SGM-1

76 4 3
                                    

Sokaktaki loş ışıklara gözüm takılmıştı. Neden böyle rengi  yani güneş ve ay vardı sanki. Bence ay ve güneş birbirlerine aşıklar ben buna inanıyorum. En azından  annem öyle demişti. Her akşam yatmadan önce güneş ve ayı anlatırdı. Ve hergün sıkılmadan dinlerdim onu. Sokaktan gelen çığlık seslerini artık aldırış etmiyordum.  Eskiden korkup hızlı adımlarla sokağın sonuna varmak için acele ederdim. Şimdi ise yavaş adımlarla  ve ağır hareketlerle sokağın başına yürüyordum.  Bu sokağa alışmıştım. Çünkü evden en az on defa kaçmıştım. Babam çok zengin bir iş adamıydı.
Yaklaşık dört beş tane holdingimiz vardı . Bu holdingler tekstil üzerineydi. Babam türkiyenin sayılı  trilyonerlerinden biriydi. Sonra eski ortaklarından birinin kendine holding açtığını duydu. Holding yeni olmasına rağmen babamdan daha iyi tasarım yapıyordu. Babamda bu durum altında gaza gelmiş türkiyenin en iyi tasarımcılarını ise almıştı . Tasarımlar çok iyi ilerlesede  tasarım için gerekli olan kumaşlar çok pahalıydı. Ama babam herseye rağmen bu tasarımları tamamlamıştı. Kıyafetler çok güzel olsada babam çalışanların maaşını odemek için fiyatını baya pahalı yapmıştı. Bu nedenlede çoğu kişi alamamıştı hem kıyafetler elinde kalmıştı hemde batmıştı.  Şimdi ise Durumumuz kötü değildi . 2 katlı bir villada oturuyorduk. Babamın 2 tane arabasi vardı. Ve Ayvalık'ta yazlık bir evimiz vardı . Bunlar dışında babamın elinde süpriz bir holding vardı. Annem öldükten 1 hafta sonra bu holding  ortaya çıkmıştı .
Babamın berbat  konuşmalarından uzaklaşmak için evden yine ve yine kaçmıştım. Babamla aram annem öldükten sonra daha da kötü olmuştu. Annem türkiyenin en iyi tasarımcılarından biriydi
Yaşına rağmen dolgun bir vücudu mavinin  en koyu  tonu gözleri ve kiraz  renginde dudakları vardı. Annem hep arzulanan bir kadın türüydü. Babam annemi hep kıskanırdı.  Hem güzelliğini hem yeteneklerini hemde göz alıcı olmasını. Bir ortama  girdiklerinde herkez annemin etrafında uçuşurdu.  Kimse babama aldırmazdı. Babam ise anneme her eve döndüklerinde kendini süs gibi his ettiğini söyler çıkar giderdi. Oysa annem babamı çok severdi annem öldüğünde 18 yaşındaydım. Şimdi ise 23 yaşındayım. Ve babam dan kaçma sebebim ise üniversite bitince onunla çalışmam konusunda ısrarcı olmasıydı. 13 yaşımdan beri annem tasarım konusunda beni çalıştırırdı. Her seferinde vanilya kokulu kremini sürüp beni çağırırdı. En çokta odaya girdiğimde burnuma dolan kiraz kokusunu özlüyorum .  Şimdi  yatak odasında girdiğimde ya yataktaki kanın kokusu yada hayat kadınlarının kullandığı ağır parfüm kokusuydu. Şimdi ise eve doğru yürüyordum.  Telefonumu elime alıp saate baktım. Saat 00:32 ydi . Ve 13 tane cevapsız çağrı vardı. Bu saatte araba olmadığından yürüyerek eve gitmek zorundaydım.

Evin önüne geldiğimde arka bahçeden dolanıp açık bıraktığım camıma tırmandım. Kimseyi uyandırmamak adına sarf ettiğim çaba boşa gitmeden odama gelebilmiştim. Üzerimdekilerden kurtulup ılık bir duş almıştım . Üzerime kırmızı geceliğimi giyip yatağa attım kendimi ve atış o atış .

Her sabah lanetler okuduğum alarm çalmayınca bu güzel günü bölmek istemedim. Ve uyumaya devam ettim. Ama duyduğum erkek sesiyle yerimden kıpırdadım
" ağzını kapa lan şerefsiz " sesi fazlasıyla sexi çıkan bir erkek konuşmuştu.

" ya bir susun kız uyanacak "cırtlak ama tatlı bir kız sesi  " banane amk  bir saattir uyanmasini bekliyoruz" ve yine sexi sesli çocuk konuştu
" barış bidaha bana küfür edersen bir ay yemek yaparım " demek  çocuğun adı barış mış . Bir dakika bunların benim odamda ne işi var.  Ani bir hızla yataktan fırladım.  " sizin benim odamda ne-" sözümü bölen şey odamda değil başka bir yerde olmamdı  barış sinirle beni izlerken yanındaki çocuk üstüme ağzı açık bakıyordu. Bende kafamı üstüme çevirdim ve  Hayır hayır olamaz kırmızı  dantelli gecelik . Yorganı üstüme çektim " ağzını kapat Koray  yoksa ben kırıcam bir daha kapatamıycan "
Yanında oturan Çocuk ismini duymasıyla bakışları yeri buldu . " tamam benim burda ne işim var daha dogru  oluyor " dedim ve hepsine sırayla baktım.
Karşımdaki kız sarı saçlı mavi  gözlü ve aşırı güzel bir kızdı. Yanında ise barış oturuyordu. Tişörtünün altında bile belli olan kasları. Çikolatanın en güzel rengi gözleri. Kıvrımlı yüz hatları. Her teli özenle dizilmiş kaşları.  Hafif kemerli burnu. Ve saatlerce öpebileceğin bir dudak . Ve muazzam bir adam vardı . Onun yanındaki Koray ise özel şekilde olan saçları kırmızı ve müthiş dudakları . Siyah gözleri vardı. Hepsi sustuktan sonra barış ayağa kalkıp sandalyeyi duvara fırlattı . " ne olacak seni kaçırdık o yavşak baban benim hayatımı maf etti sıra seninkinde" boğazı yırtılana kadar bağırıp odadan çıktı. Gözlerim dolmuştu. Daha öncede olmuştu bu. Bir kere babam çok içmişti ve anneme bagirmisti .  Sonra annem  oturup Ağlamıştı.  Babam ise herseyi yere fırlatıp kırmıştı.  O günden beri yüksek ses duyunca gözlerim dolmaya başlamıştı ve panik atağım  vardı kapalı alanlarda krize  girip kalp krizi  geçirebilirdim.  Barış odadan çıkarken korayda arkasından çıkıyordu . Kız yanımda kalmıştı. Sanırım ağlıyordum. Kız yanıma gelip elimi sıktı ve " ben ırmak ve sende Defne olmalısın  dimi " başımı hızla aşağı yukarı salladım
" bak Defne   senin ba- "  odanın kapısı açılmıştı .
Barış sinirle soluyordu  " ırmak eşyaları topla güven nin adamları gelmiş " güven benim babamdı eğer o Güvense tabi . Babamın yanına gitmek  istiyordum ama barış beni kucağına alınca ağzımdan küçük bir çığlık kaçtı. Sonra camın önüne gelip beni aşağı bıraktı. Bağırarak yalpalandım.  Sonra birinin kucağına düştüm Koray beni tutmuştu sonra yere bıraktı beni. Başıyla arabayı gösterdi. Oraya koştum. Sonra herkez sırayla arabaya bindi. Kemerimi bağlayıp yolculuğu bekledim.  Esneyip başımı cama yasladım.  Gözlerim kapanırken  bugün nekadar çok uyduğumu fark  ettim.

Hafif uçma hissi yaşarken ellerim tutacak bir şey aradı ve birisinin Tişörtünün yakalarını elime yumruk halinde aldım . Anahtar sesi gelince eve  geldiğimi düşündüm ve kollarımı muazzam kokuya sahip olan birisine doladım.  Merdiven sesi gelince   odama çıktığımı düşündüm ama merdivenlerim bukadar uzun değildiki. Bu düşüncelerden arınmamı sağlayan şey  belinde hissettiğim yumuşaklık . Yatağa yattığımı fark edip uyumaya devam ettim. Ama  fermuar sesi gelince birden tecavüze uğradığımı düşündüm . Gözlerimi açtığımda barış pantolonunu çıkarıyordu. 
" bak ne yaptığını bilmiyorum ama kes şunu " beni umursamadan tisortunu çıkartıp odanın bir köşesine attı. " sadece uyumak istiyorum "
Sesimi çıkartmadım sonra " istemiyorum " dedim
" lütfen. yarın herseyi unut " başımı yavaş yavaş
Aşağı salladım.  Gözlerimi kapatıp yatağın içine girdim.burnuma nane ve vanilya kokusu doldu . En sevdiğim vanilya . " bana arkanı dönme ay güneşi bu yüzden kaybetti "  ay ve güneşi bilmesi beni mutlu etmişti. Ona doğru döndüm. Ve kendimi kokusuna bıraktım o sırada oda burnunu boynuma sürüyordu.   Sonra uykunun kollarına uzandım  . Ve barışın" çok güzel kokuyorsun"  dediğini hatırlıyorum sonrası karanlık ....

Sevgili okuyucularım  2 yorum ve 5 vote bekliyorum  en azından okumaya devam daha uzun yazmaya çalışacağım

Sarılsam...geçer mi? Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin