Final *-*

82 8 4
                                    

Bir adım atmıştım karşıdan gelen ışık gördüğüm ardından vücudumda inanılmaz bir acı.. Gerisi yok.
-Devam-
"Yaren!"
"Karlos.."
"İyi misin?!"
"Nefes alamıyorum"
"Nefes almaya çalış"
"Gerizekalı üstümde sen varken nasıl nefes alabilirim?"
"Ha,pardon."
Karlos kalkar, Yaren'i kaldırır.
"Iyisin dimi?"
"Sana ne."
"Yaren, iyi misin?"
"Rahat bırakırsan iyi olacağım. Ha birde bundan sonra üstüne vazife olmayan kişileri kurtarmaya çalışma."
"O ne demek öyle?"
"Ne anladıysan o demek."
-
"Evine bırakayım mı seni?"
"Hayır, istemiyorum."
"Ben de öyle düşünmüştüm.😏"
Karlos Yaren'i kucağına alır.
"Ya salak mısın sen bıraksana beni."
"Bilmem, öyle miyim?"
"Evet öylesin. Artık bırakır mısın beni?"
"Yo. Bırakmam. Benim olanı bırakamam. Kim ne derse desin."
Yaren susar, gülümser. Karlos kucağında Yaren ile arabaya doğru gider onu arabaya bindirir. Ardından kendi de biner.
"Yaren bir şey sorabilir miyim?"
"Hayır."
"Tamam."
-5 dakika sonra..-
"Tamam sor."
"Neyi sorayım?"
"Az önce sorabilir miyim dedin ya o soruyu işte."
"Merak ettin değil mi? :)"
"Hayır, lafın yarım kalmasın diye dedim."
"Yaren'cim olur mu öyle şey? Madem merak etmedin o zaman sormayayım ben."
"Of, tamam. Merak ettim. Sor hadi."
"Benim seni aldatacağıma gerçekten inandın mı?"
"..."
"Cidden düşündün mü böyle bir şey?"
"E-evet."
"Çok çabuk kanıyorsun Yaren. Nasıl bir oyun içinde olduğunu bilmiyorsun."
"Nasıl bir oyundayım? Söyle de bilelim öyleyse."
"Seni oraya Firuz çağırdı dimi?"
"Evet. Sen nereden biliyorsun?"
"Ben senin hamileliğin boyunca Firuz'un yanındaydım. Zorla alıkoydu beni. Kaçmaya çabaladım ama olmadı. Bu kısımları anlatmasam daha iyi. Doğumdan sonra ben senin yanına gelmeden seninle tehtid etti beni. Seninle ve kızımızla. O yüzden öyle yapmak zorundaydım. O senin gördüklerinin hiçbirini bilmiyordum ama. Az önce de ben otururken kız atladı üstüme. Kısacası benim senden başka Yarim yok. Onların hepsi oyundu. Eğer sen benden önce Firuz'u görseydin, seni öldürecekti orada. Böyle işte Yaren her şey böyle..."
"Buna inanacağımımı düşünüyorsun?"
"Belki de."
"Haklısın Karlos, çabucak inanıyorum herkese. Bu yüzden senin yalanlarına da inandım."
"İnanmıyor musun bana?"
"Bilmiyorum."
"Peki. Neye inandın ki zaten? Seni seviyorum dediğimde de inanmamıştın sonrasında da. Kısacası hiçbir zaman."
"..."
-
Sessiz bir yolculuk ile eve gelirler.
"Eve bıraktığın için teşekkür ederim."
"Rica ederim, iyi akşamlar."
"Sana da Karlos.."
Ertesi gün
Yaren bütün gece Karlos'u düşünmüş ona inanmayı denemiştir. Aklı inanmak istemese de kalbi ona bu denli atarken inanır. Tabiki bunu herkes gibi değil Yaren metoduyla yapacaktır. Bu sırada Kumsal ağlamaya başlar.
"Güzeller güzelim, uyandın mı sen? Karnın aç mı? Yoksa altını mı batırdın, ha prensesim? Noldu Meleğim söyle anneye. Kumsal biliyor musun, anne senin için baba ile barışacak. Tamam belki çoğunluk benim için olabilir ama burada babana söyleyeceğim ana konu sensin. Yoksa ben nasıl derim sen ne yaparsan yap ben sana aşığım diye? O yüzden anne birazcık senin ismini kullanacak. Hem bu senin içinde iyi olacak. Çünkü baban ve ben hep eksik büyüdük. Hayata eksik başladık, yarım kaldık. Belki de ondandır bu mutsuzluğumuz. Bilemiyorum. Tek bildiğim senin, annesi ve babası ile birlikte büyümesi gereken bir melek olduğun. Kendi üzüntülerim için nasıl senin hayatına yön verebilirim ki? Benimki de laf yani. Gelmiş el kadar bebeğe dert yanıyorum. Ah be Karlos ne hallere düşürdün beni."
Yaren Kumsal ile konuşurken altını değiştirmiştir, emzirmiş ve beşiğine yatırmıştır. Karlosu aramaya karar verir. Karlos daha ilk çalışta telefonu açar.
"Alo. Efendim Yaren? Bir şey mi oldu? İyi misiniz? Geleyim mi? Beni affettin mi?"
Yaren Karlos'un bu hallerine gülümser ama kendinden ödün vermeden konuşmaya başlar.
"Bir sus Karlos ya motorun soğsun az. Ne çene varmış sende de. Bir de kadınlara çok konuşur derler. Şimdi sorulara geçeceğim. Öncelikle iyiyiz, bir şey yok. Devamına gelecek olursam seni affetmedim. Ancak beni inandırabilirsen seni affederim. Ama beni inandırman gerek. Ki bu çok zor görünüyor."
"Seni mi inandırmam gerek? Ama bu çok zor."
"Bende onu söyledim zaten."
"Yaren seni en son inandırmaya çalışırken boynuma renk kartelası asmıştım."
" Hadi ama Karlos abartma. Alt tarafı bir renkti o."
"Alt tarafı bir renk? Senin o bir renk dediğin şey için Istanbul'un altını üstüne getirmiştik."
"Eline fırsat geçti ya abart Karlos."
"Haklıyım ama."
Flashback
Düğün günü
"Abla getirdim, buyur"
"Bu ne renk? Ha? Bu ne renk oğlum? Ben sana bu rengimi dedim? Ben sana, zinnwaltide ve Fransız Gül Rengi dedim. Gidip yanlış renkleri bulmuşsun."
"Yaren'im abartma lütfen. Bak ne güzel olmuş işte."
"Ben bu çiçekle insanların içine çıkamam Karlos efendi. O renkler olacak"
"Hay Yaren ya. Abicim sen git değiştir."
Bu gidiş geliş 6-7 defa daha olur.
" Abla ustam son renk olarak bunları yolladı. Ve dükkanı kapadı. Bir daha acmayacakmis."
"Bir şeyi beceremiyorsunuz sizde. Ver bakayım çiçeği."
Çocuk çiçeği verir. Yaren çığlık atar.
"İşte bu! Aradığım renkler bu! Artık hazırım."
"Abla iyi de bu benim ilk getir-"
"Aaa abicim olur mu öyle şey. Gözlerin bozuk senin. Oldu mu güzelim istediğin renk."
"Evet, oldu. :')"
"O halde artık gidebiliriz."
"Gidebiliriz."
Flashback Son °·°
"Ne gündü ama be."
"Evet. Ama sonunda doğru rengi bulmuşlardı."
"Aynen."
"Neyse kapatıyorum."
"Kapamasan? Biraz daha konuşsak?"
"Beni inandır konuşalım."
"Tamam, bu gece. Bu gece, seni inandıracağım."
"Pekâlâ."
#AynıGününGecesi
Yaren'in Anlatımından °·°
Karlos beni sahilde ki teknenin oraya çağırmıştı. Ne yapacağını gerçekten merak ediyordum.  Teknenin oraya gittiğimde beni bekliyordu. Yanına yaklaştım.
"Hoşgeldin"
"Hoşbuldum Karlos."
"Şey, istersen ben açıklamaya geçeyim."
"Hiç söylemeyeceksin sandım, hadi."
Karlos etrafımdan dolanıp diz üstü bilgisayarını açtı. Ekran da Firuz vardı. Bir bayanla konuşuyordu. Karlos sesi yükseltti bende dinlemeye başladım...
"Sinem? Dediğimi yaptın değil mi?"
"Çocuk oyuncağıydı. Ben kendimi Karlos'un üstüne attım o sıra da senin ayarladığın şekilde Yaren geldi. Ben onu görünce Karlos'u öpmeye başladım. O ittirdi ama nafile. Yaren görmüş oldu. Birkaç tartışmadan sonra bende gittim zaten."
"Harika. Tam da istediğim gibi."
"Sen neler yaptın?"
"Bildiğin gibi ilk resimleri falan yolladım ki bu süre de Karlos yanımdaydı. Zorla alıkoyuyordum. Yaren inandıktan sonra Karlos'u gönderdim. Sonrası senin yaptıkların."
"Harika bir iş çıkardık bence."
"Kesinlikle."
Video orada sona erdi. Karlos bana merakla bakıyordu. Bir cevap bekliyordu. Ben ona cevabımı vermek için dudaklarımı araladığımda susmam için işaret etti ve yerinden kalkıp teknenin arkasına geçerek bir şeyler yaptı. Ben daha ne olduğunu anlayamadan, önüme büyük bir defter getirdi. Ben deftere boş boş bakarken,
"Açsana hadi." dedi. Büyük bir mutlulukla. Yavaşça büyük defterin kalın kapağını kaldırdım. İlk sayfasında, 'KarYar'ın Hikayesi' yazılmıştı. Neredeyse yarısına kadar benim bilmeden çekilen resimlerim, bizim resimlerimiz, küçüklüğümüz gün be gün resimler konularak, tarihler atılarak ve küçük notlar bırakılarak  süslenmişti. Birkaç ay boşluk ve ardından kızımızın resmi vardı. Bir aile tablosu gibi... Diğer sayfaların boş olduğunu düşündüğüm için defteri tam kapatıyordum ki elimi tuttu. Defterin sonuna doğru 5 sayfalık bir bölüm ayrılmıştı. Sayfaları çevirdiğimde bunların Karlos tarafından çizilen resimler olduğunu gördüm. İlk sayfa da bir çocuk -bu karlos olmalıydı- kalbinden bir anahtar çıkarıyordu. Yan sayfasında ise bir kız -bu da ben olmalıydım- kalbi kilitli oğlandan anahtarı alıyor ve o kilide mühürlüyor. 3. sayfa da kız yere çökmüş ağlıyor, oğlan tam arkasında kıza sarılıyor hissettirmeden. 4. sayfa da kız ve oğlan birbirine aşkla bakıyor. Kızın üstünde gelinlik oğlanda ise damatlık. 5. Sayfanın yarısında az önce ki aile tablosu çizilmiş. Altında şarkı sözleri ve ufak bir not var. 'Mutlu Sonsuz'um, benimle tekrardan Sonsuzluğumuza var mısın?' Ve defter kapanıyor. Karlos'a bakmak için kaldırıyorum başımı. Hemen elleri yanaklarıma gidiyor, göz yaşlarımı siliyor. Ellerini tutup indiriyorum ve onu kendime çekip, sımsıkı sarılıyorum. Hissediyorum bu sefer. Ayrıldığımızda konuşmaya başlıyorum. "Aklıma Zeus'un hikayesi geldi. Biliyor musun o hikayeyi?" Hayır anlamında başını salladıktan sonra anlatmaya başlıyorum. "Zeus'un yarattığı insanlar eskiden dört kollu, dört bacaklı, bir kafada iki ayrı yüze sahip, sırtlarından birbirlerine yapışmış şekilde ve her insan çift  olarak yaşar şekildeymiş. Bu insanlar çifter çifter mutlu şekilde yaşamlarını sürdürürken, keyiflerine düşkünlükten dolayı tanrıları Zeus'a şükretmeyi unutunca Zeus insanları uyarmış. Kendisini unutan halka krallığına yakışan bir ceza vermek isteyen Zeus, onları ikiye bölmüş ve ömür boyu eşini aramaya mahkum etmiş." derin bir nefes alıp devam ettim. "Sen benim ruh eşimsin. Sana sarıldığımda bir bütün oluyorum. Senin kalbin benim kalbimin olmadığı kısma, benim kalbim senin kalbinin olmadığı kısma denk geliyor ve-" sözümü kesip kendi devam etti. "Ve bir bütün oluyoruz. Zeus'un lanetini bozuyoruz."
":')"
"Aaa ama, ağlama. Dayanamıyorum biliyorsun."
"Tamam tamam.. Ağlamıyorum..."
"Şimdi de beni dinlemeni istiyorum."
"Dinliyorum."
Yazardan Devam~
Karlos, Yaren için yazdığı şarkıyı söylemeye başlar. Yaren şarkıyı az önce okuduğu için eşlik eder ve sahilde düet yaparlar.
"Sen bana aklımla başım arasında ki mesafe kadar yakınsın...
Sen bana aklımla başım arasında ki mesafe kadar da uzaksın...
Sen bana haramsın tövbe tutmaz, iflah olmazsın sen asla..
Sen benim kanayan yaramsın, kabuk bağlamazsın kanarsın..
Kanarım...
Kanarım kanarım, ateşlere yürürüm yanarım.
Kül olurum savrulup, denize yağmurlara karışıp yağarım.
Oy oy oy.
Yanarım ben yanarım, ateşlere yürürüm, yanarım
Kül olurum savrulur, denize yağmurlara karışıp yağarım.
Oy oy oy."
Ve dudakları sonsuzluğa uzanarak buluşur. Hasretle, kederle, sevinçle...

3 Yıl Sonra
Karlos ve Yaren aralarını duzeltmişlerdir. Bugün Kumsal'ın doğum günüdür. Pek sevgili Kumsal'ımız 3 yaşına girecektir bugün. Tüm ekip toplanmış pastayı keseceklerdir. Ah bir de söylemeyi unuttum, Yaren ikinciye hamile. Daha 4 aylık bir erkek bebek geliyor!
"Hayatım, pastayı getirir misin?"
"Hemen getiriyorum."
Karlos pastayı getirir, mumlarını üflemeden bir resim çekilirler. Pastanın mumları üflenir. Herkes hediyesini vermiş içki içiyordur. Tabi Karlos Yaren hamile olduğu için ona içirmiyordur.
"Ya Karlos lütfen..."
"Oğlumuza zarar gelmesini istemiyorum. Tehlikeli biliyorsun. Hem dur bakalım benim sana sürprizim var."
"Sürpriz mi?"
"Eveet. :)"
Karlos yerinden kalkar herkesin dikkatini kendi üstüne toplar ve şarkı söylemeye başlar.
"Uyu aşkım koynumda, kaygısız mışıl mışıl...
Bana emanet gül yüzünde, gülümseyen huzur...
Hani gitmiştik ya ikimiz birden,
Ama bitmiştik harbiden...
Yine bastırırsa kapkara bulutlar aniden...
N'olur bu evden kimse gitmesin...
Bu hikaye de hiç kimse kimseyi, terk etmesin...
Mutlu son olmasın,
Mutlu Sonsuz olsun...
Dualarım örtsün bizi, hasret üşütmesin.
Ah, ölüm yalan...
Ayrılık aman...
Eğer inctirse bedelini ödesin bu adam..."

Karlos Yaren'in yanına gider. Göz yaşlarını siler.
"Sonsuzluğumuza...❤"
"Sonsuzluğumuza...❤"
Gözlerinin içine aşkla bakarak dudaklarını buluştururlar...
Sonsuzluk böyle bir şey işte. Herkesin sonsuzluğa erişmesi dileğiyle...
                                 ~ SON ~

Yarım Sende BenimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin