Bölüm 5

24 6 2
                                    


- ... Bayanlar ve baylar karşınızda bu büyük adamı davet ediyorum, Profesör Steve RANK.

- Teşekkürler Harry. Dünyayı değiştirmek için başlattığımız bu önemli projede en çok desteği veren ve bizden asla motivasyonunu esirgemeyen Albay Andreye büyük bir alkış istiyorum...

Albay gülüyordu. Kalabalığın hepsi ona bakmış ve büyük bir hayranlıkla alkışlıyorlardı. Rio de Janerio'yu tercih etmesinde ne kadar haklı oluğunu bir kez daha kanıtlamıştı. Alkışları saygıyla alıp oturduktan sonra Profesör söze girdi:

- Kukla olduğunuzu farz edin, sadece durun ve size söylenenleri yapın! Kolay değil mi ? Gerisini düşünmeyin ve sadece görebildiklerinizle yaşayın! Basit ve sade... Ama özgür değil. O zaman nedir özgürlük ? Sınırsız istek ve hareket mi ? Hayır. Acaba özgürlük varlıktan varlığa değişebilir mi ? Yoksa hepsinin içinde kendi sınırını koyabilme iradesi var mıdır ? Ya da hayatı boyunca sürü gibi hareket etmek mi ? Artık değil... Zaman doldu, bunu benden alanların bedel ödemesi gerekecek ve bana seçim hakkı verilmeden benim hayatıma karışanlara artık müdahale edeceğim ve size şunu takdim edebilirimki Aziz dostlarım, artık tamamen özgür ve güvenli olacağız.

Konuşma bitince plazadaki herkes ayağa kalkıp olabildiğince sert bir şekilde alkışlamaya başladılar. Bu bir zaferdi ve Profesör sevinçli gözlerle Albaya bakmıştıki  o da aynı ifade ile Profesöre bakarak alkışlıyordu. Profesör sessizce masasına oturup garsona yemek siparişini verdi. Albaya dönüp;

- Anlaşılan misafirimiz yok.

- (Tebessüm edip) Engellemesem hepsi ayağınıza kapanacak Profesör. Söz oyunlarından etkilenmem ancak bu akşamki konuşmanız açık olmam gerekirse yılanı deliğinden çıkarttınız. Siz yemeğinizi sakince yiyin, ben birazdan konuğumuzu getireceğim.

Albay kalkıp arka kapıya doğru yol aldı. Profesörse sipariş verdiği kuzu pirzolanın hemen tadına bakıp iş görüşmek için sabırsızlanıyordu. Etrafındaki insanlara baktı. Hepsi birer salak milyarderdi ve Profesöre para vermek için can atıyorlardı. Çünkü onlarda biliyordu bu hayatın geçici olduğunu... Ancak Profesör onlara hiç beklemedikleri bir anda kapı açmış, Tabiri caizse Tanrıları olmuştu. Hepsi birer kuklaydı ama onlar farkında değildi ve Profesör adım adım hedefine daha da yaklaşıyordu. Garson usulce yemeği getirdi ve Profesör etrafındakilerin gizli bakışlarına aldırmaksızın her zamanki gibi sade yeyişine devam etti. Biraz sonra Albay yanında bir kişi getirdi ve buraya doğru geliyorlardı. Üstünü kontrol edip ayağa kalktı ve masaya gelmelerini bekledi.

- Bay Smith Profesör, Profesör Bay Smith.

- Memnun oldum Bay Smith sizinle tanışmak bir onur.

- O Onur bana ait Profesör.

Hep beraber masaya oturdular. Albay garsonu çağırıp bir şeyler söyledikten sonra gönderdi. Profesör ise sakince be belli etmeden adamı süzüyordu. 60'lılarda smokin takım elbise, ceketin cebinde kırmızı bir mendil, çok pahalıya benzeyen yüzük, t-watch marka saat ve Dexter ayakkabılarıyla tam bir beyfendi gibi duruyordu. Ama Profesörü asıl ilgilendiren Ada'mın gözündeki parıltıydı, bu yüzden söze ilk kendisi girdi:

- Söyleyin lütfen Bay Smith, siz hangi sebepten ötürü geldiniz ?

- Albayla yakın ilişkimizden dolayı yaptığınız projeden az da olsa haberim oldu. Benim kanımca bunu kesinlikle bekletmemeniz Profesör. Buraya gelmemin asıl sebebi ise deneğin ben olmasını istiyordum ancak Albay bana denek bulduklarını söyleyince finansal olarak yardım edeceğimi düşünüyorum.

- Çok güzel Bay Smith ancak içimdeki ses bu işi karşılıksız yapmayacağınızı söylüyor.

- Haklısınız Profesör ne yazık ki benimde bazı beklentilerim var. Düşünsenize daha iyi bir dünya yapacaksınız ancak gene kaos çıkmayacak mı ? Yani bu işi politikacılara bırakamazsınız. Bunu düşünün derim.

Bay Smith konuşmasını bitirdikten sonra garson bir şişe şampanya ve 3 tane kadeh getirdi. Bu sefer sanki üstün taraf Bay Smith olmuştu ve Profesör bu durumu asla yediremezdi ancak teğmene baktığında ise Albay çoktan piposunu yakmış zevkle tüttürüyordu ki o Zaman biraz rahatladı.

- Tamam Bay Smith şu anlık bir sıkıntı görmüyorum ama unutmamalısınızki ben kolay kolay ikna olmam ve hislerime aşırı güvenirim. Süprizlerinize devam edeceğinizi umuyorum.

- Bu konuda hem fikiriz Profesör hiç endişeniz olmasın. O zaman hadi gelin birlikteliğimize kadeh kaldıralım, Yeni imparatorluğa

- Yeni imparatorluğa

- Yeni imparatorluğa

Albayın ne düşündüğü umurunda değildi ve Profesörün içini kemiren bir şey vardı: Hisleri ona güvenmiyordu...

5. BÖLÜMÜN SONU

Morpheus#wattys2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin