Episode I: MELON

61 8 4
                                    

Bölüm1: KARPUZ 🍉

Multimedia: Başka Şehir Dostları :)

☆ " Sanki hüzünle harmanlanmıştı yüzü ve mükemmel bir portre yaratılmıştı. "

Çalınan kapıyla yayıldığım koltuktan doğrularak kapıya ilerledim. İpek dönem ödevinin başından zaten kalkamazdı, bu yüzden çalan kapı sesinden daha fazla rahatsız olmaması için elimi çabuk tutmuştum. Kapıyı açtığımda Serkan hızla yanaklarıma öpücük kondurup neşeyle içeri geçmiş, neşesi bana da geçerken beni gülümsetmişti. Bilirsiniz, eğer bir ev arkadaşı ile yaşıyorsanız ev işlerini paylaşmak zorundasınızdır. Yemek ve temizlik gibi... Bizde İpek ile birlikte işleri bir haftaya paylaştırırdık ve nasıl olduğunu bilmediğim şekilde Serkan, benim yemek günlerimde hep burada biterdi. Oysa bırakın yemek yapmayı, mutfağa adım atmamıştı Ilgaz Aykan. Tabi bu, sadece onun için geçerliydi. Ben bu şehire geldiğimden beri sadece Ilgaz'dım. Başka şehir masalımın başlagıcı olan ilk bir haftamı teyzemin yanında, onunla vakit geçirerek sonlandırmıştım. Teyzem evdeki prensesliğimi bana unutturmuş, adete usta bir aşçıya çevirmişti beni. Hergün farklı tatlar öğrenmiştim. Bunların kimisi göz zevkine hitap eden süslü yemekler olsa da, en çok tercih ettiklerim pratik öğrenci yemekleriydi. Teyzem bana birçok şey katmıştı kısacık bir haftada. Serkan'ın ardından bana bakmaya ya da selam vermeye gerek duymadan, içeriye her zamanki sabit soğuk yüz ifadesiyle Doğu girdi. Ona gözlerimi devirirken son olarak içeriye sevimli yüzüne güzellik katan gülümsemesiyle Ada girmiş, salona yönelmeden önce bana sarılmayı da ihmal etmemişti. Tekrardan yüzüme yerleşen gülümsemeyle birlikte kapıyı kapatıp salona ilerledim. İpek onları selamlarken aynı zamanda da feci yorgun görünüyordu yine de yorgun yüzündeki gülümseme, onların gelmesine sevindiğini gösteriyordu.

Tekrar koltuğuma oturduğumda Serkan gecikmeden beklediğim hamleyi yaptı. Kendini yanıma fırlatıp yan tarafımı çökerttikten sonra "Ilgaz... Cennetimin bağı." Dedi cilveli bir sesle. Evet çokta güzel cilve yapıyordu kereta. Gülmemek için yanağımın içini dişlerken, bakışlarımı televizyondaki reality şovdan çektikten sonra kaşlarımı kaldırıp 'ne?' dercesine kafamı salladım. "Ne yemekler yaptın yüce dağım?" Dedi konuya bir yerden girerken. Az sonrada bana kendini acındıracak ve ona masa kurmamı sağlayacaktı, rutin şeylerdi bunlar. Ama maalesef bugün şanssız günüydü. Kafamı iki yana sallayıp üzgün bir ifade takındım "Yemekler bitti yalnız." Yüzüne göre küçük olan gözleri whatsappdaki lacivert şaşkın emoji gibi irileşirken ayağa fırlayıp bağırarak mutfağa koşmaya başladı "Neeeee?!" Hepimiz ona gülmeye başladığımızda, onun mutfaktan gelen boş tencereleri açıp kapama sesleri kahkahalarımı daha da arttırmıştı. En sonunda tencere sesleri kesilip içeriye dudağını sarkıtarak girdiğinde ben dudaklarımı birbirine bastırıp omuz silkmiştim. İçeridekilerse onun bu haline gülmeye devam ediyordu. Gidiş yolunda gördüğü pamuk şekeri annesinin 'dönüşte alırız' diyerek kandırdığı, dönüşte bitmiş olduğunu gördüğü pamuk şekerlerle hayal kırıklığına uğramış çocuk gibiydi. Fazlaca vicdanlı olduğumdan, bu 'üzgün çocuk' ifadesi beni de üzmüş, içimde bir yerlere dokunmuştu. Hayal kırıklığına uğramış penguen adımlarıyla mutfaktan salona doğru gelirken, bende yerimden doğrulup mutfağa geçtim. Parmak uçlarımda kalkıp, üst dolaptan bir tava çıkarırken saniyesinde Serkan dibimde bitmişti. Parmak uçlarımla geri mutfağın parkesine inip, tavayı ocağın üstüne koyduktan sonra yan taraftaki yağı aldım.

Bir yağ akıttığım tavaya bir bana bakarken "N'apıyorsun dağların en yücesi?" Dediğinde kıkırdadım. Onun gibi yağlı sözcükler kullanarak "Asil kanıma yemek." Diye yanıtlarken bir yandan da ocağı hafif yakıp yağ akıttığım tavayı üstüne koymuştum. Yanağıma hunharca bir öpücük kondururken sesini içeriye duyulsun diye yükselterek nispet yapar gibi konuştu

Başka Şehir YalanlarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin