02

2.4K 165 23
                                    

Elimdeki telefonu masaya bırakıp kendimi yatağa attığımda tek düşündüğüm bana mesaj atan kişinin kim olduğuydu.

Benimle dalga geçmek isteyen birinin yaptığı bir şey olabilirdi.

Ya da beni sevmeyen biri benden intikam almaya çalışıyor olabilirdi.

Ama daha önce kimseyle ciddi bir şekilde kavga etmezdim.

Insanlar benden uzak dururlardı ve bu işime geldiği için pek yakınmazdım.

Ama bir kaç ay sonra bunun çok kötü bir şey olduğunu fark etmiştim.Tek başına olmak dünyadaki en kötü şeydi ve ben bunu kendim seçmiştim.

Annemi ve babamı kendimden uzaklaştırmıştım ve şuan bana iş veren adamın kafesinde yatıp kalkıyordum.

Ve birde şu aptal kilolarım vardı.Belkide yüzlerce diyet denemiştim ama bir işe yaramamıştı.

Tüm hafta yemek yemesem bir kaç kilo verebilirdim.

Ama sonunda ya ölürdüm ya da uzun süre yemek yemediğim için daha fazla yemek yer ve bir kaç kilo fazlalıkla haftayı kapatırdım.

Sarı çarşaflı yataktan kalkıp yanımdaki küçük sehpadan telefonumu tekrar aldım.

Kim olduğunu bilmediğim kişiden aldığım son mesajları tekrar okudum.

Erkek miydi kız mıydı bilmiyordum.Çünkü yazmamıştı.

Saatin altı olduğunu görünce oturduğum yataktan kalktım ve kırmızıya boyanmış aynası kırık dolaba ilerledim.

Buradan aldığım parayı biriktirip ev bulmam gerekti.

Oraya eşya almam gerekti ve daha fazlası.

Dolabı açıp üst rafta duran şortlarıma göz gezdirdim.

Kim olduğunu bilmediğim biri bana şort giy dedi giymeyeceğim için beni zayıf gösteren siyah pantolonumu alıp üzerime giydim.

Uzun hırkalarımdan birini çıkarıp üzerime geçirdim dağınık saçlarımla uğraşamayacağım için elimi bir kaç kere saçımdan geçirip odadaki ısıtıcıyı kapattım ve yüzde otuz şarjı kalmış telefonumu cebime atıp küçük odadan çıktım.

Dışarı çıktığımda Dave'in bardakları sildiğini gördüm.

"Günaydın." dedim yanına giderken.

"Günaydın." diye mırıldanıp sildiği bardakları üstteki rafa dizdi.

Alt dolapta duran pembe bezi alıp masaları silmek için harekete geçtiğimde kafenin kapısı açıldı ve içeri kumral bir çocuk girdi.

"Açık değiliz." dedim Dave'den önce davranıp.

"Ne zaman açıyorsunuz?" dedi elini cebine atarken.

"Yarım saat sonra."

Dave konuşmaya başladığında karşımdaki masayı silmeye başlamıştım.

Kumral çocuk bir şey söylemeyip kafeden çıktığında bende bezi masaya bıraktım.

Cebimdeki telefondan gelen bildirim sesi tüm kafeyi doldururken cebimdeki telefonu çıkarıp art arda gelen mesajları okudum.

Bilinmeyen Numara: günaydın

Bilinmeyen Numara: bebeğim

demi: belki aptal olduğumu düşüneceksin ama bir şey sormam gerek

demi: erkek misin ?

Bilinmeyen Numara: aptal olduğunu düşünmeye başlıyorum

Bilinmeyen Numara: ve evet erkeğim

Bilinmeyen Numara: inanmıyorsan kanıtlayabilirim

Gözlerimi devirip telefonu tekrar cebime koydum ve masaları silmeye devam ettim.

Kapı tekrar açıldığında içeri Dave'in erkek arkadaşı girdi ve sabah sabah nereden aldığını bilmediğim enerjisiyle içeri girip elindeki poşetleri masaya bıraktı.

Siyah bir pantolon ve dar beyaz bir tişört giyiyordu.

Dave'in gay olduğunu bana söylediği an aklıma geldikçe gülmeden edemiyordum.

İsminin John olduğunu biliyordum sadece .Dave ile üç günde bir ayrılırırlardı ve bir çok kere barışırlardı.

Genelde benim kaldığım yere giderlerdi ve bir kaç saat çıkmazlardı.

Hep konuştuklarını düşünmek istemiştim ama öyle olmadığını anlayabiliyordum.

Bu iğrenç şeyleri aklımdan olabildiğince çıkarmaya çalışıp elimdeki bezle masaları silmeye devam ettim.

John ve Dave yine içeri girdiklerinde bende yerleri silmek için kapının yanında duran paspası almak için kapıya doğru ilerledim.

Az önce gelen kumral çocuğun hala kapıda beklediğini görünce ona seslendim. "Baksana içeride oturabilirsin."

Bir kaç saniye yüzüme baktı. "Teşekkürler." dedi kapının hemen yanında duran masaya oturduğunda.

Ufak bir tebessümden sonra önüme dönüp yeri silmeye devam ettim.

selam

iğrenç oldu

wildfire // bieberHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin