- İlk tanıtım videosu multimedyada artık *-* İzleyip görüşlerinizi belirtmenizi rica ediyorum nar çiçeklerim! ☺ 🌼
- İkinci tanıtım da eklendi!
~ I ~
O Felicia... Kendini yalnız zifiri karanlıklarda gösteren çekingen bir yıldızın sönük ışığı gibi o...
O Felicia... Ailesi kendi gözleri önünde hiç acımadan katledilmiş, onlardan geriye hiçbir şeyi kalmamış, tek bir hatırası bile olmayan zavallı.
Hayal meyal hatırlıyordu olanları, güneş tam tepede pırıl pırıl parlıyordu olan her şeyin kasvetine rağmen. Babası, abisi ve küçük kardeşi tek tek çıkarıldı meydanın ortasındaki olabildiğine yüksek standın üstüne. Annesi tam yanındaydı, bir eliyle, onun kolunu tutuyordu sıkıca. Diğer elinde ise kırmızı işlemeli siyah bir mendil vardı, gözlerinden azgın bir nehir gibi akan amansız yaşları silmek için. Meydan tıklım tıklım doluydu, herkes kötü şeyler söyleyip standa ellerindeki şeyleri fırlatıyorlardı.
Daha çok küçüktü Felicia, ne olduğunu anlamaktan aciz annesine bakıyordu. Onu hiç böyle görmemişti, hemde hiç. Yanında kolundan tutan zırhlı bir adam vardı, annesinin canını yakıyor olmalıydı.
Boş boş etrafa bakarken beyaz cüppeli bir adam çıktı standa, o anda annesi daha beter ağlamaya başlamıştı. Adam babasının yanına gelip kulağına fısıldadı, ardından geldiği yere doğru yürüdü. O gider gitmez babası ve kardeşlerinin boyunlardan asılı olduğu standın altı açıldı büyük bir gürültüyle. Bir anda nefesleri kesildi, onlar çırpınmaya başladığında altı yedi yaşlarındaki bir kız hayatının en acı sahnesine tanık oluyordu.
Ayakları yerden kesilince annesi kendini yere atmıştı, siyah elbisesi toz içinde kalmıştı, elini bırakması ile babasına doğru koştu elinden geldiğince Felicia. Kalabalığı yararak onlara yaklaşıyordu ki kolundan öldüresiye bir acı hissetti, iri yarı bir adam onu yakalamış olmalıydı, gerisinde annesinin çığlıkları ve o tarifsiz kokuyu hatırlıyor artık, başka bir şey yok...
O Felicia, kapkara gökyüzünün altında parlayan dolunayın önünde yemin ediyor, intikamını alacak. Ailesini kanlar içinde bırakan soysuzların sonunu tek tek getirecek. Hepsini bir bir yok edecek.
O Felicia, bugün Arşidüses teyzesinden bir mektup geldi kapalı tutulduğu yere. Yirminci yaşı
için sanmıştı o, ama değilmiş. Viyana'ya, başkente gidecekmiş...Saraya girdiğinde gördüğü büyük salonun en şatafatlı köşesinde oturup ona bakan Cerise teyzesi olmalıydı, onu tanımıyor bile. Onun yanındaki ise müstakbel eşi...
O Felicia, Felicia d'Amboisse. Artık Avusturya İmparatorluğunun yegane arşidüşesi.
Şimdi intikamını almanın vakti geldi. Hepsinin kalplerini elleriyle sökecek, nefeslerini kesecek bir bir. Onlara, ailesine bunu reva görenler ona ölmek için yalvaracaklar!
"İntikam için durmuş kalbimin aşk için yeniden çarpacağını nereden bilebilirdim ki?"
~ II ~
Bir tohum, çaresizce toprağa düşmüştü. Avusturya'nın kanlı topraklarında filizlendi her şeyden bihaber. Günahsızdı nar ağacı, ilk çiçeği açtığında boyadı göğün mavisini kırmızıya. Lakin hırçın toprak izin vermiyordu nar ağacına, bir bir döktürdü hayat kokan nar çiçeklerini ve kuruttu onu acımasızca. Geri dönmeksizin.
Felicia d'Amboisse... O bir nar çiçeği. Ailesi, d'Amboisseler, Avusturya topraklarına düştü bir zamanlar. Onlar filizlenirken bu kanlı topraklarda o çoktan kaderine boyun eğmişti çaresizce. Bir gün uyandığında yaka paça götürüldü Felcia şehir meydanına, babası ve biçare kardeşlerinin idamlarını izlemek için. Gözlerinden düşen birkaç damla yaş ile boyandı Felicia'nın dünyası katran karasına. Nar ağacının biçare çiçekleri gibi o da koptu dalından, düştü kanlı topraklara...
Ailesinden geriye kalanlarla avuturken küçük, narin kalbini bir anda onları da kaybetti Felcia. Kapatıldı zifiri karanlık bir kuleye, sürüldü Avusturya'nın en uzak vilayetine.
Günler, aylar, yıllar geçiyordu acımasızca... Teyzesi Cerise, onun için kaderini yavaş yavaş dikiyordu kapkara kumaşlardan. Düşünecekleri, hissedecekleri, yaşayacakları hazırlanmıştı. Yirmisine yaklaştığında teyzesi emir verdi, Viyana'ya getirildi.
Cerise yeğeninin hiçbir şey bilmediğinden emindi, yıllardır onu ilaçlarla avutturuyor, hakikati görmesini engelletiyordu. Ama hesaba katmadığı bir şey vardı, Felcia o ilaçların tadına hiç bakmamış; dününü, ona yapılanları, başına gelenleri unutmamıştı. Ve bir şeyi daha, nar çiçeklerinin taptaze kokusunu...
"Geliyorum... Kendi hikayemi yazmaya ve bu güne dek yazılanları bozmaya!"
*****
Lütfen kütüphanelerinize eklemeyi unutmayın!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nar Çiçeği: "Bir Devrin Külleri"
Ficción histórica"Aşk, zehirlerin en tesirlisidir." Küçük bir nar tohumunun kanlı topraklardaki hazin hikâyesiydi Felicia'nınki. Kilit altında geçen sekiz koca yılın ardından teyzesi Cerise'nin bir emriyle apar topar getirildiği Kan Sarayı'nda hayatta kalmak hiç de...