Karanlık... Sessizlik... Parmaklarımın sertçe bastığı piyano tuşları. Duvarlarda çığlık atıp ruhumda can bulan notalar... Kulaklarımda acı çeken nameler.
Acılarımın attığı çığlıklarla piyano tuşlarından elimi çektim. Son kez en başından yavaşça dokunup elimi kaydırdım. Sanki bebeğinin ilk kelimesi 'anne' olan bir kadın kadar mutlu... Babasının istediği oyuncağı almayan küçük, masum bir kız çocuğu kadar acı içindeydim. Araftaydım. Mutluluğun içinde acıdan ölüyordum. Çok gülerdim. Tebessümüm dışarıya kullandığım bir silahtı. Gardımı alır, öyle çıkardım insanların içine. Her zaman savaş içindeydim insanlarla. Kaçardım onlardan... Canımı yakar, paramparça ederlerdi beni. Girdapta gibiydim onlarla... Yok oldum zamanla.
"Çiler! Hemen yanıma geliyorsun."
Başımı eğdiğim piyanomdan kaldırdım. Yavaşça oturduğum yerden kalkıp annemin yanına gittim. Oda karanlık olduğu için takılıp düşmekten son anda kurtuldum."Efendim anne?" Korkuyordum. Yine kötü bişey demesinden. Canımı yakıyordu... Onun sesinde huzur bulmak yerine yine kötü şeyler söylemesin diye dua ediyordum...
"Bu akşam ben yokum. Abin ve kardeşin için yemek hazırladım. İstersen sende yersin ama pardon baban vardı dimi? Babanla yersin. Abin ve kardeşine iyi bak."
Tamam anneciğim... Dikkat edeceğim kendime. Yemeklerimi de yerim. Sen keyfine bak.
"Tamam. Ne zaman gelirsin?" Attığı sert bakışa rağmen gözlerimi kaçırmadım. Ne bekliyordu? Ne yapabilirdim?Bir hiçmişim gibi davrandıktan sonra şevkatle ona sarılacağımı mı? Hoş sarılsam bile çekerdi kendini ya...
"Seni ilgilendirmez. Abinle konuşurum ben. Sen dediklerini yap."
Hiçbişey demeden odama geçtim... Alışmıştım. Anneme karşı taş tutmuştu kalbim. Hissettmiyordum bişey... Canımı yakmıyor muydu? Çok. Çok fazla yanıyordu canım.
Birden içerden büyük bir ses geldi. Hemen yataktan kalkıp salona koştum. Hırsız falan mı girmişti? Hemen pormantonun yanında duran beyzol sopasını aldım. Her ihtimale karşı yanımda olması benim için bir avantajdı.
Salona girdiğimde annemi yerde buldum. Yere oturmuş bileğini tutuyordu. Hemen yanına koştum.
"Anne iyi misin?" Korkmuştum. Her zaman korkardım ondan. Gülerken, ağlarken, mutluyken, mutsuzken hep korkardım ondan.
"Düştüm. Kaç kere dedim ben bu çocuğa oyuncaklarını etrafta bırakma diye? Uslanmıyor!"
Hakan...Kardeşim. Yine etrafta bırakmıştı oyuncaklarını. Anneme ne yapacağız diye soran gözlerle baktım. Elini uzattı. İçimi bir sevinç dalgası esir aldı. Hemen elini tuttum.
"Yardım et de kalkayım kızım" Kızım. Ne demişti kızım mı? Gözlerim doldu. Hayır deli değilim... Sadece sevgiye açım... Anne sevgisine açım. Onun bana bir kerecik kızım demesi birçok aşk sözlerinden güzeldi... Ne de güzel demişti öyle? Kızım. İçim 'Anneciğim' demek için dolup taşarken. Sadece elini omzuma atıp kaldırmakla yetindim. Yavaşça odasına götürdüm. Sonra ayağına bir buz koyup ayrıldım odasından.
Ne demiştim dakikalar önce? 'Anneme karşı hissettmiyorum hiçbir şey" mi demiştim? Yalan. Hala çok seviyordum onu. Hala yakıyordu canımı. O kadar çok canım yanıyordu ki... Boğuyordu bu his beni? Nasıl sevmez bir anne kızını! Nasıl yapar bir anne bunları?! Dayanamıyordum. Daha ağır şeyler yaşamıştım ama anneminkiler yıkımımdı... Yıkım getiriyordu hep... Parçalara ayırıyordu beni. Kendi tuğlalarımda, kendi yıkımımı oluşturuyordu. Kurtulamıyordum o enkazdan. Göçük altında kalmıştım 11 senedir. 9 yaşımdan beri böyleydim... Ne cesedim çıkmıştı o depremden ne de yaşıyordum o yıkımda...
***
Gözlerimi yavaş yavaş açtığımda karanlık bir çarşaf gibi sarmıştı her yeri... Ağlayarak uyuduğum için gözlerim çok acıyordu. Kalbim kadar değil diye mırıldandım içimden. Yavaşça yataktan kalkıp salona geçtim. Annem mutfakta birşeylerle uğraşıyordu. Hakan elindeki tabletle oynuyordu. Ve babam... Elindeki kumandayla bir o kanaldan bir bu kanala geçiyordu. Tıpkı benim bir annemin bir babamın yanına geçmem gibi. Salona girdiğimi görünce yüzüne bir gülümseme yayıldı. Babam annem gibi değildi. Beni severdi. Annemin aksine abim ve kardeşimden daha ön planda tutardı beni. Gerçi annem beni duvarların arkasına fırlatmıştı. Ben neyden bahsediyordum ki?
Babam. Benim hayatımda en değer verdiğim varlıklardandı. Herşeyimdi. Ama şöyle de bir şey vardı... Annemi aldatmıştı. Annem bana bunu söylediğinde 9 yaşındaydım... Babamın karşısına geçip ne yaptığını sanıyorsun sen diye bağıramazdım. Annem benden bunu beklemişti. Bir kız çocuğu için kolay mıydı bunu yapmak? Özellikle 9 yaşında bir kız çocuğu için.
Babam bana hep değer verirdi. Babamı benimle yıkmamı, onunla olmamı istemişti. Olurdum da. Ayrılıp başka bir eve yerleşseydi babama olan aşkımı, sevgimi hepsini 9 yaşında minik kalbime gömer uzaklaşırdım ondan. Ama yapmadı. Hakan için ayrılmadı. Hakan küçük, kaldıramaz dedi. Ben küçük değil miydim? 9 yaşında bir kız çocuğu babasının tek aşkı annesi ve kendisi sanarken başka bir kadın olduğunu öğrenmek için küçük değil miydim? Beni neden düşünmedi? Bende küçüktüm. Çok küçüktüm. Beni düşünmedi. Hakan şuan 15 yaşında ama hala hiçbirşey bilmiyor. Hala ona küçük diyor. Peki ya ben ? Ben 9 yaşımda da 20 yaşımda da büyüğüm değil mi? Ben dayanırım değil mi? Dayanamıyorum anne. Hala 9 yaşındayım. Hala o an gözlerimin önünde. Ben hala o kızım. "Baban bizi aldatıyor!" diye yüzüne bağırdığın kızım. O büyük acı, küçük kalbine fazla gelip kriz geçiren kızım. Aylarca pskolojik destek alan kızım. Yaşımın büyümesi demek acılarımın da büyümesi demekti anne. Ben büyümemle birlikte azalan tek şey umudum oldu. Beni sevme umudun çok azaldı anne. Acılarım boyumu aştı, umudum Hakan gibi hep küçük kaldı anne.
Küçük kalbime büyük yıkımlar yaşattın anne. Küçük yaşımda kocaman acılarla boğuştum. Ruhumu aldın benden. Çocukluğumu... Nefreti öğrettin bana. Ağlayarak ıslattım yastığımı her gece. Çukur çukur birikti gözyaşlarım zamanla. Acılardan bir deniz oluşturdun, beni de 9 yaşıma kadar deniz kızı yaptın... Sonrasında denizdeki bir canavara kurban gittim. Acılarımı neden öldürmedi o canavar? Neden hala içimde can çekişen bir deniz kızı var? Onu da öldür anne. Çok zor olmaz bu senin için. Alışıksın beni öldürmelere... Onu da öldür yalvarırım. Kalmasın senden geriye hiçbirşey.
![](https://img.wattpad.com/cover/77480656-288-k783938.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ADACYO
Teen FictionElimde tuttuğum uzun, kalın çubukla suyu karıştırmaya başladım. Karıştırdıkça daha da büyük çukur oluştu. Karıştırdıkça daha çok düşündüm. Karıştırdıkça acılarım büyüdü. Yavaşlattım. Sular, oluşan boş çukurun içine yığıldı... Acılarımda benim üstüme...