Hayat buydu.
"Sen masumdun. Canının yanmaması gerekirdi küçüğüm. Temiz kalbinin hiç kirlenmemesi. Ruhunun acımaması. Minik kalbini tüm kötülüklerden koruman lazımdı. Sakınman gerekti canını yakan suçlardan. İzin vermemen lazımdı küçüklüğünü çalmalarına. Yapamadın küçüğüm. Kendini koruyamadın. Yaktılar canını. Aldılar masumluğunu. Kötülüğü emanet ettiler senin kaybetmiş bedenine. Seni senden çaldılar küçüğüm. Özür dilerim. Koruyamadım seni. "
Mert'in cümleleri firar etti gömdüğüm toprağın altından. Yapamamıştı.
Merve'nin uyanmasını beklerken odaya giren Polis memurlarıyla ayağa kalktık Mert ile birlikte. Memur önce uyuyan Merveye bakıp sonra kapıyı gösterdi. Bu iyi olmuştu çünkü Merve uyuyamıyordu ve uyanması onu rahatsız ederdi.
Önce Mert sonra ben odadan çıkınca vakit kaybetmeden konuşmaya başladı memur bey."Merve hanıma taciz girişiminde bulunan zanlı tutuklandı."
Mert ile aynı anda "Ciddi misiniz?" diye bağırıp birbirimize sarıldık.
"Evet. Dün gece teslim olmuş. Ünlü işadamı Bekir Soylu'nun oğlu Hakan Soylu. "
Mert başını tamam anlamında sallayıp çıkışa koşmaya başladı. Tam bende peşinden koşarken Merve'nin yalnız kalacağını hatırladım ama koridorun diğer ucundan koşan Merve'nin yakın arkadaşı Buket'i görünce vakit kaybetmeden bende koşmaya başladım. Mert arabaya geçmiş hastanenin çıkışına doğru giderken "Mert! Dur" diye bağırınca arabanın yavaşladığını fark edince hemen ön yolcu koltuğuna oturdum. Mert de vakit kaybetmeden arabayı çalıştırıp karakola sürmeye başlayınca bende nefesimi düzene sokmaya çalışıyordum.
Karakolun olduğu yere gelince hiç vakit kaybetmeden arabadan inip içeri doğru koşmaya başladık. Bir görevliye olayı anlatıp gösterdiği odaya girdik. Biz girdikten yaklaşık 20 dakika sonra bir memur girdi.
"Öncelikle her ikinizden de sakin olmanızı istiyorum" Çatılan kaşlarımızla memura sorgu dolu gözlerle bakmaya başladık.
"Sorun ne memur bey? Neden sakin kalacağız" Memur sıkkın bir yüz ifadesiyle bakışlarını bizden kaçırdı.
"Zanlı serbest bırakıldı." İrileşen gözlerimle karşımda duran adama bakınca ani şok dalgası bedenimi ele geçirdi.
"Suçunu itiraf ettiğini söylediler bize... Kendi teslim olmuş. Öyle dediler, yalan mı söylediler? "
"Hayır, doğru. Sabah saatlerinde kendisi geldi. Suçunu da kabullendi ama avukatı ve babasının itibarı göz önüne alındı. Sarhoş olduğunu ve bilinçsiz gerçekleştiğini söyledi. Hakim tarafından hapis cezası paraya çevrildi. İsterseniz siz de dava açar, kazanırsanız da yüklü bir miktar para alabilirsiniz."
"Siz ciddi misiniz? Şaka falan mı bu? Şuan şaka kaldıramam Memur bey, lütfen kaç yıl ceza aldığını söyler misiniz. Daha çıkmadı mı mahkemeye? Müebbet alma ihtimali de var değil mi? Umar-"
"Bakın, Beyefendi. Suç almadı. Aldığı tek şey 45.000 liralık para cezası."
"Siz ciddisiniz... Bir genç kızın hayatı 45.000 lira mı yani? Bir annenin, babanın acısı 45.000 lira. Bir umutun bitmesi, genç bir ruhun hayatının kararması, bir kızın hayatında yaşayabileceği en kötü dakikalar, o dakikalardan sonra bin misli çektiği acılar 45.000 lira mı memur bey? "
Karşımızda duran Polis memuru kafasını aşağıya eğerek sessiz kalmayı tercih etti. Yerden göğe kadar haklı olduğunu biliyordu."Ben şuan o adamı öldürsem kaç yıl ceza verirler bana?" kafasını birden kaldırıp Mert'e baktı.
"Bu müebbete kadar gider. Bir can almanın affı olabilir mi? "
![](https://img.wattpad.com/cover/77480656-288-k783938.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ADACYO
Teen FictionElimde tuttuğum uzun, kalın çubukla suyu karıştırmaya başladım. Karıştırdıkça daha da büyük çukur oluştu. Karıştırdıkça daha çok düşündüm. Karıştırdıkça acılarım büyüdü. Yavaşlattım. Sular, oluşan boş çukurun içine yığıldı... Acılarımda benim üstüme...