9.Bölüm

4.2K 160 18
                                    

Savaş sonunda ona yetişir ve kolunu tutar.

"Ne istiyorsun pislik?!"

"Sakin ol Nazlı. Sakince konuşalım."

"Sakin falan olamam ben!"

"Ben seni nasıl sakinleştireceğimi biliyorum."

Daha fazla dayanamaz ve Nazlıyı kucaklayıp arabasına götürür.

"Ne yapıyorsun sen be! İndir beni gitmek istiyorum!"

"Olmaz küçük hanım. Benimle geliyorsun. Sakinleşmen gerek. Şileye gidiyoruz."

"Olmaz bana çok uzak!"

"Gidiyoruz dedim o kadar."

Arabasını hızla çalıştırır ve yola koyulurlar. İki saatlik yolculuktan sonra sonunda varırlar. Savaş yine Nazlıyı kucaklar ve arabanın karşısında duran büyük eve götürür.

"Ya yeter manyak herif bırak beni!"

"Olmaz Nazlı, sakinleşmen gerek. En az bir hafta burada kalacağız."

"Ne! Bir haftamı?! Ben seninle burada bir saat bile durmam!"

"Ama durmak zorundasın."

"Bak sana ne yapıyorum ben şimdi."

Telefonunu arar ama bulamaz.

"Ya of. Telefonum yok!"

"İyi bir tırnakçıyımdır."

"Ya bak ne olur gidelim benim arkadaşım var o merak eder sonra ikizim var, sevgili-"

"Yok! Sevgilin yok!"

"Tamam ama Sinemi yalnız bırakmamam lazım."

"Ben acıktım. Boş ver şimdi Sinemi de yiyecek bir şeyler yap."

"Oldu başka emrin?"

Kızgınca mutfağa doğru yürür. 

Yapacağım ben sana yemek sen bekle. Tava alır ve salona gelir. Hızla Savaşa atar ama ıskalar. Savaş güler ve tavayı yerden alır.

"Ne yapıyorsun kızım(?)"

"Yemek."

"Benden olmaz gel sana göstereyim yemek nasıl yapılır."

Kendine güvenen bir şekilde mutfağa gider. Nazlı peşinden gidip gitmemekte kararsız kalır. Yine de beceriksizliğini izlemek için gider. Savaş malzemeleri tezgaha koyar ve soğanları ince ince doğramaya başlar. Çaktırmadan şaşkınca izliyordur. Daha sonra o'da un ve yumurtayı çırpmaya başlar. Savaş da ona bakar. Biraz un alır ve suratına atar ve işte o an 1. Un savaşları başlar. Eğlenerek, sinirle ve bolca unla yemekleri hazırlarlar. Temizlenme vakti geldiğinde sonunda insan gibi konuşma fırsatı bulmuşlardır.

"O kadar da karanlık ve kötü bir tip değilsin aslında değil mi?"

"Sakinleşebilmene sevindim. Aslında tanısan beni seversin. Sadece ben-"

"Özel numaralardan mesaj atan bir sapıksın."

"Özür dilerim."

"Bende, sana çok haksızlık ettim ve biraz aşırı kızmış olabilirim. Yine de sana güvenmiyorum."

"Bu çok güzel ama fırın yanıyor."

"Ne?"

"Nazlı fırın!"

İkisinde hızla fırına koşar ve fişini çeker. Neyse ki yemek yanmamıştır. Birbirlerine bakarlar ve gülmeye başlarlar. Akşam yemeği vakti gelmiştir sonunda. Birlikte çalışarak küçük bir masa hazırlarlar ve yemeklerini yerler.

"Yemek yapmayı nerden öğrendin?"

"Meraklıyım. Kardeşimin aksine yemek yapmayı severim. Ateş'in eline tava aldığını göremezsin."

"Neden bana mesajlar gönderip duruyordun?"

"Çünkü seni seviyorum."

"Sadece öyle olduğunu sanıyorsun. Beni tanımıyorsun bile."

"Ben seni tanıyorum. Sen beni tanımıyorsun."

Bir şey demese de ona inanmadığı apaçık ortadadır. Yemekten sonra biraz oturup film izlemeye karar verirler. Her ne kadar eve dönmekten yana bile olsa bu fikri hemen göz ardı etmez.

"Ne izliyoruz?"

"Çığlık."

"Ya."

"Ne? Ha sen korkarsın değil mi?"

"Tamam izleyelim ama mısırı sen yaparsan."

Bunun üzerine gider ve mısır hazırlar. Bu sırada Nazlının aklından türlü türlü sorular geçmeye başlamıştır. Acaba burası kimin evi... Her şeyi planlamış olamaz değil mi? Hiç şüphesiz burası bir yazlık ve ağzına dek yiyecek dolu bir dolabının olmaması gerek. Bu sırada Savaş mısırlar ile geri gelir ve filmi başlatır. Her ne kadar çok sorusu olsa da bir şey demez ve filme odaklanmaya çalışır. Bir süre sonrada sonunda uyuya kalır.

"Nazlı, film bitti."

"Savaş ben seni..."

-
-
-
Diğer kitaplarıma da bakarsanız beni çok mutlu edersiniz.


Özel NumaraHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin