Sarp Esen ' den.
Sabah uyandığımda saat 7.00 dı. Kuşların cıvıltıları , güneşin ışığı , sabah havanın kendine has soğukluğu çiçekli battanıyem yoktu. Ben Sarp Esen. Ama kimse bana Sarp demez. Herkes - herkes dediğim zaten bi kaç kişi - bana "reis" der. Peki burda kuş cıvıltıları yokda ne var ? Burda sadece bi pencere bi yatak ve bi komodin var. Burası benim odam. Ve bulunduğum yerde "Class" neden bu adı koyduk bilmiyorum ama 5 oda bi evimiz vardı ve eve"class " adını vermiştik. Ev sadece siyah , beyaz ve kırmızı renklerden oluşuyordu. L takımı , siyah bi koltuğumuz vardı. Siyah televizyon , siyah sehpa , siyah perde fonu. Ve beyaz halı beyaz perde , beyaz kapılar vardı. Kırmızı tablolar vardı. Bir tabloda kırmızı bi pusula vardı. Bu arkadaşlığımızı sembolize ediyordu. Biz 3 kişiyiz . Ben , Baran ve Zeynep. Pusula ise birbirimizi buluşumuzu temsil ediyordu. Biz dıştan bazı insanların tabiriyle "badboy" yada "badgirl" olarak görünüyorduk. Ama içimizi bir biz bilirdik. Dertlerimiz , acılarımız , hatalarımız , başarılarımız , yediğimiz , içtiģimiz hep ortaktı. Diğer tabloda kurşun vardı. Hedefe doğru giden bi kurşun. Buda hedefimizi sembolize ediyordu. Yolumuzu şaşırmadan ve kurşun gibi alacaktık intikamımızı. Ve bu intikam sonunda etraf kana bulanıcaktı. Ve son tabloda üç tane el vardı. Üst üste konmuş 3 el. Bu da bizim birliğimizi temsil ediyordu . Hiç ayrılmayacaktık biz. Ole arkadaşlar bulmuştum ki kendime .
Yıllar önceydi . 13 yada 14 yaşındaydım sanırım. Annem olmadıği için hep kendi kendimin başının çaresine bakmak zorundaydım. Bi gün okul gömleģimi ütülerken yakmıştım. Okulda herkes benle dalga geçmişti. Şimdi olsa sikime bile gelmez ama çocukluk işte çok kücümsenmiş hissetmiştim. Ama o zaman Zeynep ve Baran yanımdaydı. Şimdi büyüdük. Ve onlar hala beni korur , bende onları. Herkes bi tane tablo seçmişti yani 3 tane tablomuz vardı. Siyah beyaz döşenmiş bir mutfak vardı. Ve tamamen siyahtan oluşan bir banyo. Elimi yüzümü yıkamak için lavaboya kalktım. Tuvalet ihtiyacımı giderdim. Ellerimi yıkadım . Dağınık olan saçlarımı düzelttim . Sakallarım hafiften çıkmaya başlamıştı. Kesmedim. Yüzümu yıkadım ve son kez saçlarıma şekil verdikten sonra banyodan çıktım. Ve koridor boyunca yurümeye başladım.
Evde 5 oda vardı. 3 kisinin ayri odalari vardi. Birinde plan odasi vardi. Plan odasinda asıl meseleyi konuşurduk. Ve diğerinde de spor odası vardi . Ben ve Baran sporu çok severiz. Zeynep daha çok kitaplarla uğraşır boş zamanlarında. Ben düşüncelere dalarken mutfaktan Zeynep'in sesini duydum. "Yemek hazır " demekki kahvaltıyı bugün o hazırlamiştı. Mutfağa girdim. Masaya baktım. Bi masaya bi Zeynep'e . Yahu bu kız nasıl birşeydi böyle. Masa sanki bize değil Ingiliz Kraliyet Ailesineydi.
-Oooo. Döktürmüşsün yine
-Yok be yaptım işte birşeyler
Derken içeriye Baran girdi. Siyah esofman ve gri bi t-shirti vardı. Saçları dağınıktı. Ulan kız olsam ben bile aşık olurdum şu tipe.
"-Ne diyorsunuz ? Giderim varmı ? " dedi Baran. Zeynep ve ben anlamayan gözlerle birbirimize ve sonra Baran'a baktık.
"Hayır iki saattir aç kurt gibi kesiyorsunuz da beni " dedi Baran. Şimdi anlamiştım. Ben baktiysam Zeynep'in de bakması normaldi. Hepimiz gülüştük ve sofraya oturduk. Hep birlikte yemek yedik. Ben ailemde gormedigim aile sevgisini iste bu 2 arkadaştan görmüstüm.
Yemek.bittikten sonra yemeği Zeynep hazırladığı için bulaşikları Baran ve ben topladık. Ve sonra dışarı çıktım.
Evin içine karşın dış kapısı maviydi. Tam karşıda oturan teyze gülmeme neden olmuştu. Kendi kendine " vay ben bele bise görmemisem. Allah belani versiiğn Hüseyin" diye bağirıyordu. Fazla ilgilenmedim. Bulmam gerekn bi kız vardı. Kızın adı Burçak Demir. Annemle ilgili birşeyler biliyor olabilir. Adresini bulmuştum.ve en kısa sürede onunla konuşup intikam sürecini başlatacaktım. Kulaklığımı takıp kapşonumu örttüm ve yürümeye başladım. Yere bakıyordum. Taşlar hoşuma gitmişti. Sessizlik ve karmaşik görüntüler hissediyordum. Kaldirim taşları hep ilgimi çekmiştir. Ben zate-
Bi kızla çarpıştık.
"Pardon ben özür dilerim " dedi. Ve gitti. Siyah saclı , siyah ve çekik gözlü bir kızdı. Gerçekten çok güzeldi. Deniz kenarına gittim. Boş olan banklardan birine oturdum. Deniz griye çalıyordu. Martilar sanki tüylerini biri yoluyormuşcasına bağırıyorlardi. Gelecegımı düşünmeye başladım. Yıllardır büyümeyi bekledim. Annem ölmüştü. Gözümün önünde . Daha doğrusu öldulürülmuştü. Ve o katil benim bileğime çakmak bastırmıştı. Çakmağın dışında melek kanadı vardı onu kızdirıp bileğime bastırmiştı. Ve " sıra sana da gelecek piç kurusu " deyip gitmişti. Tam hatırlayamıyorum ama.bi kız daha vardı ona da aynısını yapmıştı. Sonra noldu bilmiyorum . Hatırlayamıyorum. Ve işte bugündeyim. Kayıptım. Nerdeyim bilmiyordum. Tek umudum o kızı bulup onla birleşip annemin intikamını almaktı. Ne kadar süre orda kaldım bilmiyorum ama sonunda kalktım ve adrese doğru yürümeye başladım.
Tek umuduma yürümeye başladım. Yada belki yıllardır beni yakıp kavuran bu intikam ateşinin sönüşune yürümeye başladım..Yeni bölüm :)) umarım beğenirsinizz. Yorumlarinizi ve oylarinizi bekliyorum
Multimedyadaki Sarp Esen' dir.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyah Oyun
ActionBuçak Demir. Eskiden cıvıl cıvıl bir hayatı vardı. Çok neşeli deli dolu bir kızdı. Birsürü arkadaş çevresi vardı. Gezerdi , eğlenirdi. Ama şimdi ?¿ Şimdi baharlar olan , ılıman yüreğinde kış vardı . En sert kışlar onun yüreğinde yaşanıyordu. Artık y...