31

936 74 39
                                    

Kapımın bir kaç kere tıklanmasıyla gözlerimi yavaşça araladım.

"Demi." dışarıdan Dave'in sesini duymamın iki sebebi olabilirdi.

Dave işe erken gelmiş ve kafeyi açmıştı ki bu imkansız gibi bir şeydi.

İkincisi salak gibi uyuyakalmıştım.

Hızlı hareketlere kafamı yastıktan kaldırıp elimi yatağın içinde gezdirmeye başladım.

Aptal telefonumun burada bir yerlerde olması gerekiyordu.

Sonunda elime çarpan telefonumu elime alıp saate baktım.

Saati görmemle gözlerimin ayrılması bir oldu.

Üzerimdeki pikeyi bir köşeye fırlatıp konuştum. "Dave.Hemen geliyorum."

Neredeyse sürüne sürüne dolabıma gidip içinden bir kot pantolonu ve tişörtü çıkarıp üzerime geçirdim.

Yüzümü yıkamayıp dişlerimi fırçalamadığım için kendimi pis hissediyordum ama yapacak hiçbir şey yoktu.

Odamın kilidini açıp dışarı çıktım.Ellerimle saçımı düzeltirken konuştum. "Dave."

Kafasını bana çevirdi. "Sonunda." diye mırıldandı. "Şu masaların siparişini al."

Olayı büyütmediği için ona minnettar bir bakış atıp en yakınımda duran masadan sipariş aldım.

İki küçük kız ve annelerinin oturduğu masaya ilerlerken biri bana seslendi.

"Bakar mısınız?" Kafamı o yöne çevirip kimin seslendiğini anlamaya çalıştım.

Bir tane çocuk elini havaya kaldırdı. "Şarj aletiniz varsa kullanabilir miyim?"

Gözlerimi devirmemek için kendimi zor tuttum. "Tabii."

Bana uzattığı telefonunu alıp arka tarafa ilerledim.

Dave bana ne olduğunu sorarcasına kaşını bir kaç kere kaldırıp indirdi.

Omzumu silkip odama girdim ve etrafta şarj aletimi aradım.

Yatağımın üzerinde görünce aldım ve prize taktım.

Şarj aletim onun telefonuna da uyduğu için şanslı sayılırdı.

Telefonu odamda bırakıp tekrar Dave'in yanına ilerledim.Az önceki masanın siparişini hazırlayıp götürdüm ve o çocuğun yanına gittim. "Teşekkürler." dedi ve bende "Rica ederim." deyip ne istediğini sordum.

Bir tane kahve istediğini söyleyip tekrar teşekkür ettiğinde yanından ayrılıp Dave'in yanına ilerledim. "Kahve versene."

"Tamam."

Elindeki kırmızı kupayı bana uzattığında elinden aldım tepsiye koydum ve o çocuğa götürdüm.

Diğer masalarında siparişini aldıktan sonra Dave'in yanına gidip odamda halletmem gereken işler olduğunu söyledim ve o kabul edince odama girdim.

Aynadaki görüntümü görmek koca bir çığlık atmama sebep oldu.

Hızlı bir şekilde yüzümü yıkayıp kuruladım ve beni bir şeye benzetecek makyaj malzemelerimi önüme serdim.

Göz altlarımı kapatıcı ile kapatırken aklıma Justin'in sabahtan beri hiç mesaj atmadığı geldi.

Cebimden telefonumu çıkarıp isminin üzerine tıkladım.

demi: ne o

demi: küs müyüz

demi: hiç yazmadın da

Telefonu bıraktıktan bir kaç saniye sonra odayı üç tane mesaj sesi doldurdu.

Kaşlarım çatıldı çünkü mesajlar bana gelmemişti.

Telefonunu şarja taktığım çocuğa gelmişlerdi.

Aklıma gelen şeyle birlikte midem kasıldı ve yüzüme bir gülümseme yerleşti.

Telefonumu tekrar alıp Justin'e saçma sapan şeyler yazdım.

demi: çxçvçdcçsçvsöcöslfşq

demi: öxcçaşcisfğwixwöşf

Telefonu bırakıp yeni mesaj seslerini bekledim.

Saniyeler sonra kulaklarımı dolduran sesler kalp atışlarımı hızlandırdı.

Onu bulmuştum.


heyecan yaptım hahahahahah

oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin

sizi seviyorum

wildfire // bieberHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin