Myungsoo
"Tanrı, güneşi her gün yeniden doğdurarak,bizi mutsuz kılan her şeyi değiştirmemiz için zaman tanıyor bize. Oysa biz her gün, böyle bir zamanın bize bağışlandını görmezden geliyoruz.."
Woohyun'un dilinden bu cümleler dökülürken kitabı okuduğunu sert bir sekilde kitabı kapattığında anlamıştım.
"Paulo Coelho ha? Aslında bugün bu yazar seni anlatıyor."
10 saniyeliğine de olsa uzandığım yerden tavanı seyretmeyi bırakıp başımı hafifçe sola çevirdim. Kitabı nazik bir hareketle rafa yerleştirip göz ucuyla bana baktı.
"Jiyeondan sonra dikkatini sonunda birşeyler çekebildi."
Jiyeon... Kalbim tekrar hızlıca atmaya başladı. Zaten aklımdan hiç çıkmıyordu birde bir başkasından duymak bu beni epey heyecanlandırmıştı.
Öyle dalmışım ki Sang Bum'un ayak sesi beni korkuttu.
"Dostum daha ne kadar üst katta takılacaksınız. Hayır anlamıyorum aşk acısını kitap okuyarak mı yenecek?"
Sang Bum bunları söylerken, Min Ki elindeki şarap şişesiyle etrafında dondu ve işaret parmağını havaya kaldırdı. Yerinde zıplayarak
"Parti, kızlar ve parti derim ben!"
Değildi. Bana göre değildi. Son bir kaç yılda bunu zaten denemiştim ne kadar doğru olabilirdi ki?
"Hayır anlamıyorsun Min Ki senin sorunları çözme şeklin cok yanlış!"
Min Ki kahkaha patlattı.
"Senin çok mu doğru Myung baksana kız bin beter olmuş. "
Suratım düştüğü esnada Min Ki özür dilercesine baktı.
"Yoldan çıkmış olanı yola getiremezsin. Bu onun seçimiydi"
Sang bum , Min Ki'nin üzerine dogru yurudu.
"Senin sebeplerin nelerdir? Sen niye yoldan çıkıyorsun. Hayır anlamıyorum ki birtek acıyı dindirme yöntemi bu mu yani? Sex ve uyuşturucu mu?"
Woohyun alkışlamaya başladı.
"Diyene bak kabul edelim bu tayfa hepsini denedi. Sadece ben ve sende alışkanlık yaptı."
Birden kapi çalma sesi gelince herkes aynı anda Min Ki'ye baktı.
Min Ki ellerini havaya kaldırarak.
"Yakalandım Sorry"
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Kapı çaldıktan sonra ev dolup taşmıştı. Hepimiz salona inmiştik. Ben hariç herkes gayet mutlu gözüküyordu. Bu parti benim için miydi cidden anlamamıştım ama zaten önemi yoktu. Şikayetçi olan Woo hyun ve Sang Bum bile kızlarla dans ediyordu.
Mutfaga doğru ilerledim ve burda da bir grup çiftin tezgahın üstünde işi pişirmeye çalıştığını gördüm. O an kan beynime sıçradı ve jiyeonun o adamın kucağında olduğu an aklıma geldi. Sanki o kız jiyeondu ve onu korumam gerekiyordu.
"Burası benim evim! Kalk o tezgahtan!"
Pek umursuyor gibi değillerdi. İçimde biriken tüm öfkeyle çocuğun kolundan tutup yüzüne yumruk attım. O sırada kızlar çığlık atmaya başladı.
Sebebi ise çocuğun yerdeki kırılmış bira şişesine yüzünün gelmesi oldu. Bir an da sendeledim ve ne hale geldiğime baktım.
Min Ki'nin sesiyle irkildim. Mutfak kapısından herkes girmeye başlamış manzaraya bakıyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Üvey Annem (Myungyeon)
Short StoryMerdivenlerden aşağı ağır adımlarla iniyordu gayet iyi bir fiziği vardı ve tipik zengin koca avcılarına benziyordu babamla aralarında baya yaş farkı vardı ki bu fiziğinden bile beliydi. Merdivenlerden indiğinde saçını geriye savurdu ve bana bakıp gü...