Uyandım. Her zamanki gibi hiç birşey yemedim. Sarpı aradım.
-Sarp ağabey. Evde misin? Biraz gezelim mi?
-Gezmek mi? Ne nereye?
-Ne oldu? Bir sorun mu var?
-Yo-yok ama nereye gideceğiz?
-Kafe bizim oralarda ki.
-Ben biraz yo-yorgunum.
-Ya gel hem kafa dağıtırsın.
-Pe-peki.
Sanki bir sorun vardı. Neyse neyse bir saat sonra yola çıktık Sarp ağabeyle birlikte. Bir kafeye oturduk. Sarp ağabeyin beti benzi atmıştı adeta. Susuyordu. Ona soru sorduğumda cevap vermiyordu. Garson geldi.
Bana:
-Efendim. Birşey ister misiniz?
-Bilmem.
-Sarp ağabey birşey ister misin?
Dedim ama cevap vermedi. Sarp ağabey resmen ölü gibiydi. Yüzü soluk, gözleri şişmiş, dolmuş ve yutkunuyordu.
Garson:
-Efendim kimle konuşuyorsunuz?
-Nasıl? Karşımdaki ağabeyimle konuşuyorum.
-Efendim. İyi misiniz? Karşınızdaki sandalye boş.
-Ya dalga geçmeyin lütfen.
Garson durdu. Ve patronun çağırdı. Durumu anlattı. Patron bana bağırarak.
-Defol kafemden. Kafemde senin gibi şizofrenlere yer yok!
Sarp ağabey ağlayarak koştu.
Zar zor buldum ve yanına gittim.
-Ağbi neler oluyor?
-Ba-bak ben gerçek değilim. Sen-senin uydurmanım.
-Nasıl? Ben şizofren miyim?
-e-e-evet...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YALNIZ KÖŞK
Teen FictionKocaman bir köşkte yalnız kalsan neler olurdu? Ufak tefek gerilimler, genç kurgu ve macera. Oku. Pişman olmayacaksın.