İçime çektiğim sigara dumanını usulca üfleyip yıldızları saymaya devam ettim. Bi süre sonra saydığım yıldızları tekrar saymaya başladığım için en başa dönüp yeniden saymaya başlıyordum. Evet sıkıcı... Ama kilit altında tutulduğum şu odada yapabileceğim başka bişey yoktu. Sigara paketimden bir sigara daha çıkarttığım zaman bu paketin de sonuna geldiğimi anladım. Sigaramı yakmadan odaya geri döndüm ve yerde duran yatağın üstüne attım. Çarşafı bile olmayan ayrıca kimler tarafından kullanıldığını bilmediğim ve yerde duran bir yatağın üstünde rahatça uyumamı nasıl bekliyorlardı acaba!
Kapıya yönelip tekmelemeye başladığım zaman kapının diğer tarafından kısık sesle bir küfür mırıltısı duydum.
"Sikeyim sadece odada sessizce duramıyor musun?"
"Sanki burda kalmak istiyorum gerizekalı. Sigaram bitti. Sigara al bana."
"Az içseydin. Bu istediğin 3. paket."
"Ya sigara alırsın ya da...kapıyı sen bana sigara alana kadar tekmelerim." Diyip kapıya dolgu topuk ayakkabımla vurmaya devam ettim.
"Siktiğimin kızılı. Tamam alacağım sigaranı sadece ses çıkartmayı artık kes!" Dedi kükrer bi sesle. Umrumda mıydı... Uhm hayır değildi.
"Sevdiğim damla sakızından da alır mısın gitmişken." Dedim daha nazik bi tonla. Homurdanarak kapının sert kapanma sesini duydum. Bu sanırım evet demek oluyordu.
Yerde duran yatağa attığım son sigaramla çakmağımı aldım ve tekrar balkona gittim. Odanın kokmasını önemsediğimden değil. Sadece dışarıya bakınca şu anki durumum o kadar aklıma gelmiyordu.
Tekrar yıldızları sayma girişimime başlarken kapının açılma sesini duydum. Balkonla odayı ayıran cam boydan olduğu için o uykusuz mavi kanlanmış gözleri gördüm. Yatağın üzerine sigara paketi ile sakızı atarken elimde olan sigaramdan bir fırt daha alıp yavaşça üfledim. Bana karşı bakarken gözlerinde sanki hafif bir hayal kırıklığı hissettim. Evet bu onun tamamen hayal kırıklığı bakışıydı. Yatmakla oturmak arasında olan rahat pozisyonumdan kurtulup dik bir vaziyette ona doğru döndüm. Bu esnada sigaramı içmeyi de ihmal etmiyordum.
Tam ayağa kalkıp odaya geri döncektim ki ne yapacağımı anlamış gibi bir şekilde elini kaldırdı. Dur dermiş gibi. Bende durdum. O özür diler bakışlarla kapıyı kapatıp yeniden kitlerken oturduğum yumuşak minderde derin bir nefes vererek eski pozisyonuma geri döndüm. Kaçmayacaktım ki sadece açıklamak istemiştim. Burda olmamın nedeninin de farkındaydım. Hatalıydım. Sadece artık gitmek ve o hayatıma girmeden önceki yaşantıma geri dönmek istiyordum. Sanırım?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Who Are The Real You ?/ Michael Clifford
FanfictionAcılarından uzakta kalmak için yeni bir yere hayatındaki herkesten koparak taşınan Rosalie Brooke Dixon gelmeden önce kendisine verdiği 'umursamak yok' sözünü tutacak mı yoksa çalıştığı barda karşısına çıkan Michael için bu sözünü yıkacak mı. Yaptığ...