BÖLÜM 8

689 38 35
                                    

Defne'den

Ne diyeceğimi bilmiyordum. Daha geçenlerde onunla dalga geçerken şimdi ondan etkilenmiştim. Ama bu onu sevdiğim anlamına gelmiyordu.

"Ömer ben, ben teklifini biraz düşünmek istiyorum. Çok ani oldu. Yani henüz sana karşı içimde hoşlantı bile yok. Düşünmem için bana zaman ver."

Anlayışla kafasını salladı. Gözlerimin içine baktı. Bir insan nasıl böyle bakar? Nasıl gözlerinde bir sürü duygu olur?

"Ben her zaman burada olacağım. Senin cevabını bekleyeceğim. Sadece şunu bil Kızıl. Seni seviyorum."

Çok tuhaf hissediyordum. Karnımda sanki bir şeyler vardı. Tarif edemediğim bir duyguydu. Ne diyorlardı ona. Karnımda kelebekler uçuyor mu?

Bu duyguyu önceden hiç tatmamıştım. Bana içten 'seni seviyorum' diyen kimse olmamıştı. Ne denir, ne yapılır, nasıl davranılır bilmiyordum. Benim yanıma yaklaşanlar genellikle ya param için ya da güzelliğim için yanımdaydı. Ama Ömer hepsinden farklı bakıyordu. Beni gerçekten seviyor olabilir miydi?

"Şimdi matmazel, dilerseniz sizin ile bir tekne turu yapalım."

"Tabii, yapalım."

Kaptanın yanına gidip sürmesini istedi. Ardından slow bir müzik çalmaya başladı. Gülümsedim. Yanıma geldi ve elini uzattı.

"Bu dansı bana lütfeder misiniz matmazel?"

Bir yüzüne bir eline baktım. Elleri titriyordu. Gerçekten çok heyecanlı olduğu belliydi. Elimi kaldırdım ve elinin üstüne koydum. Olduğum yerden yavaşça kalktım. Ellerini beline koydu. Bende ensesine doladım. Yüzlerimiz çok yakındı. Sormam gereken bir soru vardı.

"Beni gerçekten seviyor musun Ömer?"

Ömer gözlerini yüzüme dikti. İlk önce yanaklarıma sonra burnumu, dudağıma ve en son gözlerime baktı.

"Gerçekten çok seviyorum. Dudaklarını, kirpiklerini, burnunu, gözlerini hepsini ayrı ayrı seviyorum."

-Dil-
****
-Ömer-
Şahane bir akşamdan sonra evin yolunu tutuyorum. Villaya girdiğimde Alinin sesini duyuyorum. Biraz bağırıyor sanki. Görüş alanıma girdiklerinde bende yanlarına gidiyorum. Ali ile babamın konuşmalarını dinliyorum.

"Ali oğlum çıkarıcam anneni pazartesi. Işim sizin bildiginiz kadar kolay değil."

"Ya Selim abi o kadının her dakika içeride durması o adamın lehine. Pazarteside bir bok olacağı yok!"

Diyip oradan ayrılıyo. Annem babam ve ben kalıyoruz. Annem babama yaklaşıp yine o laflarını söylüyor.

"Çok fevri. Hemen parlıyor. Iyi bişey değil."

Annemin karşısına geçip bende bir şeyler söylüyorum.

"Onun yaşadıklarını ben yaşasam acaba nasıl olurdu? Ve ya sen?
Hiç kendini o hikayenin içinde düşünebiliyor musun? Bence ali hikayesine göre gayet sakin"

Annemlerin yanından koşarak ayrılıyorum. Odaya geldigimde Alinin hazırlandığını görüyorum. Nereye gittiğini sormak için önüne geçiyorum. Zarda olsa onunla gelmeye ikna ettiğimde villadan kimse görmeden çıkıyoruz. Fakat kapıda selini gördüğümüzde panikliyoruz.

En sonunda Selinide kurduğu onca cümle sonucunda yanımıza alıyoruz ve arabaya atlıyoruz. Hastaneye yani alinin annesinin bıçakladiği adamın yanına giriyoruz Selinin hemşireye yaptiği cilve ile. Ali içeri gidip adamla konuşurken bağırış sesi duyup bizde içeriye giriyoruz. Ali adamın boğazına yapışmış duruyor. Bende hemen aliyi adamın üzerinden çekiyorum. Belli ki ikna edememiş. Hemen zekamı kullanıp ortaya bir fikir atıyorum.

"15.000 lira"

***

Hastaneden bağrış çığrışlarla ayrılıyoruz. Arabaya binip evin yolunu tutuyoruz.

"Ömer senin varya ağzına sıçayım. Benim daha cepimde 5 lira yok nerden bulucam okadar parayı?"

Sinirle elini direksyona vuruyor.

" Ö.A.S. bankaları."

"Ömer sus seni tepelerim ömer sus"

**
-Ali-
Selinle merti arabada bırakıp Ender hanımla beraber çalıştığmız örnek eve geliyorum. Selinde arkamdan geliyor ve içeriye giriyoruz. Ben elimdeki boya fırçasını alıp boyamaya başlıyorum. Selin ise sandalyeye oturmuş beni izliyor.

"Hallederiz ya. Kafana takma"

"Sanmıyorum selin."

"Hem ben sana yardım ederim."

Elimdeki fırçayı bırakıp karşısına geçiyorum.

"Öyle birşey olmayacak selin. Aklından çıkar"

Ellerini boynuma dolayarak konuşmasına devam ediyor.

"Hadi ama , ödeşmiş oluruz"

Dudaklarıma yaklaşmaya başladığında yavaşça geri çekiliyorum.

"Geç oldu ailen merak etmesin. Gitsen iyi olacak."

Peki anlamında kafasını sallayıp çantamsınıda alıp evden çıkıyor.

**
-Selin-

Evden çıkıp arabaya, ömerin yanına biniyorum. Ve arabayı eve sürüyorum. Eve geldiğimde herkesin ömerlerde olduğunu gördüğümde şaşırıyorum. Arabayı parkedip yanlarına gidiyoruz.

"Nerdeydin Selin?!"

Doruğun sorusunu yanıtsız bırakıyorum.

"Iyi be ne halin varsa gör."

Doruk villadan çıkıp gözden kayboluyor. Bende daha fazla kimseye hesap vermemek için eve çıkıyorum.

-Doruk-

Bu ali cidden fazla olmaya başladı. Birinin ona geldiği yerin tozlu dere olmadığını burda onun atarının geçmediğini göstermesi gerekiyor. Telefonumu çıkarıp bizim çocuklara mesaj atıyorum. "Örnek eve gelin. Herkesi orada göreceğim. Hemen!"

-Ömer-

Geldiğmizden beri annemin azarını işitiyorum. Kadın bir susmak bilmedi. Ne olmuş eve geç geldiysem. Daha fazla annemi ve azarını dinlememek için yerimden kalkıyorum. Arkamdan bir sürü şey söylüyor fakat ben duymamazlıktan geliyorum. Taki telefonu çalana kadar. Birden bir çığlık kopuyor evde. Anneme döndüğümde elleri ağzını kapatmış şokta olduğunu görüyorum. Hemen annemin yanına gidip ne olduğunu soruyorum.

"A-anne noldu? Ne konuştun? Anne kim di o? Ne dedi?"

"Ö-ömer ör-örnek evde yangın çıkmış"

"Ne!?"

Artık bu hikayeye ben ve sizler devam edeceğiz.

Yorumlarınızı bekliyorum.

-Si-

Tozlu Yollar +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin