İstanbul

139 11 7
                                    

Hilmi'den

Gelen mesaj üzerine bizim tayfayı evde toplamam yarım saatimi aldı. Neyseki hepsinin evi bize fazla uzak değildi. O kadar heyecanlıydım ki biraz daha bekleyebileceğimi sanmıyordum. Hemen konuya girdim ve olanları anlattım. Herkes bunu duyduğunda neredeyse mutluluktan beni kucaklayacaktı ama ucuz yırttım. Bu konuşmadan sonra anlık olarak arkamı döndüm ve tekrar onlara baktığımda çoktan herkes toplanmak için evinin yolunu tutmuştu.

Hemen odama girdim ve önce bi duş aldım. Aslında koca bi valiz hazırlayacaktım ama sonrasında orta boy olanı seçip eşyalarımı yerleştirdim. Evet bu macera biraz zorlu geçecekti ama yinede güzel olacaktı. Çünkü hepimiz sevdiğimiz kızların yanında olacaktık.

Salona geçtiğimde Yusuf çoktan hazırlanmış beni bekliyordu.

"Oğlum ne ara hazırlandın len." dedim. Yüzünde alaycı bi ifadeyle "Ne sandın oğlum. Sen olmasan ben çoktan uçmuştum ya sevgilimin yanına da, hadi neyse. Uçmak demişken seni beklerken bende bu arada uçak biletlerini aldım. Toplam 6 tane." dedi ve bi anda durup birbirimize baktık ve aynı anda "Cam kenarı benim!!" diye bağırdık.

Yusuf "Tamam bu olmadı bi daha." dedi ve yine aynı anda "Cam kenarı benim!" dedik. Hemen olaya el koydum ve "Yok bu böyle olmicak." diyip çenemi sıvazladıktan sonra "Taş kağıt makas dedim." ve Yusuf "Iyi fikir diyerek hemen pozisyon aldı. Savaşmaya hazırdı ama bende ona yenilecek göz yoktu.

"Taş kağıt makas!!" dedik ve heyecandan gözlerimi kapattığımı farkedip açmamla Yusuf'un bi küfür sallaması bir oldu. Ben kazanmıştım!! Yusuf'a karşı ilk defa bi seyi ben kazanmıştım! Kendi hakkımla hemde! Wuhuuuuuu. Yes be! Öhöm neyse.

"Hadi gidelim!" diyerek bi heyecanla dışarı fırladım.

Havaalanına vardığımızda bizimkiler çoktan gelmiş bizi bekliyorlardı. Lan bi yavaş hazırlanan ben miyim!? İnanamıyorum(!)

"Nerde kaldınız oğlum ya. Gelmeseydiniz." dedi Serkan dalga geçerek ve o anda Yusuf güldü. "Çok konuşmayın da hadi gidelim. Yoksa elimden bi kaza çıkacak." dedim ve hep beraber gülerek koltuklarımızda yerimizi aldık.

Bazen düşünmeden edemiyorum. Acaba Serhat nerde? Bildiğim kadarıyla Serhat'ta İstanbul'daydı ve bizim kızların yakınında mı, değil mi, o kadar çok merak ediyorum ki anlatamam. Gerçi her ne kadar Begüm'ü sevsede yinede onun başka bişey düşüneceğini sanmıyorum. Serhat o kadar... Yani benim eski halim gibi değil. Aslında bu yüzden Serhat'ı seviyorum bile ama işte çaktırmıyorum. Her şeyi geçtim Begüm'ün yakınında olsun olmasın aslında ben onu merak ediyorum. Günleri nasıl geçiyor. Begüm oraya gideli 2 gün oldu. Onun ise 1 ay... Özledim mi lan ben? Yok artık lan. Ne özlemesi? Yok anasının gözü, biz ve arkadaş olmak. Oha be. Öff ulan ne saçmalıyorum ben be.

1 saat sonra

Yusuf'un dürtmesiyle uyandım. Sanırım aklımdan geçen o saçma düşünceler arasında uyuyakalmışım. Zaten o kadar saçmaydı ki düşüncelerim, ruhum bile bana dayanamayıp kendini uyku moduna almış.

"Hadi oğlum hadi. Kedine gel ve artık yapıştığın koltuktan kalk. Ulan her yerde uyumayı nasıl beceriyorsun anlamıyorum. Ne olurdu şu özelliğinin yarısını bana verseydin be." dedi ve gülerek arkasını dönüp kapının yolunu tuttu.

Hemen kalkıp kapıdan çıktım ve havaalanından içeri girdiğimizde kızları görmemizle bavulları yıtıcı kaplan gibi fırlatıp bi kelebek misali yanlarına uçmamız bir oldu. Ama işte Metin ve Aykut beyde orda olduğu için tabi gönlümüzce böyle uzun uzadıya sarılamadan hemen konuya girildi.

Metin bey "Çocuklar!" diye bi kükredi ki zaten hepimiz böyle ip gibi dizildik. Hiç beklemediğim bi anda dediği icin biraz korktum tabi. Bi anda biraz onceki o kükreyen adam gitti ve yerini tatlı mı tatlı bi amca aldı. "Hoşgeldiniz. Hepinizi görebilmek benim için çok güzel. Açıkçası kızlarıma yakışır delikanlılar olup olmadığınızı merak ediyordum. Ama maşallah hepiniz birbirinizden yakışıklı çocuklarınız. İnsallah içinizde güzeldir ve iyi anlaşırız." dedi birazda tehdit eder gibi. "Arabalar dışarıda bekliyor. Sizleri bu günlük misafir edicez. Yarın ilk iş olarak çalışmalara başlanacak. İyi değerlendirin derim." dedi ve Aykut beyle beraber önden yürümeye başladılar. Bi anda herkesin konuşması birbirine karıştı ama hepimiz konuşulanları anlamayı başarıyorduk. Aynı altın günündeki kadınların bi taraftan konuşurken diğer tarafta konuşulanları kavrayıp oraya dahi laf yetiştirmesi gibi...

Arabalarla Aykut amcanın evine geldik. Ev dublexti ama o kadar genişti ki anlatamam. Resmen adam şato yapmış kendine. İçeri girdiğimizde bizi kocaman salona götürdüler ve sofraya oturduk. Baya uzun ve leziz yiyeceklerle zenginleştirilmiş bi masaydı. Hayır şimdi hic adetimde degildir yani böyle kibar kibar yemek ama işte gel gör ki kayınbabamın yanındayım. Bi dakika kayınbaba dedim değil mi ben. Allah mı söyletti nedi? İçimi bi mutluluk kapladı. Begüm'ün yanında olmak bana huzur veriyor ama yinede içimde bi burukluk var. Serenay ve Begüm'ü yan yana hiçbir şeyden habersiz durduklarını gördükçe içim parçalanıyor ama yapacak bişey yok. Mecburum. Mecburuz. En azından birlikteler. Ya bide ayrı olsalardı. Düşüncesi bile kötü. Aman aman sonra babası nikahımızı basıp "Siz kardeşsiniz!" diye bağırmasında ne zaman söylüyorsa söylesin. Tamam saçmaladım biliyorum ama ben sevgilimin hep yanında olucam. Bunu beraber atlatıcaz. Seni hiç bırakmicam sevgilim. "Hilmi"

Bi dakika bi ses mi geliyo bana mı öyle geliyo. "Hilmi evladım bıraksana." Noluyo ya demeye kalmadan düşüncelere dalıp Aykut amcanın elini tuttuğumu gördüm. O anki panikle hemen elimi çekiyim derken şamdanlardan birine elim çarptı,o heyecanla onu tutayım derken ceketimin bi kısmı Aykut amcanın çorbasına girdi. Bi hızla şamdanı düzeltip ceketimi çorbanın içinden çıkarmak isterken yanlışlıkla dengemi kaybedip çorbaya bulanmış üstümle sağ yanımda oturan Begüm'ün kucağına düştüm!!!! Inanamıyoruuuuuuuuumm. Resmen rezillik!!! Bi anlık refleksle ayağa kalktım ve ağzımdan çıkan ilk cümle şu oldu: "Merak etmeyin ben iyiyim!" İkinci bi rezillik daha! Inanamıyorum ben ne zaman bu kadar sakar oldum yaaa!!! Rezillik, varya bittim ben, o düşüncelere dalıp Begüm'ün eli diye Aykut amcanın elini mi tuttum!!? Nasıl yaptım ben bu aptallığı yaaa! Umarım adamın elini okşamamışımdır. Dur bi ya midem kalktı. Öğğğ.

Dur!! Bide bu rezilliği yapma Hilmi sakin ol! Kendine gel oğlum diye kendi kendime düşünürken bi anda aklım başıma geldi ve masada oturanlara baktım. Hepsi şaşkın bi şekilde bana bakıyorlardı. Sonrasında ise kendi eserimi görebildim. Şamdan devrilmiş ve karşımda oturan Yusuf'un çorbasına düşüp etrafa sıçramış Yusuf'la yanında oturan Demet'in (özellikle Yusuf'un) yüzü gözü hep çorba olmuş. Hemen çaprazımda oturan Aykut amcayada gelmişti. Begüm'e baktığımda ise ceketim yüzünden kıyafetine çorba bulaştığını gördüm. Kız ne olduğunu şaşırmış gibi bakıyordu. Birden Demet'in bi hızla Yusuf'un gözlerini kapatarak elimi işaret ettiğını gördüm. Hemen baktım ve kanadığını görmemle arkama saklamam bir oldu.

Birden bizimkiler bunu görür görmez kahkaha atmaya başladılar. Masa masa olalı böyle kahkahalar görmemiştir eminim buna... Herkes bi bana bi kendilerine bakarak gülüyorlardı bende bozuntuya vermemek için sahte gülüşler atıyodum. Bi bilseler içimde kopan fırtınayı. Rezil oldum ya rezil!! Bi an önce bitsin bu yemek ne olur ya ne oluuuurrr!!!


Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 18, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Aşk Tatilde Güzel 2; YazarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin