Bölüm 1

65 10 6
                                    

18 Aralık 2016


- İnsanoğlu... Bu kelime farklı ve ortak bütünlüğün temeli. "Yuva" dediğimiz dünya'ya geldiğimiz andan itibaren neler yaptık ? Savaş, yıkım, darbe, suikast, yolsuzluk, terör... Ama bunun yanında Barış, din özgürlüğü, seçme hakkı, adalet, kanun, teknoloji, elektrik... Hangi varlık böyle bir yerde böyle işlerin boka saran bir gezegende yaşamak ister ? Cevabı elbette biziz. Savaş ve Barışı getirdik doğru ancak biz sadece yansımayız. İçimizdeki Melek ile Şeytanın kuklasıyız sadece fakat Tanrı bize bu iki varlıktan birisini seçme özgürlüğü vermiş. Sonra kölesi olmaya... Eski bir Orta Asya hikayesi vardır. Bir kabile reisi torunuyla beraber köyüne bakar. Bu köyü diğer köylerden özel kılan şey ise Kabile reisinin siyah ve beyaz renkli iki köpeğinin olmasıdır. Torun büyük babasıyla otururken "Büyük baba, bu köpeklerin özelliği nedir?" "Biri bana iyiliği diğeri ise kötülüğü hatırlatıyor evlat" demiş. Bu cevabın üzerine torun parlayan gözleriyle "Peki kim kazanacak?" deyince büyük babası gülerek " kim mi? ben kimi beslersem" demiş.

Bayanlar ve baylar karşınızda "Morpheus". Neden insanlar bir yere takılsın ki. Yaratılış amacımız hep daha ileri gitmek değil mi ? İşte bu makina sadece geleceğe değil, daha bilmedğimiz başka kavramlara açılıyor...

Sorusu olan ?

Çıt çıkmayan salondan bir anda müthiş bir ayaklanma oldu. Devrim niteliğinde olan bu icat yeni bir çağ mı açacaktı ? Yoksa insan ırkının sonu mu olacaktı ? Profesörün aralarından seçtiği bi gazeteci konuşmaya başladı :

- Bu projeyi ne zaman başlatıyorsunuz profesör ?

- En iyi şartlarla 2 ay içinde başlatmayı düşünüyoruz. Başka sorusu olan ?

-Profesör bu icadınızla neyi planlıyorsunuz ?

- Elbette daha iyi bir dünya için. Biliyorsunuz gezegenimiz yok olma eşiğine girdi ve buda hepimizi zora sokuyor. Emin olabilirsiniz ki klişe bir laf olsun istemiyorum ama bu bizimle alakalı değil tamamen gelecek nesillerimiz için.

Profesör daha fazla soru almayacağını söyleyerek kürsüden indi. İçi huzursuzdu. İnsanların önünde kaçıncı yalan atışıydı kendisi bile hatırlamıyordu ancak önemi yoktu. Büyük planının sadece son bir adımı kalmıştı. Bu düşüncelerle binadan ayrılırken genç, gözlüklü bir gazeteci onu durdurdu.

- Profesör bakar mısınız ?

- Elbette buyrun.

-Albert Rock, Earth Planet gazetesinden.

- Ah elbette şu meşhur muhabir ve gazetesi. Yolsuzluklar, büyük devlet suçları, terör olaylarını bulan gazeteci... Söylesenize bay Rock, benim anlatacaklarımdan daha fazlasını biliyorsunuz değil mi ?

- Bu tamamen sizin vereceğiniz cevaplara bağlı profesör.

- Peki tamam ne öğrenmek istiyorsunuz ?

- Tanrıya inanır mısınız profesör ?

Boş ve anlamamış gözlerle baktı profesör. Aniden kalbinin ağrıdığını ve sıkıştığını hissetti. Karşısındaki adam çok ciddi ve soğukkanlıkla sormuştu bu soruyu. Ellerinin hızla terlediğini hissetti. Dünya onun için donmuştu artık. Boşlukta süzülüyordu. Yaptıkları bir bir önüne geldi. Projesi için saman altından su yürütüyordu. Bu ana gelmek için yapmadığı kalmamıştı. Ah evet! gençken o lanet Başkan Truman'ın biricik kızının gönlünü çelmiş ve hayatıyla oynamıştı. Sonrada kızdan yatmanın karşılığından babasının giriş bilgilerini istemiş,  ileriki zamanda Truman'ın başkanlıktan kovulmasına ve ölümüne sebep olmuştu. Sonralarında ise Rusların nükleer füze yaptıkları iddiası atılınca bizzat giderek görmek istemişti. Lakin sadece görmekle yetinmedi. Üstüne atom partikülünü çalarak projesinin temelini atmıştı. Kimse Profesörün geçmişte ne bok yediğini bilmiyordu ve bu yüzden şimdiki yaptıklarından gurur duyuyorlardı. Şimdi ise bu adam karşısına dikilip ahlak değerini sorguluyordu. Gerçi pek alakası olmasada o da insandı işte.

- Anlamadım ?

- Tanrı Profesör, Tanrıya inanır mısınız ?

- Elbette bunu neden söylüyorsunuz ki ?

- Diğer Soru : Melek ile Şeytandan bahsettiniz. Kazanan kim olacak ? Dediğiniz gibi rehavet edilecek günler mi bekliyor bizi yoksa neslimizin sonu mu olacak ?

- ...

- Son Soru : Profesör Steve, geçmişinizle ilgili ayrıntılı bir araştırma yaptım da . (Fısıldayarak) sizce insanlar bunu bilmeli mi ?

Bu son soru Profesörü delirtmeye yetmişti. Devletin bile bilmediği bir sırrı karşısındaki kişi rahatça söylüyordu. Bu adamın kaynağı kimdi ? Hatta bu adam tam olarak kimdi ? Gözlüğünün altındaki sırları çok merak etti.

- Sen nasıl, nasıl bilebilirsin bunları ?

- Dediğim gibi profesör verdiğiniz cevaplara göre hareket ediyorum.

- Hislerime göre tekrar karşılaşacağız ki Bay Rock, bu zaman kadar hislerim hiç yanılmadı.

- Bende öyle umuyorum Profesör "Rank"

Profesör şaşkın bakışlar içinde gazetecinin gitmesini izledi...


1. BÖLÜMÜN SONU

Morpheus#wattys2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin