Bu aralar araba sürmeyi öğrenmeyi iyice kafama koymuştum . Dün babamla biraz calısmaya çalışmıştık fakat babam yanımdayken heyecanlanıp elim ayağım birbirine dolaşıyodu. Bu yüzden babamdan habersiz dışarı çıktım ve şu an arabayla otobana çıkmak üzereyim. Aklım otobana çıktığım an dank etti. Lan ben daha düz yolda zor sürüyom. Otoban ne yhaaa.
Ben telaşlı bi şekilde yola bakarken ilerde kırmızı ışık yandığını gördüm. Eyvah!!! Arabanın altındaki pedallarda göz gezdirmeye başladım. Hangisi frendi bunların.!!!
Ben hatırlama çalışıyoken güçlü bir sarsıntıyla kafamla götüm yer değiştirdi. Ben çarptığım kafamı okşarken ne oldu diye bir yandanda camdan dışarıya bakıyordum. Arkasına bodoslama girdiğim son model siyah ve lüks arabaya bakarken -gerçi artık lüks demek pek doğru sayılmaz. Resmen arabanın götü içeri göçmüştü.- Ve ondanda önemlisi benim arabam, yani babamın arabası ... Arabamızın ön tarafı ikiye katlanmıştı ve dumanlar çıkıyordu.
Arabanın kapısının açıldığını ve içinden birisinin çıktığını gördüğümde avcumun içini tırnakladım. İşte şimdi sıçtım...
Arabadan çıkan çocuk arabasına hayretle bakarken bende kapımı açtım ve dışarı çıkıp anında yalvarmaya başladım...
"Noluuuuuurr, babama söyleme. "
Çocuk gözlerini arabasından alıp bana çevirdiğinde.
"Ne babası yhaa, kızım arabamı göçerttin farkındasın demi. Arabanın arkası haşat olmuş sen hala ne derdindesin!!! "
Anında çirkefleşip.
"Ölüm derdindeyim!!! Pardon ama benim kıçımı kurtarmak senin arabandan daha önemli. "
Çocuk bana hayretle ve küçümseyen gözlerle baktı. Ardından tekrar arabasına döndü.
"Bunun masrafını sen ödiyceksin. "
Bu sefer hayretle bakan taraf bendim.
"Neeee!!! Kim dedi sana kırmızı ışıkta dur diye. "
Tamam, işte şimdi saçmalamıştım. Çocuğun sinirli bakışları altında daha fazla ezilmemek için hemen çocuğun t-shirt ünün altından tutup sündürürken.
"Abi benim etim ne budum ne. Ben nasıl ödeyim bunun parasını yhaa. Yapma gözünü seveyim. Zaten araba sürmesinide bilmiyorum. Hiç bilerek çarparmıyım ben senin arabana. "
Dudaklarını sinirle yaladı ve t-shirtünün ucunu ellerimden kurtarıp.
"Bide ehliyetsiz araba kullanma ha? "
Kahretsin.,popomun bir yanağını kurtarmaya çalışırken diğerini riske atıyordum. Bu sefer çocuğun ayaklarının altına oturup diz çöktüm. Sonrada olası bir ihtimalle.
"Beni polise vermezsin demi!!! "Diye nerdeyse böğürdüm. Üzerimdeki endişe ve yorgunluk -birazda göt korkusu- yüzünden sesim çatallı çıkmıştı.
Çocuk gözlerini sıkıca kapattı. Ukalaca
"Yüzüme karşı böğürmezsen... "Derken. Bende içimden bunu kendime tembih ediyordum. Normalde olsa bu çocuğa hakkını bildirirdim ama şu an olay çok farklıydı. Şu an olay benim kıçımı kazasız belasız çizik dahi hatta bir kızarıklık dahi almadan kurtarabilmemdi.
Çocuğun ayaklarından destek alarak dizlerimin üzerinde durduğum için. Çocuk bir adım gerilediğinde tam yüzümün üstüne çocuğun ayaklarının dibine düştüm. Offf yhaa... Kıçım yüzünden nelere katlanıyorum. Bunların hepsi senin için kıçım.
Asfalta yapışmış olan yüzümü ellerimin desteğiyle yerle olan bağından ayırdıktan sonra bakışlarımı çocuğa çevirdim. Bir eliyle telefonunu kulağına yaslamışken bir eliylede kafasının arkasını kaşıyordu.
Ben yerden doğrulduktan sonra çocukta telefondaki kişiyle olan konuşmasını bitirip ,telefonunu pantolonunun cebinin arkasına koydu. Ardından beni umursamadan yanımdan geçip arabasını incelemeye başladı. Bende bizim arabanın kaportasında gözlerimi gezdirmeye başladım. Eheheh... Babam ağzıma sıçıcaktı.
Sonra birden çocuk arka cebinden tekrar telefonunu çıkartıp iki arabanında karşısına geçti. Tam arabaların fotoğrafını çekicekken bende güzel çıkayım diye poz verdim. Çocuk telefonunun ekranına bakarken soğuk bakışlarını bana çevirdi.
"Çekilmezmisin.. "
Verdiğim pozdan normal insan halime büründüm.
"Çekilirim canım, neden çekilmeyim. "
Ben arabaların yanından çekildikten sonra çocuk her açıdan arabaların fotoğrafını almaya başladı.
Bende ayağımla ritim tutarken gözlerimi yolda gezdiriyordum.
Ne zaman bitecek bu kabus. Aaa... Dur bi dakika şu an ben bir rüyadayım değil mi? Yoksa benim bu durumda olmam imkansız.! Rüyada olup olmadığımdan kendime bir tane çimdik attım. Ama çimdiği çok sert atmıştım . Acıyla inlediğimde ,umursamaz gözlerini bana çevirdi.Felç kalmışım gibi gülümseyerek el salladım. Ama karşılık alamadım. Gözlerini devirip tekrar telefonuna bakmaya başladı.
Bir süre sonra önümüzde bir çekici durdu. Ben daha ne olup bittiğine bakamadan çokran arabaları çekicinin arkasında buldum. Ve tamirciye gittik. Adama anında " ne zamana kadar çıkar" diye sormuştum. Adamda " 2 güne kalmaz çıkar" demişti. Ben o sırada çoktan isyana bağlamıştım. 2 gün boyunca babamı nasıl evde tutucaktım. Hadi onuda geçtim 2 dakikada bir sürü masrafa girmiştim. Nasıl ödiycektim ben onları.
Çocuk yanıma geldiğinde hemen bakışlarımı ona çevirdim.
"Durumları nasıl? "
Bana hayretle baktı.
"Acile hasta yatırmadık farkındaysan. "
Bunun bende farkındaydım herhalde, yani deil mi?, öyle olmasını umuyorum çünkü bu çocuğa daha fazla rezil olmak istemiyorum.
Birden beni orda çiftetelli oynatacak bir şey söyledi.
"Arabaların masraflarını ödedim. "
Birden kendime hakim olamadım ve yine böğürdüm.
"Yemin et!!! "
Gözlerini yeniden sıkıca kapattı.
"Paramı geri çekmemi istemiyosan bir daha karşıma çıkma. "
Çocuğun bu sert sözlerinden sonra yutkundum. Sen paranı geri çekmede gözünü seveyim gerisini ben hallederim.
Başımı hızlıca aşağı yukarı salladım ve bir 'görüşürüh bacom' demeden gitti. Gerçi bana bir daha karşısına çıkmamamı söylemişti ,yani söyleseydi bile çok mantıksız olurdu.
Daha fazla olduğum yerde dikilmedim ve evime doğru ilerlemeye başladım...
-----
Arkadaşlar ilk bölümü nasıl buldunuz yorumlarınızı bekliyorum... Ve aynı zamanda ilk bölümü beğenenler alttaki küçük masum yıldıza basmadan geçmesin...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YEMİN
Teen FictionGece :Saf, masum, korkak, şapşal ve güzel... Çağan: Umursamaz, megolaman, karizmatik, yakışıklı ve çaresiz... Bu iki insanın birbirlerine yaşattıkları ve yaşatacakları. Birbirlerine olan nefret ve aynı zamanda da birbirlerine besledikleri sevgi ve...