Sustum işte.
İçimden küfür edercesine hayata
Yüzümden düşen parçaları ayaklarımla itekliyorum sağa sola.
Nedir bunun adı?
Çaresizlikmi?
Hayır bence değil...
Adını söyleyemesemde bunun, sadece derin nefes alabiliyorum.
Soğuk çok soğuk,ellerim buz,yüreğim buz,dilim buz.
Gözümün bile dermanı kalmadı yaş akıtmaya.
Bomboş bakışlarla ancak ellerimi ovuşturuyorum.
Hayallerim mi?
İntihar etti bu gece.
Sokak lambası altında soğuktan pusmuş,nefesiyle ellerini ısıtan adamın cebine koydum ümitlerimi.
Gök yüzüne bir nağra attım.
Sövercesine.
Yalın ayak yürüdüm sensizliğe.
Ayağıma batan çakıl taşları bile acıtmadı canımı.
Ne kendimi nimetten saydım.
Nede sevgimi.
Seni Allahın bir lütfu bildim.
Kalbim enkaz yıgını.
Şu karanlık sokoklarda yürürken cesetleri sayıyorum.
Kalbimin enkazında kalan.
Parmak hesabı yeter aslında.
Bilerek uzatıyorum ki,zaman biraz daha geçsin.
Karanlık iyice çöksün hem geceye hemde yüregime.
Ne gözüm görsün etrafı.
Nede yüreğim yalancı sevdaları.
Sabaha kadar müsade etde kör ebe oynayım sensizliğimle.
Saklanayım kendimden bile.
Firar etsin aklım.
Firar etsin duygularım.
Firar etsin göz yaşlarım.
Ben sabahın ilk ışıklarıyla toplarım tek tek.
Yine koyarım hepsini yerli yerine.
Napıyım şimdi ben?
Kocaman bir bedduamı edeyim.
Kaderemi isyan edeyim.
Kendimemi söveyim.
Suçlu, sorumlumu arayayım şimdi ben.
Kime omuz dayayıp kime dert yanayım.
Soguk duvarlar var.
Öyle iyiki.
Hiç sesini çıkarmadan,hiç itiraz etmeden dinliyorlar beni.
Omzumuda,başımıda yaslatıyor kendilerine.
Koskoca 4 duvar.
Seç beğen git otur herhangi bir köşesine.
Hiç yok demiyor biliyormusun.
Gel gel gel diyor aksine.
Birtek cigerlerim şikayetçi.
Duman altı soğuktan.
Ellerim,bedenim, gözyaşlarımla ıslanan yanaklarım,soğuktan şikayetçi değil alıştı artık..
Biliyormusun ben artık çamurla oynuyorum.
Topragı suyla yoğurup,çamurdan hayalimizdeki evimizi inşa ediyorum.
Mimarmışım gibi.
Oturup izliyorum karşısına.
Yüzümede bulaşıyor ellerimdeki çamur, göz yaşlarımı silerken.
Sonra sanki gök gürlüyor.
Gök yüzü eşlik edercesine bana ağlamaya başlıyor.
Çamurdan hayallerimi alıp götürüyor.
Ben sadece izliyorum.
Arada bir gözlerim saate takılıyor.
Sanki bana inat yerinde sayıyor.
Sen yokken ben öyle aksi, öyle inat, öyle çekilmez oldum ki.
Saatle bile kavga ediyorum.
Gönlümün muhasebesini tutuyorum.
Hep açık vermişim.
Bir lokma sevgiyi kar sayarken,meğerse iflasın eşiğine gelmişim.
Sessiz kalmak zor be sevgilim.
İçimdeki haykırışa engel olsam,dilime kelepçe taksam,hislerimi dar ağacına assam,elimi kesip atsamda susmak zor be yarimm.
Her yerime aşk bulaşmış.
Temizlemekle bitmiyor.
Aşkın dönüm noktasındayım.
Nereye dönsem aşka, yani sana çarpıyorum.
Tırnaklarımla cam parçası temizler gibi etimden aşkı bir bir söküyorum.
Sağımdan solumdan.
Ayrık otu misali ben topladıkça sanki daha bir çoğalıyor.
Bu ayrılık bu azap bu acı, yapıştı yakama bırakmıyor.
Senden daha çok sevdi beni.
İyi anlaşıyoruz aslında.
Şimdi hasta yatagında,gözünü açmaktan korkan hasta gibiyim.
Gözünü açarsa o hasta,ışıgı görürüm korkusu varya hani.
Son nefesten önceki ışık.
Ben kapatmıyorum gözlerimi.
O ışıgı arıyorum heryerde.
Ve ışık göründü işte.
Önce seni çok seviyorum ömrüm.
Sonrada kalan nefesimi,şöyle derinden mecalsiz bi çare halde toplayıp.
Kelimeyi Şahadet.Çok sevdim Rabbim çok sevdim.
Affet.Ahmet Mücteba Kuşçu