Elime verilen bir miktar parayla minnettar bir şekilde, saygıyla eğildim. Genç bayan daha yeni krem sürdüğü elleriyle saçlarımı karıştırmış, ardından gördüğüm kadarıyla hafifçe tebessüm etmişti.
''Kwon seni çok seviyor Baekhyun. Ona ben yokken baktığın için teşekkür ederim. Bir sabah bize kahvaltıya gel lütfen, seni ağırlamaktan memnun olurum.''
Karşımdaki bayan benden bir kaç santim uzundu ve hafif dalgalı sarı saçları beline dökülmüştü. Yüzüne her baktığımda, orada abla şefkatini görüyordum bana karşı. Bayan Lee, benim öz ablam gibiydi. Hemen bir sokak ileride oturuyordu ve iş seyehatine çıktığında minik oğlu Kwon'a bakıcılık yapmam için beni tutuyordu. Normalde olsa Kwon'a baktığım için para istemezdim fakat, durumum ortadaydı ve bunu bayan Lee çok iyi biliyordu. Yine saygıyla teşekkür için önünde eğilmiş bir kaç saniye beklemiştim.
''Mutlaka geleceğim efendim, teşekkür ederim.''
Bayan Lee tekrar büyük bir şefkatle saçlarımı karıştırmış ardından gülümseyerek beni evden göndermişti. Büyük binadan hızlı ama dikkatli bir şekilde ayrıldım. Yine yapacak hiçbir işim yoktu ve içim buruk bir şekilde evimin beton yolunda ilerliyordum. Hava kararmıştı, insanların çoğu yarının tatil olmasından ötürü sokağa dökülmüştü. El ele dolaşan çiftler, evcil hayvanlarını gezdirmek için dışarı çıkmış insanlar, çocuklarının zoruyla dondurmacının önünde kuyruk olmuş aileler..
Küçük bir tebessümle hala sıkıca elimde tuttuğum parayı arka cebime sıkıştırdım. Belki biraz acındırma gibi olacaktı fakat, ben hiç annemden beni parka götürmesini isteyememiştim. Bana dondurma almasını isteyememiştim cebinde parasının olup olmadığını umursamadan. Benim annem hep hastaydı.
Babam, annem, abim, ablam ve ben beş kişilik mükemmel bir aileydik aslında. Ablamla abim her sabah birbirleriyle ölümüne kavga eder, babamın onlara yarım saatlik çektiği nutukla birlikte kızgın bir şekilde sofraya otururlardı. Annem ve ben ise bu duruma o kadar alışmıştık ki, her seferin de uyandığım gibi yatağa annemin yanına giderdim. Bana kocaman gelen yatağa tırmanmaya çalışırken uyandırırdım annemi istemeden. O ise minik belimden yakalar, hemen yanına çekerdi beni. Minik parmaklarımla onun saçlarını okşar, yanaklarına sulu sulu öpücükler bırakırdım. O ise sadece beni izler, gülümserdi. Gülümsemesi çok güzeldi.
Sonra o gün oldu işte her şey. Yine ablam ve abimin tartıştığı bir güne başlamıştık. Ben ise annemin yatağında onun saçlarıyla oynuyordum. Annem yine en son yataktan kalkmış benimle birlikte hazır olan sofraya oturmuştu. Babam neşeyle bizimle sohbet ediyor, abim yine ablamla uğraşıyordu. Annem ise benim saçlarımı okşadıktan sonra pürüzlü sesiyle sormuştu bana.
''Ballı mı, reçelli mi?''
Aslında bir gün bal bir gün reçel yiyordum, ama annem her seferinde sormaktan vazgeçmiyordu nedense. Gülümseyerek bal istediğimi dile getirdim. Annem ekmeğime balı yavaşça sürerken onun parlayan yüzünü izliyordum.
Asla unutmayacaktım o günü. Babam, abimle ablamı okula götürmek için evden çıktığında arabamızın frenlerinin tutmayacağını bilemezdim. Asla bilemezdim. O kadar net hatırlıyordum ki her şeyi. O sabah ablamın giyindiği mini etekten ötürü abimin onu azarlamasını, evden çıkarken abimin benim saçlarımı öpüşünü, ablamın yanağımı sıkmasını ve babamın kucaklamasını.. Asla ama asla unutmayacaktım.
O günün üzerinden yıllar geçmişti. Ben beş yaşında bir çocuk değildim artık. Büyümüştüm ve hayatın acı gerçekleriyle karşı karşıya kalmıştım.
O kadar zengin değildik, orta halli bir aileydik. Ne eksiğimiz ne de fazlamız vardı. Babamın kenarda biriktirdiği parayla geçindik bir süre zaten. Yedi yıl içerisinde annemle çok zor zamanlar geçirmiştik. Evimize sürekli farklı bayanlar geliyor ve evi temizleyip bize yemekler yapıyorlardı. Büyüdüğümde anladım, komşularımızın bu kadar iyi olmasına minnettardım. Bayan Lee ise, belli bir süre beni okutan kişiydi. Ama ben büyümüş bir genç olarak komşularımızın eline bakamıyordum artık. Mahcuptum hepsine karşı. Büyümüştüm ve okuyup meslek sahibi olmayı bekleyene kadar vaktim yoktu. Çalışmalıydım. Annemin iyileşmesi için tedavi olması gerekiyordu, evi bir şekilde geçindirmem gerekiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SPECIAL
FanfictionAnnesine bakmak için var gücüyle çalışıyordu Baekhyun. Henüz on sekizine yeni girmiş bir delikanlı olsa da, hayat yaşının gerektirdiklerini yaptırmaktan çok uzaktı ona. Okumak, eğlenmek yerine hayatta kalmak için çabalıyordu. O farklıydı. O mutluydu...