Multimedia:Kendi emeğimle hazırladığım kitap tanıtım videosu var.Lütfen mutlaka izleyin.Orda Poyraz karakterimizi de göreceksiniz.:)Ayrıca Poyraz resimde de var.****
Güne her zaman aynı şekilde başlıyordum.Uyan,giyin,hizmet et.Tüm gençliğimin bu şekilde geçmesi tam bir hayal kırıklığıydı.Ben kimiyim hayalleri hep kursağında kalan,hiçbir şeyi beceremeyen ama hizmet etme konusunda ustalaşmış ikinci sınıf öğrencisiyim.Öz babamın (tabi hiçbir zaman kendisini tanımadım) ve sorumsuz alkolük annemin biricik kızı Duru'yum.
Fazla sıradan dimi?Hepinizin aksine huzurla oturduğum bir aile sofrası yok.Onun yerine üvey babama hazırladığım ve kendimin yeme izni olmadığı bir sofra var.Evet,doğru duydunuz!Hazırladığım o sofradan yeme hakkım yoktu.
İşte böylede psikopat bir üvey babam var.Ne güzel bir aile değil mi?Tabi annem çok korktuğu bu psikopata hiçbir şey demiyor.Hoş korkmasa da bir şey diyeceğini pek sanmıyorum.Eminim her gün 3-5 şişe içki onda cümle kurma,hatta kendi çocuğuna merhamet etmesini engelliyordur.
Tabi daha kendine merhamet etmeyen,her gün dayak yemeye göz yuman bir anneden ne bekliyorsunuz...İki oda bir salon (ki salonda tuvalet ve mutfak iç içeydi) olan bu harabede hareket etmek büyük bir güçtü.Hızlıca telefonumun alarmını kapattım.Üvey'in en sinir olduğu şey –başta ben olmak üzere-erkenden uyandırılmaktı.
Sonrasında çekilmez bir bağırış ve gürültü kopuyordu.Yarısı olmayan aynaya yürüyüp,kendime baktım.Diğer günlere göre daha şiş ve benden habersiz saçlarım daha da kabarıktı.Mükemmel bir güne başlamıştım.Saçlarımı topuz yapıp,yavaşça odadan çıktım.Annemle,üvey'in odası kapalıydı.Bıkkınca nefesimi bırakıp tuvalete açılan salondan geçtim.
Kapısı kapanmayan tuvalet beni daha da delirtiyordu.Hızlıca işimi bitirip suyu açtım.Soğuk suyun yüzümü adeta kesermişçesine keskinliği beni her zaman öfkelendiriyordu.Ayrıca her gün soğuk suyla yıkanmak...Berbat bir duyguydu.
Evet,bulunduğumuz muhitte kimsenin sıcak suyu akmıyordu.Çünkü biz;binlerce ayyaşın,sapığın ve ne tür kişilerin olduğunu bilmediğimiz bir yerde yaşıyorduk.Hala sap olduğuma dua etmeliydim.Bir şey olmasını umarak buzdolabının kapağını açtım.Yarısı küflenmiş peynir ve domatesten başka bir şey yoktu.
Sanki yaşadığım bunca şey ve sürdürmek zorunda olduğum bu hayat omuzlarıma binlerce ton yük bırakıyormuş gibi hissediyordum.Sanırım bu sefer en azından eskiye göre işim daha kısa sürecekti.Domatesi alıp büyük parçalar halinde doğradım ve yanına peynirin yarısını koyup çay yaptım.Hiçbirine elimi sürmek dahi istemedim.
İş yerinde bir şeyler atıştırırdım.Bir an önce kimse uyanmadan evden çıkmak istiyordum.Odaya gidip ses çıkarmamaya özen göstererek üstümdekileri çıkardım.Okullar yarın açılıyordu ve bugün işte fazladan mesai yapmam gerekiyordu.Yoksa annemle üveye kalırsa eve hiçbir şey girmeyecekti.Ve buzdolabı hep bomboş kalacaktı.
Kabarmış saçlarımı umursamayarak sıkı bir at kuyruğu yaptım.Sessizce ayakkabılarımı giyip evden çıktı.Tabi ki sabah sabah kimse dışarıda değildi.Her zaman ki Pit Tony hariç.Herkes ona böyle sesleniyordu.Fakat buradakilerin aksine,daha normal ve açık sözlüydü.
Gün boyunca kapısının önüne koyduğu sandalyede oturup,gelen gideni takip ederdi.Beni görür görmez seslendi. "Oo erkencisin?" Gülümseyerek yaşlı suratına baktım. "Fazladan mesai yapmam gerek Tony."
Uzun yıllar New Jersey'de yaşamış iflas edince de geri kendi memleketine ve ait olduğumuz bu çöplüğe gelmişti.Engin bilgisi ve insan sarrafı olması beni her zaman etkiliyordu. "İyi bakalım.Kolay gelsin sana."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Penceremdeki Yabancı
Teen FictionO gece yarısı gözlerim buluştu seninle.İşte tam o anda senden uzak durmam gerektiğini biliyordum.Hiçbir şey olmamış gibi gitmeliydim ama gidemedim.Sen karanlığa aşıktın.Halbuki herkes gibi iyiyi seçmek varken.Ama şeytanın avukatıydın. **** Biranda o...