BAEKHYUN~CHANYEOL
Baekhyun önünden hızla geçen Suho ve Lay'e kıkırdayıp odasına doğru çıktı. Yerde yatıp sızlanan Chanyeol'ün karşısındaki koltuğa bacaklarını açıp oturur ve kollarını dizlerine koyup Chanyeol'ün yüzüne yaklaşır.
"Chanyeol... Görüyorum bu sefer tekmelenen sen oldun..."
Chanyeol sinirle soluk alıp verirken konuşur.
"Siktir git Baek!"
Baekhyun kahkaha atıp ayağı ile Chanyeol'ü ayağının ucu ile dürter.
"Dostum benim evimdesin ve benim odamdasın..."
Chanyeol Baekhyun'a bakarken gülümseyip Baekhyun'un bacağından kendine çekip krem renkli halıya yatırır ve üzerine eğilip kollarını tutar.
"Senden nefret ediyorum Byun Baekhyun..."
Baekhyun'un dudaklarını öpüp yavaşça kalkar ve topallayarak ahşap merdivenden inmeye başlar. Baekhyun gözünden akan yaşlarla Chanyeol'ün arkasından ilerleyip yürümeye çalışan Chanyeol'ün arkasından sakladığı hediyelerini kafasına atmaya başlar.
"Lanet olsun Chanyeol! Orospu çocuğunun tekisin! Umarım o kıymetli sikin bir tarafına kaçar! Uçkuruna düşükün piç! Senden... Senden nefret edemiyorum gerizekalı! Gülümsemen geliyor gözümün önüne! Neden yapıyorsun bunu?! Neden?!"
Baekhyun yorgunlukla yere oturup bağrarak ağlamaya devam ederken Chanyeol eşikte durup derin nefes verir ve konuşur.
"Seni sevdim Bacon... Tahmin edemeyeceğin kadar çok saf bir sevgi ile... duruşun... bakışın... gözlerin... dudakların... ellerin... sanki benim için yaratılmışsın Bacon... Ama biz olamayız..."
Arkasını dönüp Baekhyun'a bakar.
"Üzülmen umrumda değil Baekhyun benim yanan içim kadar değildir içinin yanması... Senden nefret ediyorum çünkü...
Herkese saf olarak gösterdiğin o kalbin siyahlar içinde kaybolmuş..."
Arkasındaki kapıyı kapatıp terlikleri ile topallayarak arabasına doğru ilerler.SUHO~LAY
Lay Suho'nun gözlerine bakıp başını olumsuz anlamda sallar ve tebessüm eder.
"Sonra Suho... Belki başka zaman..."
Gelen taksiyi durdurup hızla biner ve gözden kaybolur. Suho ardından bakarken ayaklarını sürükleyerek boş sokakta ilerler. Birşeyler olurken birşeyleri bilmemesi... Yalnız olduğunun mu umursamaz olduğunun mu kanıtı... Ya da konuşacak değerde biri olmadığının... Kendi kendine başını sallarken gördüğü kırtasiyeye girip güzel bir defter ve kalem alıp şehrin tepesine çıkmak için taksiye biner dışarıyı izlerken uzun süren yolculuk ile parayı verip güzel bir banka oturur ve önündeki masaya yeşil defteri açıp yeşil renkteki kalemi temiz sayfaya bastırır."Tam olarak bugün...
Güzel bir hava, mutlu birkaç insan...
Ben onları izliyorum...
Yeşil çimenler çıplak ayaklarımda dolaşırken yüzümde hafif bir tebessüm oluşuyor...
Yeşil...
Huzur veriyor...
Aşık olduğum adamı hatırlatıyor...
Güzel yüzlü minik unicornumu hatırlatıyor yeşil...
Elimde olsa onun için ormanda bir ev yapıp oraya kitlemek ve onun için yemek yapıp, güzel hikayeler anlatmak isterim...
Aşkımı söylemek isterdim...
Kalbinden öpmek isterdim..."Önüne oturan adam ile defterini kapatıp karşısındaki adama gülümser ve başı ile selam verir.
"Herşeyi hallettin mi?"
Adam başını hafifçe sallayıp onaylar.
"Herşey tamam... Tek sorun o..."
Suho gülümseyip başını olumsuz anlamda sallar.
"Siktir etsene...
Planı siktir et...
Baekhyun'u siktir et...
Chanyeol'ü siktir et...
Annemi, babamı, abimi...
Herşeyi siktir et!
Ölmek istiyorum! Tekrar bu lanet yere gelmek istemiyorum! Kendi küçücük alanımda sıkışıp ölmek istiyorum! Ama Lay... Yixing... Unicorn... onsuz ölmek istemiyorum...
Onsuz yaşamak da istemiyorum...
Onsuz nefes almak istemiyorum..."
Karşısındaki adam başını olumsuz anlamda sallayıp arkadaki arabayı gösterir.
"Gidelim Suho..."~~~~~~~~~~
Aşk...
Tıpkı insan gibi...
İyi ve Kötü olarak ayrılıyor...
Şanslıysanız şuan gökyüzünü izliyorsunuz...
Şansızsanız...
Üzgünüm...
Sevgilinizin elini tutuyorsunuz...
~~~~~~~~~~~23.10.2014
Chanyeol neşeli bir şeklide Baekhyun ile buluşmaya hazırlanırken üzerine beyaz puantiyeli mavi gömleği geçirip göğsüne vurdu.
"Seksi Channie~"
Baekhyun'un taklidini yapıp dil çıkartır ve altına beyaz dar pantolonu geçirip mavi capi ters bir şeklide başına takıp aynadaki yansımasına gülümser.
"Baekhyun üzerine atlayacak Chanyeol!"
Baekhyun un hediyesini alıp hızlı adımlarla aşağı iner ve dışarı çıkacağı zaman masanın üzerindeki dosyayı eline alıp yavaşça açar ve karşısına çıkan resimlere nefes vererek bakar ve başını olumsuz anlamda sallayıp yere atar ve dışarı çıkıp hızla Baekhyun ile buluşmaya gider..Bitti...
WU YIFAN~HUANG ZİTAO
-Sizce TaoRis yazmadan bir hikayeyi bitirir miyim?-Tao, Kris in beline hava alanında atlayıp elini havaya kaldırır ve bağırır.
"Gidelim EjderAdam! Kaçır beni!"
Kıkırdayıp Kris in boynuna sarılır ve valizleri taşıyan Kris in yanağını kocaman öper.
"Ejder Adam seni uçuracak sevgilim ama başka yerde..."
Yüzünü kızaran Tao'ya gülümseyip sırtında hoplatıp havaalanından yavaşça çıkartır ve gelen arabaya valizleri yerleştirir.
"Kore'yi özlemedim Wu..."
Kris in boynuna daha fazla sokulurken Kris in boynundaki evlilik yüzüklerini okşar. Kris Tao'yu arabanın üzerine oturtup dudaklarını Kris in dudaklarına bastırır.
"Korkma sevgilim... Ben burda olacağım..."
Tao yu kucağına alıp öne oturtur ve sürücü koltuğuna geçer.
"Korku değil Wu..."
Nefes verip Kris in yüzünü inceler ve kocaman gülümser.
"Seni seviyorum..."
Kris kırmızı ışıkta durup Tao nun yanağını öper ve gülümser.
"Bende seni seviyorum Panda..."
Arabayı tekrar çalıştırıp küçük eve doğru sürer ve yaklaştıklarında Tao ya döner.
"Arabada beni bekle... İçeri ben taşıyacağım..."
Tao hafifçe başını sallayıp onaylar ve Kris in valizleri taşıyıp yanına gelmesini izler. Kollarını uzatıp Kris in boynuna sarar ve belini saran kollar ile bacaklarını Kris in beline dolayıp başını omzuna koyar.
"Pandan acıktı Wu..."
Kris gülerek kapıyı kapatıp eve girer.
"Ne zaman doydu benim Pandam..."
Soru olmadığı belli olan cümle ile mutfağa girip Tao'yu masaya oturtur.
"Ne istiyorsun bakalım? "
Kollarını sıvazlarken gülümser.
"YEMEK!"
Heyecanlı ses ile gülerken başını sallar.
"Sana yemek yapacağım sevgilim..."
Malzemeleri dolaptan çıkarırken bir yandan da şarkı söyleyen Tao'yu dinler.
"Wu... Kimler biliyor burda olduğumuzu? "
Kris başını olumlu anlamda sallar.
"Annem ve babam... seni onlarla tanıştıracağım..."
Tao yüzünü buruşturup ayaklarını olumsuz anlamda sallar.
"Annen beni sevmiyor Wu!"
Kris ciddi bir ifade ile konuşur..
"Evet..."
Tao sinirle sahte meyveyi Kris'in sırtına atar ve ağlamaya başlar. Kris gülümseyerek dönüp yaptığı kızartmadan Tao nun dudaklarına koyar ve alnını öper.
"Ben seviyorsam seni... Onlar da sevecek sevgilim.."
Kris gülümseyerek Tao nun gözlerine bakarken dudaklarını birleştirir.Y/n:
Ay yazdım sonunda bir bölüm...
Güzel okuyucularım azaldı ama yine de yazmak istedim...
Nasış oldu bilmiyorum uzun zamandan sonra paslandım...
Umarım beğenirsiniz...
Sizi seviyorum! ~♥
AŞKLA KALIN!