Kayıt

70 3 2
                                    

Bir an binaya bakınca korku filminde gibi hissettim kendimi. Güneşi saklayan bulutlar, altında yeşil rengini ortaya çıkarmakta zorlanan çimenler.. Ben neden burdaydım. Hala olanları kavrayamamıştım. Tek korkum kimsenin bana inanmamasıydı. Bu da gerçekleşince, daha ne kadar kötü olabilir ki diye düşünüyordum. Teyzem arkasını dönüp omzunun üstünden bana baktı. Küçümser ve korku dolu bir bakıştı. Bana yaklaştı;
-Bu işi gerçekten zorlaştırmak istemezsin. Anlıyorum diyemem seni. Ama bunu benim yerime polislerin yapmasını da istemezsin.

Nerdeyse antika gibi görünen kapıdan girdikten sonra, ağır ahşap bir masanın yanında dikilen kadın karşıladı bizi. Önce beni süzdü. Sonra gözlerime gelince durdu;
-Merhaba. Hmm, nasıl yardımcı olabilirim?
Teyzem şüpheli bakışlarının ardında derin bir nefesle araya girdi;
-Biz kayıt için geldik. Doktor Grand'ın size söylemiş olması gerek.
Kadın bir an olsun teyzeme bakmamış, bakışlarını benden ayırmamıştı.
-Bu durumda sen Clarie Emilson olmalısın. İlk evrak işldöndü. halledelim.
-Peki.
Teyzem kadınla konuşurken bir nevi müfettişmiş gibi davranıyordu. Tonlarca tel toka takılmış saçı onun bu tavırlarını destekliyordu. Ortamdaki gerginlik biraz daha sürdükten sonra müdür odasına girdik. Teyzem hemen ona atılıp adamın elini sıkmak için adama yapıştı. Sonra eteğini düzeltip oturdu. Bense ayakta durduğumun farkında değildim. Teyzem gözlerini büyütüp bana bakana kadar. Onu fark ettiğimi anlayınca gözleriyle karşısındaki ince sandalyeyi işaret etti. Müdür kısa bir sessizlikten sonra bana döndü;
-Clarie, hoşgeldin seni bu rehabilitasyon merkezinde ağırlamaktan onur duyarım. Buranın kuralları var. Ama zamanla alışacaksın. Sana ayrıntıları doktorun anlatacak. Teyzen kayıt işlemlerini hallederken Bayan Valant sana odanı ve kıyafetlerini gösterecek.
Olayın ciddiyetini anca fark etmeye başlamıştım. İçimi yeni bir korku kaplarken bunun kısa sürmesini umdum.
-Ne kadar burada kalacağım?
-Ah bu sana bağlı sevgili Clarie. Ne zaman hazır olursan.
Dedi ve bana baktı. Derin bir bakıştı. Ağızını tekrar açtı;
Bu arada tekrar Daniel Valley'e hoşgeldin.

Bayan Valant üstünde altın renginde metal harflerle 39 yazılmış kapıyı açtığında burnuma sabun kokusu geldi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bayan Valant üstünde altın renginde metal harflerle 39 yazılmış kapıyı açtığında burnuma sabun kokusu geldi. Yaşlı bir kadını ziyarete gelmiş gibi hissettim. Bayan Valant bataniyenin üstünde katlı duran elbiseyi açtı ve üstüme tuttu;
-Bu sana tam uyar.
Ben kıpırdamadan üstümü çıkardı. Ve elbiseyi geçirdi. Elbise kirli beyaz rengindeydi. Üstünde mavi ve yeşil renkte Daniel Valley yazıyordu. Elbisenin içinde kalmış sarıya dönük kumral saçlarımı çıkardı ve sıkıca topladı;
"-Bunlar çok uzun buraya uygun değil. Kesmemiz gerek." dedi fısıltıyla.
-Hayır. Bunu yapmayın. Lütfen bayan Valent.

Bana acı dolu gözlerle baktı. Hiçbirşey demedi.

Beyaz bir odaya gelmiştik. Tek leke yoktu. Yerlerde, sandalyede... Sonra bana sandalyeye oturmamı söyledi. İçeriye geniş omuzlu, iri, yaklaşık 1.90 boyunda bir adam girdi.
- Merhaba. Tanışmıştık. Ben Doktor Grand. Sıkılmıştım.  Bana iki saattir Saçmasapan sorular sorup duruyordu.  Artık bitmesi için cevap vermedim. O da anladı ve hemşireye bir şeyler fısıldadı.
Odaya geri döndük . Maaşı yetersizmiş gibi davranan hemşire:
-Seni genel odaya götüreceğim. Orada bir sürü arkadaş var.
Anaokulundamıyım ben! ORADA BİR SÜRÜ ARKADAŞ VAR.
Ben buraya nasıl düştüm. O sesi duyuyordum.  O ses gerçekti.  Onu öldürmemi söyleyen şey gerçekti. Ve ben de hiç tereddüt etmedim. Yaptıklarımı hatırlayınca içimden bir ürperti geçti.

Odaya varınca çeyreği yaşlı, yarısı yetişkin, diğerlerinin de çocuk olduğu bir topluluk gordum. Yaklaşık 20 kişilerdi. Boş bulduğum yere oturdum. Yanıma, sarı saçları iki yandan örülmüş,benim boylarımda, ince bir kız oturdu. Ayaklarını karnına çekip dizlerine sarıldı.  Bakışları aslandan kaçan geyik gibiydi. Tedirgindi. Bana baktı;
-Sen, sen yeni kız mısın?
- Evet.  Yani... Şe-

Lafımı kesip bana doğru yaklaştı.
-Buraya hapsedilmek için ne yaptın?

Daha azımı açamdan;
-Yoksa sen de mi o sesleri duyuyorsun?

Şaşırmıştım. Bana inanacak birini bulmuştum. Ama bulduğum yer... Zaten hiç bir işe yaramazdı inanmaları.  Ama bu kızın inanması beni günler sonra mutlu eden ilk şey olabilirdi. Sonra kızı düşünerek çok beklettiğimi farkettim ve salak bir gülümsemeyle ona döndüm;
-Evet.

Ne yani aklımdan onca sey geçmişti ve tek söylediğim EVET miydi?

-Biliyordum. AA bu arada tanışmayı unuttuk.  Benim adım Vicky. Senin?

Mavi gözleri ile benimkiler arasında sadece 5 santim vardı. Geri çekildim ve elimi uzattım.
-Clarie.

Elimi sıkmadı.  Ama sanki hiç görmediği bir şeymiş gibi gözlerini elime dikti.

-Şey. Özür dilerim. Burada fiziksel temas yasak da.

-ah peki. Peki sen buraya nasıl geldin?

Eski içe kapanık pozisyonuna geri döndü.
-Birini öldürdüm.

Kısa bir sessizlik oldu.

-O ses yüzünden.

Hemşire Vicky'e baktı;
-Banyo vakti!

Vicky kalkarken elime bir kağıt bıraktı. O ve hemşire gidene kadar avcumun içinde sıkıştırıp bekledim. Sonra buruşmuş kağıdı açtım.

Bu akşam,
Gece yarısı 2.00
Doktor odasının iki yanındaki kapı
Ayin

TımarhaneHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin