McDonalds'ın küçük tuvaletinde üzerime dar siyah bir elbise geçirmeye çalışıyordum.Normalde benim kalemim olan bir elbise değildi ama Haifa bu gece giymem için ısrar etmişti.18 yaşına giren o olduğundan kabul etmiştim.Oda yanımda oldukça dikkat çekici olan altın rengi mini elbisesini düzeltiyordu.Julia elbisenin askısını düzeltmekte zorlanınca askısını çekip kendimle ilgilenmeye döndüm.
İğrenç klozetin kapağını indirdim ve üzerine oturup makyaj çantamı çıkardım.Siyah elbiseme uygun olan dumanlı makyaj yapmayı planlıyordum ama becereceğimden şüpheliydim.
Kızlarının ikisinden de hızlı hazırlanıp yüksek topuklu ayakkabılarımı ayağıma geçirdim ve bütün çıkardığım herşeyi çantama tıkıştırdım.Uzun bol ceketimi üzerime geçirdim ve dışarı çıkıp McDonalds'ın kasasına yöneldim.Etraftan bir kaç bakış aldım ama Türkiye'de alacağımdan daha azdı.Los Angeles'da o kadar ilginç giyinen insanlar vardı ki McDonalds'da gece kıyafetiyle dolaşan bir kız onlara çok ilginç gelmiyordu.Daha bu sabah Haifa'nın ilk pastasını keserken Starbucks'a muz kılığında bir adam girip rahatça kahvesini almıştı.Burası bana o kadar özgür geliyordu ki...Her türlü çılgınlığı yapabileceğin ve çekinmeyeceğim bir yer.
Evinde kaldığım abim ki biz buna "host brother" diyorduk kasada duruyordu.Gece yarısına yakın bir saat olduğundan pek müşteri yoktu ama normalde çılgınlar gibi yorulduğunu biliyordum.Ona çantamı uzattım alıp arka tarafa koydu.Ardından bana döndü ve tam bir abi gibi öğütlerine başladı.
En sondada "Eğer eve gelemeyecek kadar sarhoş olursan söyle gelip seni alırım."dedi.
"Seni hakedecek ne yaptım ben?"diye sordum gülerek.
Oda gülüşüme karşılık verip "Sadece gökyüzünden evimize düştün bu kadar." dedi.
Jack'le aslında aynı yaştaydık ama ben onu abim olarak görüyodum.Ki İngilizcede ona zaten sadece kardeşim diyordum ama iç sesim ona her zaman abi diyordu.Gerçek abimden çok daha iyi abi olmuştu bana şu 4 ayda.Kılıç asla benimle ilgilenmezdi.Umursamazdı bile.Kız arkadaşları ki her Zaman çoğul olurlardı sanki ben ve Defne'den daha önemlilerdi.Jack 3 sene önce kardeşi Cecelia'yı kaybetmişti.O yüzden misafir olduğum ailem Exchange yapan bir öğrenciyi misafir etmek istemişlerdi.Beni gerçek kızları yerine koymuşlardı.Çoğu Exchange öğrencisi ne yazık ki sadece para için onları evlerine alan ailelerde kalıyordu ki bu sanırım beni biraz şanslı yapıyordu.
Kızlar tuvaletten çıkınca bana "Dikkatli ol."dedi bende "Olurum."diye yanıtladım onu ve çıkışa yöneldik.
Kapıda Parish , arabanın yanında da Adam duruyordu.Parish yanıma gelip belime sarıldı beraber arabaya yürüdük.Haifa bu sabah bana onun benden hoşlandığını kesin bir şekilde söylemişti.Bu gece bana çıkma teklif edeceğini düşünüyordu.Doğru olmasını umuyordum hayatımdan tanıdığım en tatlı ve en nazik insandı.Üç ay önce "Homecoming" Eve dönüş partisine beraber gitmiştik içeri gizlice içki sokan çocuklar sayesinde sarhoş olmuştuk ve kendimizi sahilde sarhoş bir şekilde uzanır ve yıldızlara bakar halde bulmuştuk gecenin sonunda.Beni öpmüştü heyecanlanıp geri çekilmiştim.Kimseye itiraf etmek istemesemde o ilk öpücüğümde ve Parish sabah hiçbir şeyi hatırlamıyor gibiydi.Ki sarhoş haline bakılırsa unutmuş olabilirdi.Ve bu demek olurdu ki ben salak gibi ilk öpücüğümü olayı unutan birine vermiştim.Kendime sinirlenmeme engel olmaya çalışarak arabaya bindim.
Arabaya binip yola çıktığımızda Adam dönüp adresi sordu bana.Okulda genelde her pazartesi akşamdan kalma olan bir kız vardı ona güzel bir bar sormuştum.Aslında Parish'in evinde parti yapacaktık ama son anda ailesi iş seyahatini iptal etmişlerdi.Bizde kendi aramızda kutlayıp daha sonra gittiklerinde parti vermeye karar vermiştik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
P.E.Z.E.V.E.N.K
Teen FictionExchange programı sayesinde hayatının yılını yaşamak üzere Los Angeles'a giden Melis sırf yanlış yerde yanlış zamanda bulunduğu için haketmediği bir suçun cezasını ödemek zorunda kaldı. Bir gece arkadaşlarıyla eğlenmek için gittiği barda bunalınca d...