığı çürük elmanın kokusu olmadan yazamazmış.
**Ünlü yazarımız Orhan Pamuk, eserlerini hala dolmakalemle ele almaktadır.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aydınlık ve Sevgiyle
RomanceAydın, uzun bir süre aşk yaşadığı Sevgi' den ayrıldıktan sonra bunalıma girer. Bunalımdan çıkmak için, hiç adeti olmadığı üzere, yeni bir sevgili edinmeye çalışır; fakat kendi içindeki sorunu çözmediğinden, bir türlü acılarından kurtulamaz. Çözümün...