Karanlıkta sıçrayarak uyandığımda şaşkınca etrafıma bakındım.
Nerdeyim diye düşündüm.Nerdeyim?
Yumuşak yüzeye dokunarak sakinleşmeye çalıştım.Sonra sürünerek yatağın ucunu buldum.
Işık gibi birşeye ulaşmaya çalışırken aklıma gelen düşüncelerle donakaldım.Elimi karnıma götürdüm kusmamak için kendimi zor tutuyordum.İki büklüm bir şekilde yatağın ucuna çözdüğümde kafamı dizlerimi arasına koyup kendime sakinleşmemi telkinledim.Ne zaman krize girsem annemin söylediği şeyleri kendi kendime söyleyip güvende hissetmeye çalıştım ama annem hiç böyle bir durum için bir şey söylememişti ki.Hiç başıma böyle bir şey gelmemişti.Ben daha kendimle zor baş ediyordum.Korkularımla,şeytanlarımla baş etmekte zorlanırken bu...Bu...
Elimi kalbimin üzerine koyup tutmak istercesine sıkmaya başladım.
Sakin ol kalbim.Ne olur sakin ol.Çok korkuyorsun biliyorum ama ne olur.
En son o çikolata tenli adamın kollarında bayıldığımı hatırlıyordum.Sonra buraya getirmiş olmalıydı.
Sakin ol Melis.Adam seni kurtardı.Kollarında nasıl güvende hissettiğini hatırla.
Seni kurtardı.Kötü biri olsa neden kurtarsın sonuçta?
Kalbim yavaşlamaya başladığında rahatlayarak kafamı dizlerimin arasından çıkarıp yatağa yaslandım.
Kaç dakika öyle karanlıkta bekledim bilmiyorum.Kendimi olabileceğin en kötüsünü düşünmemek için zor tutuyordum.İyiyi düşün
diye tembihledim kendimi.Yoksa kendini kaybedersin.Kapı kilidi açılma sesi duyduğumda irkilerek sesin yönüne doğru döndüm.Kilitlenmiştim.Odaya kilitlenmiştim.Nasıl bu insan iyi olabilirdi eğer beni kilitlediyse.Kapıyı denediğim falan yoktu buraya çakılıp kalmıştım ama yinede deneseydim o an düşeceğim dehşeti şimdi iliklerime kadar hissediyordum.
Aralanan kapıdan birinin geldiğini hissedince gayri ihtiyari biraz geri çekildim.Işık biranda odaya dolduğunda gözlerim hazırlıksızdı.Korumak için kolumu gözümün önüne götürdüm sonra yavaşça indirdim.Kapının önünde o gece melek diye tanımladığım adam duruyordu fakat şimdi onu asla melek olarak tanımlamayacağımı biliyordum.Melek olmak için fazla tehlikeli duruyordu.Heybetli bir şekilde üzerimde dikildiğinde hala onu inceliyordum.Farklı bir şey giyinmemişti aslında beyaz dar tişört ve normal siyah pantolon ama buram buram tehlike kokusu veren bir vücut dili vardı.Her an sanki saldırmaya hazır duruyordu.Yüz ifadesi sinirli olmasa da hoşnut gözükmüyordu.Elini uzatıp beni kaldırmak için yardım teklif ettiğinde yanlış düşündüğüme kanaat getirmiştim ki belindeki silahı gördüm.Kafam karışık bir şekilde ne yapacağımı bilemedim bir an.Elimi uzatmak gerçekten tehlikeli olur muydu yoksa asıl tehlike elimi uzatmazsam mı gerçekleşirdi?Çekinerek elimi uzattığımda komik bir şekilde kocaman elinin içinde kaybolduğunu gördüm.Ellerim çok küçük sayılmazdı ama bu adam gerçekten...Ayağa kalktığımda bir kez daha fark etmiştim ki gerçekten çok heybetliydi ancak omzunun altına geliyordum.Beni kucağına aldığında o kadar güvende olmama şaşmamalıydı.
"İyi misin?"diye sordu beni şaşırtarak.Tanımlayamadığım ağır gırtlaktan gelen bir aksanla konuşuyordu.
"İyi...iyiyim..." Kaşlarını çatıp anlamaz bir şekilde bana baktığında Türkçe cevap verdiğimi anladım.Kendimi tutamadan güldüm ne zaman telaşlansam insanlara Türkçe cevap vermeye başlıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
P.E.Z.E.V.E.N.K
Teen FictionExchange programı sayesinde hayatının yılını yaşamak üzere Los Angeles'a giden Melis sırf yanlış yerde yanlış zamanda bulunduğu için haketmediği bir suçun cezasını ödemek zorunda kaldı. Bir gece arkadaşlarıyla eğlenmek için gittiği barda bunalınca d...